Bölüm 26-Mystic Falls
Klaus ve Caroline Mystic Falls'a doğru yola çıkacaklardı. Caroline'ın hazırlanmasını bekliyorlardı.
Klaus:Artık hazır olacak mısın?
Caroline:Ne zaman bu kadar sabırsız oldun sen? Beni bekleyeceğini sanıyordum.
Klaus:Caroline, seni sonsuza kadar beklerim. Ama bu seni beklerken sıkılmayacağı anlamına gelmez.
Caroline:Mükemmel giysiyi bulmak istiyorum.
Klaus:Mükemmel bir giysiye ihtiyacın yok, biliyorsun.
Caroline:Oraya çıplak gitmemi mi istiyorsun?
Klaus:Bir an önce herhangi bir kıyafet giy diyorum.
Caroline:Huysuz!
Klaus:Evet, benim.
Caroline Klaus'a kötü bir kaç bakış attı. Klaus ayağa kalktı ve Caroline'ı alıp yatağa yatırdı.
Caroline:Acelemiz olduğunu sanıyordum.
Klaus:Ufak tefek şeyler için her zaman vaktimiz var
Caroline:Ufak tefek mi diyorsun?
Klaus:Ufak tefek diyorum.
Caroline:Olmaz. Bir an önce hazırlanmalıyım, unuttun mu? Sıkılmanı istemeyiz.
Klaus:Sıkılmamamın bir yolunu bulabiliriz.
Caroline Klaus'a ufak bir öpücük verdi ve Klaus daha fazlası için hazırdı. Caroline'ı öpüyordu ve elini bacaklarında gezdiriyordu ki Caroline hızlı bir şekilde onun altından kaçtı.
Caroline:Hiç şansın yok.
Klaus:Şey... Denemeye değerdi.
Caroline sonunda hazırlanabilmeyi başardı ve Klaus'la Mystic Falls'a geldiler. Caroline evinin önündeyken tedirgindi. İçeri girerse annesi ona ne diyecekti? Annesi kapıyı açtı ve Caroline'ı karşısında görünce şaşırdı ve sevinçten ağlamaya başladı. Caroline annesine sıkıca sarıldı. Caroline yaşadığı onca şeyden sonra ihtiyacı olan tek şeyin annesine sarılmak olduğunu farketti.
Lizz, Carolie'a uzun uzun sarıldıktan sonra arkada bekleyen Klaus'a baktı.
Lizz:Ben Caroline'ın annesiyim, ve sen de...
Klaus:Benim adım Klaus.
Lizz:Birlikte mi seyehat ediyorsunuz?
Klaus:Evet. Bu bir sorun mu?
Lizz:Hayır değil ama bir adam evime gelip kızımın iyiliği için kanıma ihtiyacı olduğunu söylüyor. Yani... İnsan ister istemez tedirgin oluyor.
Klaus:Ufak bir sorun yaşandı ama artık her şey yolunda. Sizi temin ederim.
Lizz:Peki, o halde. İçeri gelin.
Lizz telsizdeki bir haberle ilgileniyordu ve Klaus Caroline'a döndü.
Klaus:Biliyor musun, bu unutturma işi bir bakımdan iyi oldu. Eğer annen beni hatırlasaydı, çoktan silahına sarılmıştı.
Caroline:Evet ve ben de şu anda cesedinin başından ağlıyor olurdum.
Klaus:Ciddi misin? Beni bu kadar çabuk öldürebileceğini mi düşünüyorsun?
Caroline:O benim annem. Gerisini sen düşün.
Klaus:Haklısın, ben artık ölü bir adamım.
Caroline gülmeye başladı ve annesi odaya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Güneş (TAMAMLANDI)
FanficThe Originals'ın Klaus'u ve The Vampire Diaries'ın Caroline'ının dünyayı gezme çabaları...