Dc beni çok övüyolar dayanmıyorum
<<<<<<<<<<<<
Tuana çalıştığı hukuk firmasına girip soluklandı. Dünü boş olduğu için bütün gün evden çıkmamıştı. Bugünden itibaren tekrar yoğun iş temposuna dönebilirdi.
"Tuana, Cihan, Çınar. Odama gelin." Diye seslendi Adil Hukuk firmasını kurup yükselten Adil Kınalı.
"Buyurun Adil Bey." Diyerek girdiler odaya. Tuana elinden tutan biri olmasa bu kadar yükselemezdi kesinlikle. O yüzden Adil Bey'e saygısı sonsuzdu.
"Akşama bir davete katılmamız gerekiyor. Hukuk firmamızı temsilen en başarılı avukatlarımızla katılmayı düşünüyoruz. Davetiye Demirkanlar tarafında elimize haftalar önce ulaştırıldı. Tahsin Demirkan'ın 68. Yaş günü davetine katılacağız. Eğer bir işiniz varsa, şimdiden söyleyin. Yoksa eksiksiz bir şekilde sizi davette görmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde Tahsin Bey ile bir görüşme yapıp şirketin hukuksal işlemlerini yürütmeyi teklif edeceğim. Eğer başarılı olursak önümüz açılır, İstanbul'da daha sırtımız yere gelmez. Çok şükür Tahsin Bey hakkıyla iş yapan nadir iş adamlarından biri."
"Tahsin Demirkan? Bildiğimiz Tahsin Demirkan?" diye sordu Cihan kaşlarını kaldırarak. Tuana gözlerini devirdiyse de ters bir cevap vermedi.
"Evet, Demirkan şirketler grubunu yöneten adam. Eğer iş olursa, onların bütün hukuk işleriyle ilgileneceksiniz. Buna torunlarının arkasını toplamak da dahil."
"Bu saatten sonra bir de zengin bebelerinin arkasını toplayacağız." Diye homurdandı Çınar. Adil Bey duymamıştı ama yanındaki meslektaşları duymuştu. Tuana ona katılmıyordu, çünkü gördüğü kadarıyla torunları öyle çok sorunlu insanlar değildi. Bir de görmediği kısım vardı, o görmediği kısım da ise Arsen vardı.
Her ne kadar söylenseler de Adil Bey'in dediği gibi bu hayatlarının fırsatıydı. Bugün adamın gözüne girmek için ellerinden geleni yapacaklardı. Tuana daha farklı hissediyordu, kendisini kasmasına gerek yoktu, Tahsin Demirkan olmasa bile Tuana işini severek yapacaktı.
Ece son kez şaheserine bakıp gözlerindeki ışıltıyla sırıttı. "Abla ya mükemmel oldun, gözlerini senden alamayacaklar."
"Ece biliyorum tercihlerini sorgulamadan yapıyorum ama bu abartı olmadı mı sence de?"
"Hayır, hayır. Mükemmel oldun. Olmalısın da. Bugün ilk defa davete katılıyorsun. Herkes deli gibi seni merak ediyor."
Arsen gözlerini devirdikten sonra aynada son kez kendine baktı. Kimsenin kendisine dokunmasını istemediği için saçları bir hayli uzundu. Kendisi kesmemişti ve kestirmeye de gitmemişti. Ama artık uzunluğu can sıkmaya başlamıştı. Üstelik artık davetlere de katılmaya karar vermişti, yani her seferinde saçıyla uğraşamazdı. Ama iki saat önce dayanamamış ve saçlarını ensesinde kesmişti. Bir hayli uğraşmış ve aynı kuaförden çıkmış gibi başarmıştı kesmeyi.
Ece ilk gördüğünde hem hayranlıktan hem de şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. O bildi bileli ablası uzun saçlıydı, hem de rapunzelden hallice. Arsen ise öyle rahatlamış hissediyordu ki, oh be iyi ki yapmışım diye düşünüyordu.
Arsen zaten yaşından olgun gösteriyordu o yüzden Ece onu daha yaşlı gösterecek bir kıyafet yerine, hem asil hem genç görünmesini sağlayan kırmızı bir abiye giydirmişti. Uzun yırtmacı Arsen'in sol bacağını açıkta bırakıyordu.
"Saçın düz olduğu için şanslısın. Aslında çok güzel modeller yaptırabilirdik." Diyerek dudak büzdü.
"Hadi geç kalmadan çıkalım." Dedi Arsen başlayacak olan söylenmeleri kesmek istercesine.