28

2.2K 190 104
                                    

Yorum sayısını artıralım knkiler♥✳ 50 Yorum ve üzeri bekliyorum♥

▫▫▫

Baekhyun, Chanyeol'ün kapısının önünde dikiliyordu. Saatlerdir burada durduğu için elinde bulunan dosyayı bir kenara atıp gitme isteği her geçen saniye biraz daha tetikleniyordu ki önünde bir kişinin kalmış olduğunu görmesi ile rahat bir nefes aldı.

Gömleğinin üstten bir düğmesini daha açtıktan sonra önünde ki kişi ile aralarında kalan boşluğu kapattı.

Bir kaç dakika sonra Chanyeol'un kapısı açılıp içeride ki kişi dışarı çıktığında önünde ki kız içeri girdi.

Dakikalar, sadece dakikalar sonra Baekhyun onunla yüzleşebilecekti. Karşısına çıkması yıllarına mal olmuş olsada bu süreçte asla pes etmedi.

Ailesinin maddi imkanlarından dolayı çok çok iyi olmasada iyi bir üniversite de okumuş, yüksek lisans yapmıştı. Hatta Oh'ların şirketinde stajyerlik hakkı kazanmış, iki yıl süreyle bu dev şirkette çalışmıştı. Bu tecrübesinin kendisini diğer rakiplerinin önüne geçireceğine emindi. Üstelik onun referansı Kim Suho'ydu ki bu adam %49 hisse ile Oh'ların şirketine ortak olan kişiydi. Suho'yu da ordan tanıyordu Baekhyun.

Konu nasıl tanıştıklarına gelecek olursa, orası biraz karışık. Kurcalamamak en iyisi.

Derin bir nefes alıp ceketinin iç cebinde duran telefonunu çıkardıktan sonra ekranı açıp saate baktı. Tanrı aşkına saat 3'e geliyordu.

Bu kadar bekleyeceğini bilseydi bir kaç dakika daha geç gelirdi. Hoş Chanyeol'ün asistanlığına talebin fazla olacağını tahmin etmesi gerekti. Nede olsa Güney Kore'nin en köklü şirketiydi.

Az evvel içeri giren kız ağlayarak dışarı çıktığında Baekhyun bir süre ardından bakakaldı. İçeride ne oluyordu öyle?

Derin bir nefes alıp hafifçe öksürdükten sonra, boğazını temizleyip elinin titremesine imkan vermeden kapıyı açtı.

Küçük adımlarla Chanyeol'e doğru ilerlerken diğeri başını dosyalarına gömmüş Baekhyun'a bakmamaya ısrarcı bir şekilde işine devam ediyordu.

"Biraz acele eder misiniz? Bütün gün sizi bekleyemem." Park şirketinin veliahtının sert sesi kulaklarında yankılandığı vakit, sanki o günlere tekrar geri dönmüş gibi emrine itaat etme ihtiyacı duymuştu Baekhyun.

Chanyeol'ün masasının önüne durduğunda, Chanyeol birkez bile ona bakmadan elini uzattı. Baekhyun,  Chanyeol'ün elinin üstüne dosyasını yerleştirirken titrediğini hissediyordu. Fakat ona belli edemezdi. Bir iki adım geri çekilip kollarını rahatlamış bir şekilde yanına bırakırken Chanyeol, Baekhyun'a ait dosyasının kapağını açıyordu.

Gözleri Chanyeol'ün saçlarını, halen daha değişmeyen kulaklarını, ihtişamla kalemi tutan parmaklarını yokladı bir süre. Onu sevmişti Baekhyun. Onu çok sevmişti. Fakat ne kadar şımarık olacağını asla tahmin etmemişti.

"Byun Baekhyun" dedi Chanyeol koyu bir tonda. Halen daha hatırlamamıştı ya da hatırlamamış gibi yapıyordu. Kafası, Baekhyun içeri girdiğinden beri dosyanın üzerindeydi. Fakat bir kaç saniye sonra dosyanın sağ üst köşesine zımbalanmış fotoğrafı gördüğünde oturduğu yerde hafifçe kıpırdandı. Gözlerini, dosyanın üzerinden kaldırmaya cesareti yokmuş gibi başını dosya ile nerdeyse bir bütün haline getirmişti. Kalemi tutan parmakları daha bir sıkılaşıp, parmak boğumları bembeyaz olmuştu.

Baekhyun derin bir nefes alıp ciğerlerini oksijenle doldururken Chanyeol'ün şaşkınlığının vermiş olduğu zevki yaşıyordu. Bu duyguya paha biçemezdi. "İyi ki" dedi o an içinden. "İyi ki pes etmemişim."

Chanyeol'un kafası yavaş yavaş bütün olduğu dosyadan kalkıp Baekhyun'un bedenini buldu. Gözleri aşağıdan yukarıya onu süzmüş, en son gözlerinde durmuştu. Chanyeol'un yutkunma sesi kulaklarına dolarken gülmemek için iç yanağını hafifçe ısırdı küçük olan.

Liseden ayrıldıktan sonra çok değişmişti Baekhyun. Eski paspal görüntüsü yoktu artık. Eskisi gibi zayıflıktan ölmüyordu mesela. Spora gitmiş vücut geliştirmişti hatta. Sönük kahve saçlara değil, kuzgini siyah saçlara sahipti artık. Tıpkı Chanyeol gibi...
El ve tırnakları bakımlıydı. Yüzünde hafif bir makyaj vardı ve Suho sağolsun, parfümünün kokusu on sokak öteden duyulabiliyordu.

"Sen" dedi Chanyeol kısık bir sesle. Elinde tuttuğu kalemi parçalamak pahasına sıkıyordu halen daha. "Çok değişmişsin." Hakaret etmesini ya da ne cüretle buraya geldiğini sormasını beklerken Chanyeol'un böyle bir itirafta bulunması Baekhyun'u şok etmişti. Bir süre sessiz kalmayı tercih ederken gözlerini bir an olsun Chanyeol'un gözlerinden çekmiyordu. Kaybettiği şeyi görsün istiyordu. Görsün ve perişan olsun istiyordu.

"Dosyam önünüzde. Okulumdan iyi bir derece ile mezun oldum. Oh'ların şirketinde iki yıl stajyerlik yaptıktan sonra bir yıl Ingiltere'de master yaptım. Referansım Kim Suho. Kendisini tanırsınız. Çin'in ithalat rekorunu elinde tutar kendisi. Yeni bir deneyim için sizin şirketinizi seçtim. Araştırmalarıma göre benimkinden daha iyi bir dosya süren olmamış önünüze. Sizinle çalışmayı çok isterim." Sözü bittiğinde Chanyeol şaşkınlık ve hayranlık içerisinde kendisini izliyordu. Gözleri tekrar buluşmuştu. Uzun olanın gözleri bu kez daha yoğun bakıyordu üstelik.

Chanyeol'un dudakları hafifçe kıpırdanırken Baekhyun başını sağa sola sallayıp eliyle onu durdurdu. "Benden özür dilemeye tenezzül etme. Buraya iş için geldim. Cevabın neyse söylede gideyim."

Chanyeol, pes etmiş bir şekilde başını eğerken siyah bukleleri kayıp alnına döküldü. Önünde duran dosyayı birkez daha okuyup kapattıktan sonra hafifçe Baekhyun'a doğru itti.

"Sekreterim sizi bilgilendirecektir."

Baekhyun dosyayı alıp hafifçe tebessüm etti. "Teşekkür ederim." Chanyeol Baekhyun'un teşekkürüne karşı hafifçe başını sallarken diğeri daha fazla bu duruma tahammül edemeyerek arkasını döndü ve odadan çıktı.

Odadan diğer çıkan kişilere nazaran yüzünde aptal bir gülümseme vardı. Sırada bekleyen asistan adaylarının moralini yerle bir edecek kadar büyük bir gülümseme desek daha doğru olurdu.

Diğer adaylara karşı gururla kasılıp, Chanyeol'un bulunduğu kattan aşağı indikten yoldan çevirdiği her hangi bir taksiye bindi.

Yaz mevsimine girdikleri şu ayda hava oldukça sıcak olduğu için ceketini çıkarıp, telefonu eline aldıktan sonra ceketi hemen yan tarafına koydu. Dakikalar geçmemişti ki elinde ki telefon titredi. Mesaj atanın Suho olduğunu düşünüyordu fakat ekranda görünen bilinmeyen numara yazısı onu heyecanlandırmıştı.

Bilinmeyen: Özür dilerim...

✳✳

Aranızda Kutsal Büyü okumayan varsa bölümü okuduktan sonra oraya uçsunnn.

LOLLİPOP(ChanBaek) TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin