(1. Bölüm) - İlk Gün

231 30 30
                                    

(YUKARIDAKİ ŞARKIYI AÇMAYI UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR ♥)

Bugün okulun ilk günüydü. Aynı zamanda yeni okulumda ilk günüm olacaktı. Gözümü açar açmaz garip bir endişe kapladı içimi. Ama yeni okul yeni bir başlangıç demekti. Uçar adımlarla banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Yine mükemmel balerin edasıyla alt kata mutfağa indim. Annemin ''Ne yapıyor bu kız.'' bakışlarına maruz kalmama rağmen çok enerjiktim. Başıma gelen onca sıkıntılardan sonra enerjik olmak zordu benim için artık. Mutfağa girer girmez annemin döktürdüğü o sofra beni benden aldı. Annemin yanağına bir öpücük kondurdum.

''Günaydın annelerin bir tanesi.''

''Günaydın meleğim, nerden geliyor sabah sabah bu enerji yine.''

''Türk'te çare, Belinay da enerji tükenmez anne.'' dedim gülerek.

Günlük dozumu aldıktan sonra sofraya ışınlandım ve bir güzel tıkınmaya başladım. Yemeğim biter bitmez yukarı çıkıp çantamı ve kendimi hazırladım. Sonra birden bire dışarıdan gelen korna sesiyle irkildim. Camdan baktığımda siyah Audi bir arabanın kapının önünde durduğunu gördüm. Doğruca merdivenlerden inip kapıya koştum. Tam o an zil çaldı. ''Kapıya ben bakarım !'' diye anneme seslendikten sonra kapıyı açtım.

''Emre, sen nasıl?!''

''Emre ya, atla hadi gidiyoruz.''

''Nereye Emre? Benim okulum var.''

''Okula gideceğiz zaten canım.''

''Nasıl, ya sen gerçek misin?''

''Evet gerçeğim güzelim. Kaydımı ben de senin okuluna aldırdım.''

''Ciddi misin?''

''Yo, aslında şaka yapmıştım.''

Dalga geçtiğini anlamama rağmen somurtuyormuş numarası yaptım.

''Hahahah, ciddiyim tabi ki Küçük Civcivim.''

''Süper! O zaman anneme söyleyip geliyorum hemen.''

Hayatımda duyabileceğim en iyi haber sanırımın Emre'nin dönüşü olurdu ve döndüğüne göre maksimum seviyede olan enerjim iki katına çıkmıştı. Koşarak annemin yanına gidecektim ki arkamı döner dönmez annemle burun buruna geldim. Kafasını yukarı aşağı salladı hafifçe. Hemen yukarıdan çantamı alıp Emre'nin arabasına atladım. Annem arkamızdan el sallarken kafamı camdan çıkarıp ben de ona el salladım.

Şimdi gelelim Emreye; Emre benim her şeyim, mutluluğum, kızgınlığım, çocukluğum, hayatım...

Biz Emreyle doğduğumuzdan beri hiç ayrılmamıştık ilkokulu, ortaokulu hep aynı okulda okuduk, aynı sınıf aynı sıralarda büyüdük. Ta ki liseye kadar Emre'nin ailesi geçici süreliğine yurt dışına taşınmak zorunda kalmışlardı. O hafta boyunca ne yemek yemiştim ne uyumuştum. Emre'nin gidişini asla kaldıramamıştım. Ve neredeyse 3 sene sonra Emre tekrar geldi yanıma, yanı başıma. Tabi ki yurtdışındayken her gün mesajlaşıp görüntülü konuşuyorduk hiç aksatmadan hem de hiç. En zor günlerimde yanımda olamamıştı ona kızıyordum ama yaşadıklarıma ona anlatamamıştım ki. Şimdi yine beraberiz ve bir daha beni bırakmasına asla izin vermem.

Camdan dışarıyı izlerken ve geçmişi düşlerken okula geldiğimizi fark etmemiştim. Eskisi gibi değildik sanki emreyle. Eskiden olsa camdan dışarıyı izlemek yerine onunla konuşur şakalaşırdık. Belki de ikimizde şoktaydık. Ama içimden bir ses eskisi gibi olamayacağımızı mırıldanıyor bana ama aldırış etmiyorum.

''Belinay, geldik.''

''Fark ettim onu ama inmeden önce sana sormam gereken şeyler var.''

''Bende ne zaman başlayacak şu soru bombaları diye düşünüyordum.''

''Geldin evet geldin ama neden gittin? Benim en zor günlerimde yoktun gelemedin, anlıyorum ama neden gittin? Söyle bana, 3 yıl boyunca sordum cevap vermedin sürekli kaçtın cevaplamaktan ama artık köşeye sıkıştın Emre Bey.''

''Belinay.''

''Emre.''

''Sana söz veriyorum zamanı gelince her şeyi anlatacağım sana ama bugün olmaz tamam mı Civcivim? ''

Emreye cevap vermeden arabadan indim. O da benim ardımdan indi. '12-A 2. Kat koridorun sonundaki sondan 2. Sınıf' içimden tekrar ede ede merdivenleri çıktım. Ders 5 dakika sonra başlayacaktı. Sınıfa girdim. Arka sıralardan birine oturdum. Emre ise yanıma oturdu. İkimizde ders bitene kadar hiç konuşmadık. Aslında şuan tek isteğim Emreyle konuşmak, sarılmak ona o yokken çektiğim acıları, yaptığım eylemleri, onun beni ne kadar üzse bile konuşurken asla ona belli etmediğimi anlatmak, onunda beni teselli edip bana daha sıkı sarılmasını istiyorum. Zil çalar çalmaz Emre kantine gideceğini ve bir şey isteyip istemediğimi sordu. Tabi ki cevap vermek yerine kafamı 'hayır' anlamında sallamakla yetindim. Kafam allak bullak olmuştu çünkü. Emre gittikten sonra yanıma sarışın uzun boylu ve bir o kadar da yakışıklı bir çocuk geldi.

''Eee... Selam yenisin galiba, Ben Burak bu arada.''

Sesimi olabildiğince yorgun ve umursamaz çıkartmaya çalışarak,

''Evet, yeniyiz.'' Dedim. Dışarıdançok cana yakın ve sevimli gözüksede şuan ki moodum ona sıcak davranmak istemedi.

''A-anladım, şey erkek arkadaşın galiba.''

''Hı, Emre mi?''

''Yanında oturan çocuk.''

''Yo hayır, Emre benim her şeyim yani kardeşim gibidir.''

''Eheheh, peki adını öğrenebilir miyim?''

''Belinay ben.''

''Çok memnun oldum.''

Sadece kafamı salladım ve yalandan gülümsedim. Burak kendinden memnun bir gülümsemeyle başımda dikiliyordu. Tam o sırada arkadan Emre'nin öfkeli bakışları ile karşılaştım. Ve Burak o an hayatını karartacak bir şey yapmaya yeltendi. Eli ile yanağıma dokunamaya çalışırken refleks olarak kendimi geri çekip ona 'Senden İğreniyorum' gibi bir bakışı atmaya çalıştım. Ama çok uzun sürmeden Emre'nin Burak'a attığı kafa ile Burak yere serildi. Burak eli kanayan burnunda ayağa kalkmaya çalışırken hoca içeri girdi. Burak ve Emreyi bu halde görür görmez gözleri fal taşı gibi açıldı ve ikisini de tuttuğu gibi müdürün odasına götürdü.

••

Belinay ||Yarı Texting|| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin