(22.Bölüm) Gece

17 7 4
                                    

21'i okumadıysanız onu okuyun :)

Mahkeme sonlandığında anne ve babası ayrılmışlardı. Emre reşit olduğu için tek başına yaşama hakkına sahipti. Mahkeme hepimiz için bir kabustan farksız şekilde geçmişti. Emre bildiği, gördüğü ne varsa açığa serdi. Babasını ilk gördüğüm haliyle çıkarken ki hali arasında çok fark vardı. Yalanları ve oyunları ortaya çıkınca afallamış olmalıydı.

Mahkeme salonundan çıkarken hali harabeden farksız olan Emre'nin yanına hızlı adımlarla ilerledik. Tüm herkes salondan çıkmıştı. Tek biz kalmıştık. Emreyse öylece oturmuş nereye baktığını anlamadığım şekilde duruyordu.

İlk hamleyi yapan Azra oldu. Yavaşça elini Emre'nin omzuna koyduğunda Emre dolu gözlerini Azra'ya çevirdi. Eminim ki Azra onu böyle görünce daha da fazla parçalanmıştır. Azra yavaşça Emre'nin yanına otururken bizde Burakla sadece onları izlemekle yetiniyorduk. Emre bir bize birde yanında oturan Azraya baktı. Sonrasında göz yaşları hızlıca yanaklarından süzülmeye başladı. Azra hemen Emre'nin akan göz yaşlarını eliyle sildi ve ona kocaman sarıldı. Bizde onları yanlız bırakıp salondan çıktık ve kapının yanında beklemeye başladık.

Kısa süre sonra Azra ve Emre kol kola salondan çıktılar. Hep beraber arabalara giderken Emre'nin bu halde araba sürmesinin iyi olmayacağını düşünerek Emre'nin arabasını Azra'nın sürmesine karar verdik.

Azra ehliyetini baya önce almıştı. Ben ise alma hakkım olmasına rağmen annem tarafından durduruldum. Annem üniversite sınavıma çalışmamı şuanda ehliyet sınavına vakit harcamamamı söylemişti ve eğer istersem sınavdan sonra alabileceğimi de. Yani henüz ehliyetim olmadığından Emre'nin arabasını Azra sürüyordu.

Ben de her zaman ki gibi Burak'ın arabasına oturdum. Araçlara binmeden önce nereye gideceğimiz hakkında biraz konuştuk. En son olarak Burak onlara gelmeyi teklif etti. Yaşanan olaylardan dolayı dışarı çıkmaya enerjimiz kalmamıştı. Bizde Buraklara gidip hem Emre'nin hem de bizim az da olsa kafamız dağılsın diye film izlemeye karar verdik.

Eve vardığımızda Burak hemen kapıyı açtı. Evdeki sessizlikten evin boş olduğunu anlamıştım. Burak bizi salona davet ederken bizde hızlıca içeri girmekle meşguldük.

Eğlenmek için güzel bir komedi filmi açtık. Ben başımı Burak'ın dizlerine koydum ve izlemeye başladım. Bir yandan da Burak ellerini saçlarımın arasında gezdiriyordu.

••

Film bittiğinde hepimiz biraz da olsa  mutlu görünüyorduk. Bu olay Emre'nin ailesinin arasında olsada bizde çok fazla üzülmüştük, hem Emre adına hemde Müge Teyze adına.

Saat geç olmuştu. Hepimiz oldukça yorgun görünüyorduk. Hem sınav hem mahkeme derken baya yorulmuştuk. Azra ve Emre veda edip  beraber evden çıktılar. Ben ve Burak kaldığında bende çok durmadan kalktım.

Burak, "Bugün burada kalsana." Dediğinde tek kaşımı kaldırdım.

"Bilmem. Annem merak eder ya."

"Ben konuşurum sayın kayınvalidem ile."

Sırıtıp omzuna küçük bir yumruk attım. O ise çoktan telefonumu almış ve rehberden annemi arıyordu.

"Burak, ben konuşurum ya."

"Yok yok ben de Aylin Teyzemin sesini özlemiştim zaten." diyip sırıtarak telefonu kulağına götürdü.

"Alo."

"Merhaba Aylin Teyzecim."

"Evet benim Burak."

"Yani sarı oğlan da diyebilirsiniz siz."

Diyip kıkırdadı.

"Ben şey diyecektim."

"Biz bizimkilerle film izlerken Belinay uyuya kalmış burada. Uyandırmak da istemedim."

"Evet olayları duymuşsunuzdur, baya yorulduk bugün."

"Haber vereyim dedim bende."

"İyi geceler Aylin Ann-Teyzem benim."

Telefonu kapattığında Burak yüzüme süt dökmüş kedi gibi bakıyordu.

"Yalancılık seviyene hayran kaldım."

"Ne var ya izin versin diye dedim."

"Ben normal şekilde sorsamda annem izin verirdi zaten, dünden razı annem."

Burak gülüp yanıma oturdu. "Madem uyuyor dedim bari yalan olmasın."

Kalkıp salondan çıktı. Kısa süre sonra elinde bir pike ve bir yastıkla geri döndü. Işıkları kısıp yanıma oturdu.

Yastığı uzanacağı yere koydu ve yavaşça uzandı. Bende yavaşça başımı göğsüne yaslayıp kollarımı boynuna sardım.

Oda elini belime sarığ beni biraz daha kendine çekti. Ben kokusunda kaybolurken kulağıma birşey fısıldadı. "Seni çok seviyorum" dediği ile gülümsedim. Başımk kaldırıp gözlerine baktım. O da bana öyle içtenlikle bakıyordu ki derin bir iç çektim.

Elimi yanağına koyup parmağımla okşamaya başladım. Oda elini benimkinin üstüne koyup başını çevirdi ve avcumun içini öptü. Gülümsememle beraber yanaklarımdaki kızarıklıkta büyüdü. Kendimi tekrar göğsüne çekerken bende fısıldadım. "Bende seni çok seviyorum."

***

Alllaaaam yirim BelBur Foreverrr 🖤🖤🤞🏻

Birazda Azre yazayım bari :')

Belinay ||Yarı Texting|| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin