"çocuklar, çantalarınız tamamen hazır mı?"
doyoung sorduğu sorunun ardından bütün aileden evet cevabını almıştı fakat onlara güvenemedi. tatile gidiyorlardı ve iki hafta evde olmayacaklardı; eksik eşyaları da olmamalıydı. doyoung ilk önce çocukların odalarına girdi ve çantalarında eksikleri aramaya başladı. tam da tahmin ettiği gibi, ikisi de bazı eşyalarını unutmuştu.
"donghyuck orada çamaşırsız gezmeyi düşünüyorsan eğer hemen bu fikirden vazgeçiyorsun ve kendine iç çamaşırı koyuyorsun. jeno sen de plaj havlunu ve şarj aletini koy!"
doyoung çocukları biraz azarladıktan sonra çantalar tamamen hazırlandı ve arabaya yerleştirildi. tatile ten, taeyong ve jaemin ile beraber gideceklerdi; güzel bir tatil geçirmeyi diliyorlardı.
jaehyun önlerindeki arabanın durduğunu görünce kendi arabasını da durdurdu ve otele geldiklerini ailesine haber verdi. arka koltukta müzik dinleyen çocuklar kulaklıklarını çıkardı ve hemen arabadan çıktılar. bu tatil için en çok onlar heyecanlıydı. jaehyun onlara ne kadar ilk önce eşyalarını odaya yerleştirmeleri gerektiğini söylese de jaemin ile beraber çoktan otelin içine girmişlerdi.
jaehyun da doyoung ile valizlerini alarak resepsiyona ilerledi ve odalarının anahtarlarını aldılar.çocuklar otelin içini keşfedip odalarına geldiklerinde hava kararmaya başlamıştı. akşam yemeği saati gelmişti ve aileleri çoktan yemeğe indiklerine dair bir mesaj atmıştı hepsine. jeno telefonun saatine baktığında mesajın 37 dakika önce geldiğini gördü. acele etmezlerse yemeği kaçırıp aç kalacaklardı. hemen kardeşini ve jaemin'i alarak yemek salonuna indi.
koca salonda ailelerini bulmaları uzun sürmemişti. jaemin babasının kızıl saçlarını hemen görmüştü, herkesin arasında 'ben buradayım' diye bağırıyordu babasının kafası. ailelerini gördükten sonra üçü de birer tabak alarak azalan yemek sırasına girmişti. lezzetli gördükleri her şeyi tabaklarına doldurmuşlardı. elbette hepsini bitiremeyeceklerini biliyorlardı fakat yemeklerin güzel sunumlarını görünce dayanamamışlardı.