Senin gözünden akan her damla yaş sel olur benim yüreğime akar

1.6K 35 7
                                    

Yamanlar konağında sesler yine yükselmeye başlar.
Hünkar: Demir bunu bana nasıl yaparsın, ha oğlum nasıl yaparsın?
Demir: yine olsa yine aynısını yaparım. Hiç düşünmem
H: Öyle mi?
D: Öyle
Hünkar o sinirle çantasını da alır çıkar evden. Demir arkasından "anne bu saatte nereye gidiyorsun" diye bağırır ama Hünkar oralı olmaz. Artık arabasına binmiş gidiyor.

Fekelinin evine telefon gelir. Telefonu Nazire açar. "Ağam bir adam seni istiyor" der.
"Ağam"
Fekeli: Alo, Kudret sen misin?
K: benim ağam . Ağam Hünkar hanım evden cıktı. Arabasına bindi, Kozan kalesine gitti (herzaman buluştukları yer).
F:Napiyor orda
K: ben gördüğümde öylesine duruyordu.
F:tamam ben geliyorum. Sen takipte kal. Biryerlere giderse de haberim olsun.
Fekeli hemen evden çıkar. Arabasına biner ve son sürat kullanmaya başlar. 10 dk geçmez o da varır kaleye. Hunkar ağlayarak oylece korkulukların önünde durup etrafı seyr ediyor.
F: senin gözünden akan her damla yaş sel olur benim yüreğime akar.
Hünkar Fekelinin sesi ile irkilir ve hemen döner. Şaşkın halde "Ali Rahmet " der
H: Sen ne arıyorsun burda ne zaman geldin?
F: şimdi geldim. Senin öylece üzgün yalnız halde bırakacak değilim.
H:üzgün olduğumu nerden biliyorsun
F: insan KALBİNİN ne halde olduğunu bilmez mi?
Fekelinin bu sözü Hünkarın yüzündeki üzgün ifadeyi biraz da olsa yok etti.Hangi kadın sevdiğini adamın ona "KALBİM" demesini sözü karşısında erimez ki?.
F: bu saatte ne yapiyirsun burda?
H: Demirle çok kötü kavga ettik. Ben de aldım çantamı çıktım evden.
F: Seni evden çıkaracak kadar büyük kavga etmenize sebep nedir ki?
Hünkar biraz durur ve "Bazen herşeyden bıkıyorum. Sürekli Demiri düşünmekten. Ona birşey olur mu, o birine birşey yapar mı diye , Zuleyhaya torunuma bir şey olur mu diye düşünmekten bıktım artik. Sürekli kötü birşey olucakmış gibi yaşamaktan bıktım. Bazen başımı alıp gitmek istiyorum buralardan.
Fekeli eli ile Hünkarın göz yaşlarını siler ve "Gel, hadi gidelim " der.
Hünkar şok olur. Çünkü böyle birşey beklemiyordu.
H: Ali Rahmet ne diyorsun sen?
F: Gidelim diyorum. Hemen şimdi gidelim buralardan. 1 kaç günlüğe de olsa kafamızı dinleriz.
H: Olmaz Ali Rahmet.
Olmaz dese de Hünkar o kadar çok ister ki gitmeyi. Sevdiği adamla 1 günlüğe de olsa herşeyden herkesten uzakta olmak çok güzel olurdu. Belki bu fırsat bir daha olmayacak. Ama doğru olamadığını düşünür.
H: hayır Ali Rahmet
F: Ah be Yaman Hanım zaten ömrümüzün 40 yılını heba ettik. Bari bu 1 gunu heba etmeyelim ( Sonra elini Hunkara doğru uzatır). Hadi gel
Hünkarın yüzünde bir mutluluk yaranır ve Fekelinin eline bakar. Biraz tereddüd eder. Elini tutsam mı tutmasam mi diye. Sonunda cesaretini toplar elini tutar Fekelinin. Aslında Fekeli beklemiyordu Hünkarın onun elini tutmasını. Çünkü o kadar tereddut etti ki Hünkar, artık tutmaz diye düşündü. Tam umudini kaybetmisdi ki elinde bir sıcaklık hissetti. O anda Fekelinin yüzünde güller açtı, kalbime bahar geldi sanki. Fekeli Hünkarın elini sımsıkı tuttu ve "Hadi gidelim " dedi. Arabaya bindiler. Yolda birsüre hiç bir şey konuşmadılar. Sonunda Hünkar sessizliği bozdu ve "Nereye gidiyoruz " dedi
F: az kaldı birazcık sabret. Kendin görürsün artık. Ama şimdi inip kendimiz gitmeliyiz. Oraya araba gitmiyor. Arabadan inerler. Biraz gitmişlerdi ki, sağanak bir yağmur bastırır. Fekeli hemen ceketini çıkartıp Hunkara verir.
Biraz daha gittikten sonra ormanın içinde küçük bir tahtadan eve vardılar. Ama ikisi de sırılsıklam olmuşlardır.
H: burası kimin?
F: bizim (Hünkar şaşırır). Yani yillar önce sana seni sevdiğimi söyleye bilseydim, evlen benimle deseydim büyük bir eve taşınana kadar burda yaşayacaktık.
Her ikisinin yüzünü "KEŞKE " der gibi bir huzun kaplar.
F:neyse. Hadi gel. Hasta olucaz.
Eve girerler. Ev 1 oda 1 salondur. Ama kucucuktur. Salonda şömine var. Fekeli hemen şömineyi yakmaya başlar.
F: kendimi yalnız hissettiğimde hep bura gelirim. Senle birlikte olduğumu hayal ederim. (Hunkar gülümser)
Evin ufacık bir mutfağı vardı. Fekeli "arada geldiğim için bir şeyler var. Çay içelim içimiz isinsin. Çay hazır olur ve Şöminenin önüne 2 tane yastık atıp orda otururlar. Birden Fekelinin dikkatini Hünkarın saçının ıslak olması çeker ve " Aç istersen saçılarını. Şömineye yakın otur kurusun. Hasta olursun mazAllah "
Hünkar saçlarını acar ve öyle bir savurur ki Fekeli ona bakarken dalıp gider. Hünkar bunu farkeder.
H: birşey mi oldu?
F: hii, yo yok birşey. O kadar uzun zaman olmuş seni böyle saçlarını açık görmeyeli. Eskiden saçların upuzundu. Hep rüzgar olmasını dua ederdim.
Hünkar şaşırır "Neden"?
F: Rüzgar olsun da saçlarını yüzüme savursun diye. Saçlarının Mis gibi konusunu içine çeke bileyim diye. Fekeli bu sözleri ile Hünkarın ruhunu okşadı resmen. Hangi kadının oksanmaz ki. Fekelinin eli gayrı ihtiyarı Hünkarın yüzüne düşen saçlarına gitti ve saçlarını yüzünden çekti. Sonra Hünkarın yüzünü okşadı. Hünkar gözlerini kapattı ve hayatında herşeyi olmasına rağmen bu mutluluğu hiç bir zaman bulamadığını anladı. Çünkü Adnan ona böyle içten dokunmamıştır. Dokunsa bile Hünkarın kalbi baskasi için arttığından hissetmiştir. Ama tam o anda, Fekelinin elini yuzunde hissettiğinde en sevdiği oyuncağını kaybetmiş sonra bulmuş çocuklar kadar mutlu olduğunu anladı. Ve o sırada tek bir şey söyledi.
H: Ali Rahmet , TEŞEKKÜR EDERİM.
Sonra kendini bıraktı ve başını Fekelinin omzuna yaslayıp gözlerini kapattı. Fekeli böyle birşey beklemiyordu. Sonra o da bir eli ile Hünkarın yüzünü okşamaya devam etti, diğer eli ile Hünkarın beline sarıldı.

Artık sabahın ilk ışıkları aymaya başlamıştı. Fekeli uyandı ve gördüğü manzara karşısında mutluluktan gözlerinin içi güldü. Çünkü bu onun en büyük hayali idi. Bir gün Hunkarla birlikte uyanmak. Hünkar başını Fekelinin omzuna yaslamış ve öyle şöminenin karşısında uyuya kalmışlar birlikte. Fekeli Hünkar uyanana kadar kalkmadı. Çünkü bir daha bu anı yaşamaya bilirdi. O anın tadını çıkarmaya baktı. Biraz geçmişti ki Hünkar uyandı. Ve uyku sersemliyinden kendini Fekelinin kollarında görünce şaşırdı birden ve hemen kendini çekti. Biran duraksadı ben nasıl geldim diye buraya. Çünkü dun akşam o kadar karmaşık duygular içinde idi ki, yalnızca biranliğına olanları unuttu. Sonra hatırladı ve yüzünde hafif gülümseme ve utangaçlık ile Günaydın dedi.
F: Gün cok uzun zaman sonra güzel aydı
(Hünkar gülümser). Dolapta birşeyler var ben kahvaltı hazirliyim bir şeyler yeriz. Sonra istersen yürüşe cikariz, istemezsen burda otururuz.
Fekeli bir şeyler hazırladı kahvaltı yapmaya başladılar. Ama Fekeli gözlerini Hunkardan ayirmiyordu. Hünkar farketti bunu ve utanarak "niye öyle bakıyorsun bana" dedi
F: bu anları ne kadar çok hayal ettim bilemezsin. Senle birlikte uyanmayı, birlikte kahvaltı yapmayı.
Hünkar başını önüne eğerek hafif gülümseme ile "Ben de " dedi. Fekelinin mutluluğu daha da arttı tek bir sozle. Sonra Fekeli konuşmaya devam etti.
F: Oldu sonunda. Şimdi sana doya doya bakmak istiyorum. Bu an hiç bitmesin istiyorum. Şu an ölsem dünyanın en mutlu insani olarak ölürüm.
Fekelinin "ölsem" demesi Hunkarda kaybetme korkusu yarattı.
H: Allah korusun. Ölüm filan deme. Deyip de bu anın büyüsünü bozma nolur.
F: tamam. Ölüm filan yok. Biz varız. Tam 40 yıl sonra Herşeye herkese rağmen şu an birlikteyiz ve mutluyuz. SENSİZ GEÇEN KOOSKOCA 40 YIL. Neyse.
Kahvaltı ettikten sonra Fekeli "mis gibi hava var, dışarı çıkalım ister misin?" Dedi
H: olur.
Dışarı çıktılar. Hünkar etrafı seyrederken Fekeli Kapının önünde dün olanlardan cüret alarak yeniden Hünkarın elini tuttu. Hünkar hemen eline baktı. Fekeli düşündü acaba yine elini çeker mi diye. Ama Hunkar bu defa elini çekmedi hatta kendisi sıkı sıkı tuttu Fekelinin elinden. O anda göz göze geldiler. Mutluluktan her ikisinin gözlerinin içi gülüyordu. Kayboldular bir-birlerinin gözlerinde. Sonra dolaşmaya başladılar. tek bir söz soyledemen oyle ormanda geziyorlardi. Birden ikisi de bir sesle irkildiler. At sesleri idi. Hünkar küçük çocuklar gibi mutlu oldu. "Ali Rahmet, atlar " diyerek. Koskoca insanlar at sesleri ile neden bu kadar mutlu olur ki. Çünkü atlar onların en güzel en mutlu anlarının şahidi idi. Çünkü atlar onlara Gençliklerini, birlikte geçirdikleri zamanları hatırlatıyordu. Fekelinin dediği "Atlar onların Muradı idi".
Sesleri takip ederek buldular atları. Ormanın içinde 2 tane çok güzel at vardı. Birlikte sevmeye basladilar atları.
F: hatırlıyor musun bi keresinde senin atın hastalanmıştı. Böyle birlikte seviyorduk senin atını. Sen öyle ağlıyordun ki, ben seni sakinlestiremiyordum.
H: Evet. Bir süre sonra öldü. O ölünce ben uzun süre kendime gelemedim. Çünkü ben o ata bakınca hep seninle geçirdiğim zamanlari hatırlıyordum.
Fekelinin yüzündeki mutluluğu hüzün kapladı birden.
F: O at öldüğünde sen Adnanla evlenmiştin artık.
Hunkari başını aşağı diker: O at varken benim umudum da vardı, Sen birgün geleceksin diye. Ölünce bütün umutlarım da öldü benim. (Gözleri doldu Hünkarın)
Hava birden soğukdu
F: Üşüdün mü?
H: biraz
Fekeli hemen ceketini çıkartıp Hünkarın omuzuna atar
H: yok. Verme. Sen üşürsün öyle
F: Olmaz bana birşey. Dönelim mi artık?
H: dönelim.
Eve dönerler.
H: Ali Rahmet geç oldu. Şimdi heryerde bizi ariyorlardir. Merak ediyorlardır.
F: biraz da onlar bizi merak etsinler. Hep biz ki edeceğiz? Belki biraz da olsun anlarlar bizi. 1 gün daha kalsak burda?
H: Olmaz Ali Rahmet. Birlikte olduğumuzum duyulursa kıyamet kopar. Lütfen dönelim
F: peki daha sonra yine gelir miyiz?
H: bilmiyorum.
Biraz durduktan sonra Hünkar birden Fekeliye sarılır.
H: Ali Rahmet çok teşekkür ederim. Bugün hayatımda hiç olmadığim kadar mutlu oldum. Herşeyim oldu ama bu mutluluğu hiç bir zaman tatmadim. Sağol
Hünkarın böyle şeyler duymak Fekelinin en çok duymak istediği sözlerdi. Fekeli Hünkarın saçlarını okşar ve öper. Sonra birlikte eve gitmek için yola koyulurlar

Bir Zamanlar Çukurova Fekeli Hünkar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin