25. Bölüm

8.9K 635 110
                                    

Tüm medya yazılan haberle çalkalanıyordu. Herkesin ağzında sakız olmuştu bu konu, unutulup gitmiyordu da... Medyanınki unutulur giderdi de, ailelerin işe karışması çok kötü olmuştu. Osman Bey bu haberin ne kadarının yalan olduğunu keskin bir ifadeyle Güven'e sorduğunda, Güven karısının elinden tutup boşanacaklarının yalan olduğunu söylemişti. Bu evliliğe bir anlaşmayla başladıklarını itiraf ederken, artık gerçeğe döndüğünü de omuzları dik bir şekilde söylemişti. Kaçabilirdi yine. Her şeyi yine bir yalana sığdırabilirdi ancak babasıyla aralarının son zamanlarda duygusal yönden iyiye gitmesi, yalanı değil doğruyu seçmesine neden olmuştu. Osman Bey oğluna hayal kırıklığıyla bakmıştı. Güven onun bu bakışlarına alışık olduğu için pek etkilenmemişti.

"Kaç yaşında adamsın ama hala çocukça şeylerin peşinde koşuyorsun. Kendini de bizi de rezil etmekten başka bir şey yapmıyorsun." Osman Bey'in sözleri öylesine keskindi ki, soğuk bir rüzgâra tutulmuşlardı.

"Başta çocukluk etmiş olabilirim. Seni bunca zamandır hayal kırıklığına da uğratmış olabilirim. Ancak ben şu an kendimden de, karımdan da son derece eminim. Başta yalan üzerine kurulan bu evliliği zaman içinde gerçeğe dönüştürdük biz," demişti Güven. Karısının elini sıkıca tutmuş asla babasına yenilmeyen bir ifadeyle bakmıştı. Ona karşı yeterince yenilgi göstermişti hayatı boyunca.

"Biz birbirimizi seviyoruz Osman baba. Bu haber—" demişti Şirin bir hevesle ama Osman Bey elini kaldırıp yavaşça onu durdurmuştu. "Bu rezillik sonlanacak. Bir senedir bizi nasıl kandırdıysanız, nasıl büyük rol kestiyseniz şimdi de öyle davranacaksınız," diyerek geçmiş yerine oturmuştu Osman Bey. Daha sonra da avukatıyla yaptığı konuşmadan bahsedip doğru yolda bu sefer mantıklı davranıp ilerlemeleri gerektiğinin altını çizmişti. Güven bu işten sıyrılacaklarını, her şeyi yoluna koyacağını söylemişti. İşte o zaman Osman Bey oğluna bakıp "Sana hiçbir şekilde güvenmiyorum artık," diyerek yerinden kalkıp salondan çıkacakken Güven girmişti konuşmaya.

"Biliyorum. Belki de sadece bana güvenmen için bu kadar yanlış yapıyorumdur. Sen de bunu düşün bir istersen," demişti ve babasının yanından hızla geçip gitmişti. Şirin onların bu hale gelmelerindeki payın kendinde olduğunu düşünüp kocasının arkasından gitmişti ama pek bir şey yapamamıştı.

Zira aynı akşam olayın bir benzeri Şirinlerin ailesinin evinde gerçekleşmişti. Murat Bey kızının itiraflarıyla hayal kırıklığı yaşarken, şeker hastalığından dolayı koltuğa çökercesine oturmak durumunda kalmıştı. Şirin de bu işin bir yerde karşılarına yeniden çıkacağından endişe etmişti ki, onlardan saklamak yerine olanı biteni en baştan anlatmıştı. Güven karısının arkasında durup onları böyle bir duruma soktukları için özür dilemişti ancak kimse onun sözlerine pek aldırış etmemişti. Hatta bir ara Kerem onun üzerine yürümek için ayaklanmıştı. Arzu Hanım buna engel olmuştu.

"Niye böyle yaptın kızım sen... Nasıl bir arsızlık bu böyle, hiç mi aklın yok senin? Sen böyle mi yetiştin?" demişti Murat Bey üzgün, çok üzgün bir sesle...

Şirin ağlayarak onun yanında yere çökmüş elini tutmak istemişti ancak Murat Bey buna izin vermemişti. Şirin'in omuzları ağladıkça titrerken Güven onu buradan alıp gitmek istemişti ama konuşmalarının daha doğru olduğunu düşünmüştü. "Ben sadece doğru olduğuna inandığım şey için savaştım. Belki doğru bir hamle yapamadım ama sonucu benim için doğru oldu. Bu anlaşmalı bir evlilikti ama gerçeğe döndü. Biz birbirimiz seviyoruz, buna inanın. Abim gibi bir şeyleri başarmak, sizi gururlandırmak istedim ama onu bile beceremedim," deyip daha çok ağladığında Güven daha fazla dayanamamıştı ve karısını yerden kaldırıp onu sarmıştı.

Kerem kardeşinin söylediği sözle öylece yerinde kaldığında ona gitmek istemişti ama ne daha çok ağır basmıştı, hiç bilmiyordu. Arzu Hanım sessizce ağlamaya başladığında Hülya Hanım araya girerek "Murat, torunum bu evden böyle gidemez," demişti otoriter bir sesle. Şirin'in yanına gitmişti, onun kolunu sıvazlarken "Ağlama güzel yüzlü torunum, herkes her zaman doğruyu mu yapmak zorunda?" demişti ona herkesin duyacağı bir sesle. Oysa ki bu tür şeylere karşı olabilecek tek insan belki de Hülya Hanım'dı.

ÇIKAR İLİŞKİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin