Attığı konum evime çok uzak olmadığı için rahattım. Sadece 10 dakikalık bir yürüme mesafesi vardı.
Sonunda attığı konuma gitmiştim. Onu gördüğümde gülerek yanıma doğru gelmeye başladı. Gözlerim sonuna kadar açılırken öylece kalmıştım.
Üzerinde gökkuşaklı bir tişört, Gökkuşaklı çoraplar, gökkuşaklı bir bileklik ve gökkuşaklı bir kolye vardı. Bir de yetmezmiş gibi tulum giyinmişti.
Biraz daha ona bakarsam gökkuşağı kusabilirdim.
"Bu kıyafetlerle mi geziyorsun cidden?"
"Evet çok güzel değil mi? Sana da alabilirim istersen çift çift takılırız çok tatlı."
Şaşkınca ona baktım. Tam bir manyaktı. İnsanlar tuhaf bakışlarla ona bakıyordu.
"Aaa!"
Neye şaşırmış olabileceğini düşünürken baktığı tarafa baktım.
Pamuk şeker satan adamı göstererek gülümsedi.
Bence Gökçe bir youtuberdi ve kamera şakası yapıyordu.
Elimden tutup beni o tarafa doğru çekiştirdi. Arkamı dönüp kaçmak istiyordum.
Satıcı adam şaşkınca Gökçe'ye baktı.
"iki tane pamuk şeker alabilir miyim?"
"Bir."
Dedim hızla araya girip. Gökçe bana bakıp kaşlarını kaldırdı.
"İki tane alırım ben kendim için genelde."
Başka tarafa bakıp yüzümü elimle kapattım.
"İyi tamam."
Adam tuhaf bakışlarını eksik etmeden iki pamuk şeker verdi. Parayı aldıktan sonra hızla uzaklaştı.
Gökçe gülümseyerek benim elimi tuttu ve koşmaya başladı.
"Ne yapıyorsun?"
"Şhh"
Rüya mıydı acaba? Çünkü o kadar saçmaydı ki. Herkesin düştüğü Gökçe bu muydu yani?
Sonunda bir parka girmiştik. Banklardan birine oturup beni de yanına oturttu.
Buraya neden gelmiştim ki? Bana bakıp kaşlarını kaldırdı.
"Ne düşünüyorsun?"
Senin bir deli olduğunu. Ama kırılmaması için bunu söylemeyecektim.
"Hayır deli değilim. Sadece eğlenmek istiyorum ve insanlar umrumda değil."
Aklımdan geçenleri okuma gücüne sahip olabilir miydi?
"Ama rezil olmuyor musun sence de biraz?"
"Rezil olmak umrumda değil.
Etrafına baktı ve tekrar konuştu.
"Mesela burada umrumda olan tek kişi sensin."
Deyip gülümsediğinde kalbimde tuhaf bir şeyler hissetmiştim.
"Şey."
Ne var anlamında kafasını salladı.
"Seni gezdirecektim."
"Aslında burayı öğrendim sadece yalnız olmak sıkıcıydı ve seni ikna etmek için söyledim."
"Yemek?"
"Ne yemeği?"
"Yemek ısmarlamayacak mısın?"
"Öyle bir şey mi dedim?"
Şaşkınca ona baktım. Beni kandırmış mıydı yani?
"Şaka be yeriz birazdan."
Gülümseyip yere baktım. Önümüzden geçen birkaç kişi bize bakmıştı.
"İbneye bak."
Deyip gülmeye başladı. Gökçe ayağa kalıp ona baktı.
"Bakıyorum şu an."
Çocuk sinirle onu ittirdiğinde ayağa kalktım. Onun arkadaşları da sinirle bize bakıyordu.
"Canınıza mı susadınız?"
Biz iki kişiydik onlar 5 2sini ben alsam 3'ünü o alsa yine de yenemezdik. Gökçe onlardan uzun olsa da boy bir şey ifade etmiyordu.
Geriye sadece b planı kalıyordu.
"Aaa yere para düşmüş."
Çocuklar yere baktığında Gökçe'nin elini tutup koşmaya başladım.
Peşimden sürüklenirken diğerleri de peşimizden geliyordu. İkimiz de ölmek için çok gençtik...
--
Multideki Gökçeyle Erkut cndmösld
pek olmadı bir de olduklarından küçük göründüler ama kağıt küçüktü.
Şimdi okuldan çıkıyorum. Bölümde hatalar olabilir kontrol etmedim.
Sizi seviyorum ve fikirlerinizi yazar mısınız?
🐜