1.8

7.4K 618 404
                                    

-Gökçe-

Aptal Erkut yine sinirimi bozmuştu. Neden bu kadar umursuyordu insanları anlamıyordum.

Sandalyeden kalkıp çizdiğim resmi dosyama koydum. Resim çizmeyi beceremezdim. Hatta çok kötü çizerdim ama yine de çizerdim çünkü yapmayı seviyordum.

Pencereye doğru yürüyüp dışarıya baktım. Tam kafamı çevirmişken gördüğüm detayla emin olmak istercesine gözlerimi kısarak baktım.

Erkut buradaydı ve bir şeylerle uğraşıyordu.

Ne yapmaya çalışıyordu şimdi bu?

Odamın ışığını kapatıp tekrar pencereye döndüm. Taşlarla iki saat uğraşıp kocaman harflerle 'beni affet' yazmıştı.

Kalbimde bir sızı oluşurken gözlerim dolmuştu.

Hem bana deli diyen kişi bu muydu? Bu soğukta bu kadar beklerse hasta olabilirdi.

Sonunda yazmayı tamamen bitirdiğinde rahat bir nefes alıp ellerini çırptı ve telefonunu eline aldı.

Bildirim sesini umursamadım. Onu affetmek istemiyordum.

Yere çöküp oturdu ve kollarını dizlerinin üzerinde birleştirdi. Üst katta olduğum ve perde de çekili olduğu için beni göremiyordu.

İnatçı bir insandım ve bu huyumu da sevmiyordum. 

Normalde başkası olsa hiç umursamaz, soğulta donarak ölmesini izlerdim. Ama söz konusu Erkut olunca ne kadar kızgın olsam da ona kıyamıyordum.

İç çekerek telefonu elime aldım ve onu aradım.

"Böyle şeylerle uğraşma seni affetmeyeceğimi söylemiştim. Şimdi evine git ve test çöz. Hava soğuk üşüyeceksin."

"Gökçe lütfen ben çok pişm-"

Telefonu yüzüne kapatıp camın önünden çekildim. Tekrar yatağa girip üzerimi örttüm. Hiç olmamış gibi davranacaktım.

Onu ben affetsem de minik ve kırık kalbim affedemezdi.

Odamın kapısından gelen sesle annemim odaya girdiğini anlamıştım. Yüzüm de dahil her tarafım battaniyenin altındaydı.

Annem oturduğu için yatağın sağ tarafı hafifçe çökmüştü.

"Bu halin ne minik tırtılım?"

Dudaklarımı büzdüm ve battaniyeyi yüzümden indirip ona baktım. Annemi görünce daha da duygusallaşıyordum.

"Minik tırtılın tam kelebek olacakken birisi üzerine bastı anne."

Dedim olayı daha da dramatize ederek. İç çekip yanıma uzandı ve kollarını bana sardı. Ben de kollarımı ona sardım.

Şu hayattaki tek değerli hazinem annemdi ve ben de onun için öyleydim. Birbirimizin her şeyiydik ve benim üzülmemin onu üzdüğünü biliyordum.

"Bana anlattığın çocuk mu üzdü seni böyle?"

Hala kollarım ona sarılıyken kafamı salladım.

"Bak bakayım bana."

Yüzümü elleri arasına alıp gözlerime baktı. Hızla ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.

"Benim minik tırtılımı kimse üzemez şimdi görür o!"

Kapıya doğru yürüyen annemi tutup gitmesine zar zor engel oldum.

"Anne ne yapıyorsun?"

"Oğlumu kimse üzemez!"

Gülümseyip kollarımı ona sardım.

"Bak geçti bile."

Gülümsedim ve alnını öptüm. Boy konusunda anneme çekmiştim. Annem 180 bense 185'dim.

"Puding saati yapalım mı?"

"Olur."

Dedi ellerini çırparak ve mutfağa doğru yürüdü.

*

Annemle film izlemiş, puding yemiş ve Erkut'un dedikodusunu yapmıştık. Annem Erkut'un yere yazdığı şeyi gördükten sonra ona karşı biraz yumuşamıştı.

Ama beni yumuşatamazdı. Kolay kolay ikna olmazdım. Şimdi annem uyumuş, ben de yalnız kalmıştım.

Kalbim böyle kırık olmasaydı Erkut'un yanına gider ve sinir edip eğlenirdim.

Telefonumdaki Erkut'un mesajlarına bakıp ekranı kapattım.

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Yarın yine okula gidecektim ve onu görecektim.

Eğer böyle giderse onu affedebilirdim ve bunu istemiyordum.

Kalbimi kıran birini kolay kolay affetmemeliydim...

--

Erkutu sevsem mi acaba shjsmsksks

Ben affettim ya siz?

Fikirlerinizi yazar mısınız?

🐜

Rezillik(Gay) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin