Seviyordum seni adam;
Yalnış olduğunu bile bile.
Seviyordum seni adam;
Her gün öleceğimi bilsem bile....Ergenliğe adım atış ve içinden geçen fırtınalı aşk, bazen düşünüyorum da aşk olmasa hayat başlı başına boş olurmuş. Aşk hayatıma girmişti alışmaya başlıyor sevgililik ne demek öğreniyordum...
Biz Osman'la bu şekilde konuşuyor birbirimizi daha iyi tanımaya çalışıyorduk esmer, uzun boylu, gamzeli, tatlı gülüşlü şeytan tüylüydü bu çocuk beni benden alıyordu. Aklın alamayacağı kadar kibardı alışık değildim ki ben böyle şeylere ne kadar uzak olan şeyler bana .
Mert' le kavgalar la olan aşk mıydı gerçek olan;yoksa beni güldüren mutlu eden bu çocuk mu ?
Yaz meltemiydin sen içime ılık ılık gelen,
Geldikçe ısıtan ısıttıkça huzura erdiren.
İçimden coşan Pınardın sen
Damla damla damlayan.
Çocukluğum toyluğum masumluğum
İçinde büyüyen aşktın bana yolculuk olan.Onu tanıdıkça daha çok alışmaya başladım ama tek kötü yönü telefon kullanamadığım için konuşmak zor oluyordu evi de Gölbaşında olduğu için herzaman da gelemiyordu. Bu şekilde biraz idare ettik . Birgün babam Mersin'e kuzenlerime gezmeye gidelim dedi. Yola çıktık çok güzel di böyle gezileri çok severdim hele ki Mersin'de çok tarihi görülecek yerlerin olması kuzenimle iyi anlaşmamız da etkiliydi babam orda daha anlayışlı ( kuzenlerime karşı) olmuştu.
Kuzenim Aslı tıpkı bana benzeyen esmer zayıf minyon tipli bir kızdı benim hafif kilom olmasa ikiz gibiydik.
Aslı dayı cafeye gidelim bildiğim çok güzel bir yer var dedi babamda kırmadı.
Hep beraber bir cafeye gittik Tarsus da çok otantik bir hava var insan hayran kalmıyor değil eski evler taşdan sokaklar tarihi mekanları çok ama çok beğendim eski ve modern birleşmiş gibiydi. Bir cafeye gittik sanatçı şarkılar söylüyordu bende ortamda nasıl coştuysam şarkı söyledim ercan Demirel'in elveda deme bana şarkısı nı söyledim. Dans ettik olabildiğince eğlendik.Ertesi gün çarşı gezisine çıktık Şahmeran hamamını gördük. Efsaneye göre yılanların şahı ŞAHMERAN burda kesilmiş kesildiği zaman her yıl yılanlar bu hamama gelirmiş. Ordan KLOAPATRA kapısını görsük eski yapı bir delik vardı oraya bakarken kuzenim Aslı
Yağmur dur şimdi birşey olcak dedi sonra ben dikkatim dağıldı düştüm ve gülerek yağmurpatra kapısı oldu dedim herkes gülüp gün boyu bu espri kullanıldı.Herşey çok güzel di masal gibiydi bünyeye mutluluk ağır geliyor içimden çok mutluyum bişey çıkmasa dedim sonra Ankara'ya döndük ve gökten bir bomba düştü öyle bir bomba ki atom bombası yanında küçük kalır.
Osmanın bana yazdıgı mektubu bizim bir çiçek vardı onun arasına saklamıştım nasıl olduysa abim onu bulmuş ve kıyamet koptu Osmanın ailesine ve bana demedikleri kalmadı. Herkez ayrılın dedi bize. Ama benim ayrılmaya niyetim yoktu yanlarında tamam desem de.
Okula gittim Nurcan'a olanları anlattım oda çok üzüldü ve ;-Yağmur takma kafana eğer oda ayrılmazsa gizliden devam edersiniz.
Dedi içindeki üzüntüyü saklayıp sahte gülümseyerek bende ;
-Nurcan nasıl takmıyım ailemin dedikleri çok ağırdı umarım o pes etmez.
Dedim umut ve umutsuzluk içine gömülmüş bir şekilde.
Sonra okula Tuğba gelmişti Merti görmek için. Bizim yanımıza uğrayıp;
- Size noldu ?
Dedi bizde olanları söyledik Tuba hala inanmıyordu bir sevgilim olmasına
Alaycı bir şekilde;
- Gerçekten sevgili mi yaptın.
Dedi sonra gerçekliğini doğrulamak için Nurcana baktı. Oda ;
- Evet ama onun telefonu olmadığı için konuşamıyorlar.
Dedi ona kanıt sunar gibi. Bunun üzerine Tuğba bana dönerek;
-Madem öyle şansın var benim telefondan ara konuş .
Dedi yüzünde çözülemeyen bir gülümsemeyle.
Sonra biz konuştuk ve yarın buluşalım diye sözleştik. Bunu duyan tuğba ;- Bende gelicem çok merak ediyorum enişteyi.
Dedi bende tamam iyi olur bende tek olmam diye sevindim.
Ertesi gün parka Tuğba Mertle beraber geldi. Kızgınlıkla;
-Mert ne arıyor burda?
Dedim oda safa yatarak ;
-Biz kızılaya gidicez o yüzden geldi.
Dedi pekiden başka birşey diyememedim. Sonra gelen giden olmayınca Mert alay ederek;
-Gelen olmıcak baksana pişman olup gitmiştir kim ne yapsın bunu.
Diyerek Tuğba ya baktı oda ona katılarak gülüp gittiler.