Egenin o iğrenç elleri vücudumda gezinirken ağlamaktan ve tepinmekten başka yapabileceğim birşey yoktu. Benim bu çırpınışlarıma karşılık ise Ege ve arkadaşı zevkten kahkahalar atıyorlardı. Egenin elleri gömleğimin düğmelerini tek tek açarken bana işkence ediyordu. En sonunda gömleğimin önünü tamamen açtığında sütyenim göründü ve utançtan daha fazla çırpınmaya başladım. Ama Ege durmuyordu elini bacağıma götürdü ve eteğimden yukarı doğru gezdirmeye başladı. Gözlerimden akan yaşlar durmak bilmiyordu ama Ege bundan hiç etkilenmemiş gibi devam ediyordu.
O sırada kütüphanede bir ses duyuldu ''noluyor lan burda''. Sesin kime ait olduğunu hemen tanıdım bu Cenkti. Cenk in sesini duyan Ege '' siktir git Cenk zevkimi bölüyorsun bu seni ilgilendirmez'' diye kükredi. Cenk'e bakarak ''ne olur kurtar beni'' dedim hıçkırıklar içinde. Cenkin gözleri dolar gibi oldu ama sonra birden Ege'nin üstüne atılarak ardı ardına yumruklarını Egenin suratına indirmeye başladı. Egeyi o halde gören arkadaşı panik olup beni birden bırakınca yere yığıldım. Fakat Cenkin bağırmasıyla kendime geldim '' kaç Hande koşş'' diye bağırıyordu. Gömleğimi kapatarak kapıya yöneldim dönüp baktığımda Egenin arkadaşının Cenk'e vurmaya başladığını gördüm dönüp yardım etmek için adım attığımda Cenk ''yürüü'' diye bağırdı ama aynı anda iki kişiyle dövüşemezdi o anın şokuyla olsa gerek kütüphaneden koşarak uzaklaştım.
Eve gittiğimde hemen bir duş aldım sıcak suyun akıp giderken acılarımı, düşüncelerimi, utanclarımıda götürmesini istedim ama olmadı duştan çıktğımdan yine aynı Handeydim. Cenk'i çok merak ediyordum onu orada nasıl bırakabildim bilmiyordum. Salak kafam diye kızdım kendime ama ne yapabilirdim ki bir faydam olmazdı. Cenke ulaşmayı düşündüysemde yapamadım ne numarası ne adresi vardı bende . Yapabileceğim tek şey okulu beklemekti.
Bunları düşünürken Cenk'in beni neden koruduğunu düşünmeye başladım kapıyı kapatıp gidebilrdi benim için iki kişiden ölesiye dayak yemeyi göze almıştı.Düşüncelerimi susturduğumda nihayet uykuya dalabildim. Sabah uyandığımda apar topar hazırlanıp okula gittim dün yaşadıklarımı sindirene kadar Elife anlatmamaya karar verdim. Sınıfa gittiğimde sınıfta ne Ege ne de Cenk vardı. Merakım ikiye katlandı ve Cenk için daha fazla telaşlanmaya başladım.
En sonunda dayanamayıp Elif' '' ya sende Cenkin numarası falan var mı?'' elif ''ne arasın kızım bende Cenkin telefonu neden soruyosun ki nabıcaksın sen Cenki?'' '
''hiçç merak ettim adresini biliyormusun?''
''biliyorum evet neden ya çatlatma''
''merak ettim dedim ya Elif söylesene adresini Cenkin'' Eliften adresi aldıktan sonra okulda daha fazla duramayıp firar ettim ve Cenk'in evini bulmak için yola koyuldum. Adresi bulduğumda karşımda iki katlı sade ve küçük bahçeli bir ev vardı. Çekinerekte olsa kapıya vurdum. Kimse açmayınca birdaha .. birdaha.. ve birdaha..
Kapıyı yaşlı bir adam açtı elinde bir bira şişesi vardı. Adam uzun boylu 45li yaşlarında yakışıklıydı ama omuzları çökmüş göz altları morarmış hayata küsmüs gibiydi. Adam bana gözlerini kırpıştırarak bakınca ona:
''Cenk evde mi acaba?'' Adam şaşırmış gözlerle bir süre baktıktan sonra geriye sendeleyerek yol açtı ve '' yukarıda '' dedi. Gidip gitmemek arasında kararsız kalsamda kendimi merdivenlerden çıkarken buldum. Cenk'in odası olduğunu düşündüğüm odanın kapısına vurarak içeri girdiğimde gördüğüm şey karşısında şaşırdım burası Cenk'in odası değildi. Eski bir yatak odası gibiydi çift kişilik bir yatak , gardolap , komidin vs vs . Çoğu tozlanmış ve örtüyle örtülmüş eşyalardan oluşan bir odaydı burası. Şifonyere yaklaştığımda ters olarak yere kapaklanmış çerceveler gördüm ve kaldırıp resimlere baktım bir aile resmiydi bu cenk olduğunu sandığım 3-4 yaşlarında bir çocuk ve çok mutlu görünen karı koca. Cenkin babası burdaydı annesi neredeydi acaba. Cenkin sesiyle kendime geldim '' ne arıyorsun burada hemen onu bırak '' diye bağırdı. Bağırmasıyla korkudan sıçrayıp çerçeveyi düz bir şekilde yerine koydum. Cenk hemen gelip çerceveyi eskisi gibi ters çevirdi. Ve bana yönelerek '' ne arıyosun kızım burada niye karıstırıyorsun hayatımı ''
''Cenk ben şe.. şey birşey yapmadım yemin ederim senin odan sandm girdim seni merak ettim sadece''
''niye merak ediyosun beni '' deyip kolumdan tuttuğu gibi beni odasına sürükledi ve yatağın üstüne fırlattı. Hemen doğrulup '' dün benim için yaptıklarından sonra teşekkür etmeye ve nasıl olduğunu görmeye gelmiştim ama sen ne anlarsın'' diye çıkıştım. Bir an duraksayıp sadece gözlerime bakmaya başladı. Kolu sargılıydı bi gözü mor ve dudağının kenarında kan vardı. Ve bunlar benim yüzümdendi. Ve anladığım kadarıyla birazda içkiliydi. Kısa bir sessizliğin arkadasından dayanamayıp '' üzgünüm yaraların için kendimi suçlu hissediyorum tesekkur ederim ne kadar hayvan olsanda'' dedim dememle hayvan kelimesi için pişman oldum ve koşarak kapıya yaklaştım. Ama kolumu tutmuştu korkuyla gözlerine bakınca ağzından kelimeler döküldü '' gitme Hande''
Bu sözüyle olduğum yere çakıldım. Evet gitmek istemiyordum kalmak istiyordum . ve bunu o da istiyordu. Kafamı tamam anlamında sallayıp gülümsemeye çalıştım. Cenk yatağa geçip oturdu yanına geçip oturduğumda ''iyi misin dün ben oraya gelmeden önce o piç sana birşey yaptı mı'' diye sordu. hayır anlamında kafamı salladım ve ne olduğunu anlamadan Cenkin dizlerime kafasını koymuş ve yatağa uzanmış olduğunu gördüm. Şaşkınlıktan ağzım bir karış açık Cenk'e bakıyordum ve birden ağzımdan '' Cenk annene ne oldu,nerede o ?'' sorusu döküldü.
Cenk derin ve acılı bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çığlık.
JugendliteraturKalbimin göğüs kafesimden fırlarcasına attığını duyabiliyordum. Nefeslerimin sıklaştığını fark ettim ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ama pek etkili olmadı çünkü o ve ben otoparkta yalnızdık ve geceydi. O karanlık gözleriyle bana bakıyordu. Ba...