dimash kudaibergen - akkuym
o sabah, vakit epey dardı. saatlerden gecesine karanlıktı. uyandım. yanımdaydı. göğün yanaklarından yıldızlar üzerimize akıyordu, yıldızlar ikimize uzaktı. durdum, bekledim. ılık nefes alışlarının ritmini işittim. uzandım, uyudum, uyandım, uyuyamadım.
bekledim ve yağmur yağdı. dudaklarıma yağmur yağdı.
üşüdük birlikte. birlikte uyuduk, birlikte yattık, aynı sancının kollarına birlikte kapandık. birlikte biz, çok şey yaptık onunla. ele avucuna sığmaz, zırdeli bir sürü şey. çocuk demişti bana, çocuk bellemişti beni; taze zamanlarımızdı, o zamanlar acılarımız azdı.
birlikte güldük.
çekinmeden öperdi beni ve o beni öptüğünde işte, anında görünmez bir yağmur yağardı ikimizin üzerine. ağlardık, sevişirken ağlardık, sevişirken sızlanırdık. durmadan, yılmadan. sonra susardık, sonra konuşmazdık; birbirimizin ten çizgilerinde durulur, daha önce hiç olmadığı kadar denizlerimize açılırdık. uyuduk, onunla. yanıma uzanırdı, yanımda nefesleri hiç kesilmez, esrik teni tenime değerken hiç uslanmazdı. sabah akşam sevişirdik, yaramaz çocuklar gibi.
biz, çok üzüldük. çok üzdüler bizi ama en çok da biz birbirimizi üzdük. bir evren yarattık ve bir ateş yaktık; yangının en kaynar yerinde de biz varız. sussak, yağmur belki hiç yağmazdı dudaklarımıza. sisler kirpiklerimize inmezdi, yüzyılların ağırlığı omuzlarımıza dokunmadan kaçar giderdi yanımızdan. sussak bir şehir göçer ve bir şehir yeniden doğardı. sussak gözlerimizdeki parıltılar hiç kaybolmazdı. ve belki çığlık çığlığa kendimize kapanırdık. ama biz gece değiliz, gündüz değiliz, gün hiç değiliz ki, güzelim, kendimize nasıl kapanalım? biz çok yürüdük yollardan, yokuşu biliriz; hatırla.
içimi açtım sana, içini açmak için. öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna, demiştim. kuş koysunlar yoluna.
†
Günah. Tanrı insana, dünyaya geldiği anda bir armağan bırakır, yegâne günah denir buna. Her insanın, her varlığın, dünyaya gözlerini açtığı ilk andan beri hayatında yegâne bir günahı, bir cenneti veyahut cehennemi vardır; Tanrı herkese böyle bir armağan verir, onun özel hediyesidir bu. Öyle ya, cennet de cehennem de Tanrı için aynı anlama gelir, acının da sevincin de bir farkı yoktur. Ve Tanrı, insana yine avuçlarından bir parça koparıp ufak bir armağan daha sunar, üç şans tanır. Yegâne günah için üç şans, üç dilek. Kimileri buna kader diyor.
Birincisinde, yani ilk şansımızda günahın kokusunu bilmeden de olsa aldığımızı söylüyorlar; ona kapılmamız için yanımıza yaklaşmaktan hiç çekinmez günah. Birisi, bir arzu, bir hınç, bir çeşit nefret, bir çeşit aşk. Usulca etrafımızda dolanır, bizi kuşatmak için ruhumuzda bir gedik arar ve bundan haberimiz dahi olmaz. Yaşamaya devam ederiz, çevremizi saran gölgenin farkına bile varmayız; kötülük de iyilik de bu üç şans için yaratılmış. Acı ve keder, sevgi ve sevinç, heyecan ve arzu, yıldızlar ve evren; hepsi, ilk şansımızın parçaları. Yeniliriz, unutma. Her insan kendine yenilir, her insan günahına boyun eğer, bundan kaçmak imkânsızdır. Kaderine boyun eğmek zorundasın. Ve dururuz; bir okyanus alır ruhumuzu kendi ruhunun falezine koyar, doğuracağı fırtınanın hazırlıklarına başlar. İşte günahımızın, kaderimizin bizi ele geçireceği o an da böyle yaratıldı. Kendi ellerimizle, günahımızı sarıyoruz.
İki. İkinci şans, günaha ilk kapılış anımızdan hemen sonrasına denk geliyor; böyle anlarda insanın içi çok dalgalanır mesela. Ruhumuzu bir gölge sarar, o gölge damarlarımıza değin siner ve bizi bitirmek için durmadan bekler, bekler, bekler. Ama biliyor musun, her yasaklanmış şey gibi epey hoşumuza da gider bu. Bir öpücük, bir dokunuş, bir bakış; günahüın sana sunduğu cennet bunlar işte. Dudaklar birbirine değince gölge şehvani bir nefesle tene gizlenir, esrik bir düşünce belleğe takatsizce fakat istekle sızar, yorgun yüreğimizi avucuna alır hiç bırakmaz. Her günah, kendinden bir sonraki günahı yaratır, evrenin kuralı bu. Bizim kuralımız. Bir ve iki, gök ve yıldızlar; acı ve sevinç, kaderin elleri. Ağır oluruz. Çok ağır. Kendimize ağır geliriz. İnsan kendine ağır gelebilir mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fire & cost [devam etmeyecek]
Narrativa Storicagitme. olur da gidersen eğer, öldür beni, sevgilim.