21, sevginizin geçmedi, kaldı izi.

4.1K 240 737
                                    

cem adrian - biz senle
the paper kites - don't keep driving // bu ikisini mutlaka dinleyin

Soğuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soğuk.

Çok soğuk ve soğuğun her zerreme değdiğini hissediyordum, içimde tonla buz var sanki çünkü ayaklarım çıplak ve yine kollarım da dirseklerime kadar çıplak, üzerimde beyaz bir gömlek bir de eski bir kot var, fark ediyorum bunu. Soğuk? Ben soğuğu hissetmem, ateş var içimde.

"Canın çok yanıyor mu, gözbebeğim?"

Gözbebeğim, gözbebeğim, gözbebeğim. Bembeyaz bir yerdeyim, her yer bembeyaz. Başımı nereye çevirsem beyaz, kar gibi, soğuk ve beyaz. Sanki burası bir dağın en tepesi, ama hayır bomboş bir yerdeyim ve sadece ben varım burada.

Tiz bir kadın sesi kulaklarıma ulaşıyor. Üzerimdeki ince gömleğin beni üşüttüğünü fark ediyorum, kollarım iki yana sarkmış çünkü onları taşıyamayacak kadar güçsüz olduğumu da hissediyorum. Bir kadın sesi. Bir kadın sesi, çok tanıdık, hemen ensemde gibi ama kulaklarım sanki duymuyor, çok ağır gövdem bana. Sağ bileğimde bir bileklik var.

"Canın yanıyor, sevmenin ne demek olduğunu biliyorsun sonunda."

Bileğimde annemin bilekliği var, üzerinde çatallı bir kar tanesi. Bileğimi zor da olsa kaldırıp kar tanesine ve çevresine, gümüş zincire dizilmiş yıldızlara bakıyorum. Ülkemiz. Bizim ülkemize hep kar yağar. Bu işaret oradan geliyor, hep soğuktur benim ülkem. Kışın sicim sicim kar dökülür yeryüzüne, baharda sel gibi yağmur. Yazın bile yağmur yağar, soğuktur orası. Fısıldıyorum. "Gözbebeği."

"Gözbebeğim, tanıdın mı beni?"

Başım ağır. Ellerim ağır. Kaldıramadığım kollarım da ağır. Üşüyorum hâlâ, üşümek bitmiyor. Bunu hiç sevmedim. Üşümek bana göre değil, güçsüz olmaksa hiç değil. Bilekliğe bakmayı sürdürüyorum, kollarımdaki belli belirsiz tüyler havalanmış. Korku mu bu, yoksa irkilmek mi? Bilmiyorum. Tuhaf.

Beyazlık kayboluyor, yerine çok tanıdık bir mekan geliyor daha sonra. Bilekliğe gözlerimi dikmiş bakarken fark ediyorum bunu. Ayaklarımın altındaki boş zemin siliniyor, kar kayboluyor, yerine kocaman bir yapı geliyor. Saraydayım. Kendi sarayımda. Dışarıda kar yağıyor. Kulaklarım hâlâ çok tuhaf. Sahici ya, her yerde neden kar var?

"Gözbebeği-"

"Benim, Jimin."

Arkamı dönüyorum. Sarayımızın salonu, altıgen bir oda ve bordo perdelerin hepsi kenara çekilmiş, düğümleri atılmış, boy camlar kapalı. Odanın kenarları süslü, içerisi deniz mi kokuyor? Anlam veremiyorum. Arkamı dönüyorum, bomboş salonun ortasında oturan bir kadın görüyorum. Dünyanın en güzel kadını. Annem? Annem mi o benim? Nasıl?

fire & cost [devam etmeyecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin