Ya yanıyordum ya da donuyordum.
Buz sıcağı beni yakıyordu resmen.Ama fiziksel acıdan çok duygusal acı yaşıyordum.Ve bu acı anlamadığım bir şekilde çok canımı yakıyordu,resmen kalbim sessizce can veriyordu.Yine de dayanıyordum.Suçsuzken suçlu olmayı kabul edemezdim.Benim de bir gururum vardı!
"Anlaşılan acıya karşı dayanıklısın."
Ona tiksinircesine baktım.Ellerimi de çok sıkı bağlamıştı ve bu yüzden atakta bulunamıyordum.Tam başka bir şeyle geri dönecekken kapı açıldı.
"Abi!Asıl düşman bulunmuş."
Sevinmişmiydim? Belki.
Ona baktığımda alnındaki damarın belirdiğini gördüm.Sonra ağır çekimde bana döndü ve gözlerini kapatıp
"Çıkabilirsin!"
Diye uyardı.Hiç bir tepki vermedim ve arkamı dönüp giysilerimi aldım.Utanacak halim olmadığından onların önünde giyindim ve kafamı kaldırmadan kapıya doğru gidip kapıyı açtım.Tam çıkacakken,
"Dolunay!"
Dönmek ve dönmemek arasında kaldım.Belki özür filan dilerdi ha!
Hı hı kesin!
Arkamı döndüm ve kafamı kaldırıp ona baktım.
"Çantan."
Eline baktım ve çantamı salladığını gördüm.
Al sana özür!
Ona doğru gittim ve tam çantamı alacakken o geri çekti çantamı.
"Bir şey daha."
Belki şimdi özür dilerdi ha?
"Bunları kimseye anlatma!"
Özür beklemiştim demi yine.Al sana özür dolunay!
Kafamı belli belirsiz salladım ve çantamı alıp çıktım.Yolu bildiğim için hiç düşünmeden yürüdüm ve çıkışa ulaştım.Bir daha buraya gelmeyecektim!
Otobüs durağına zar zor olsa da ulaştım ve kendimi direkt bank'a attım.Her yerim yanıyordu ve sızlıyordu.Bu acı cidden çok büyüktü.
Acıyla inlerken birinin sesini duydum.
"İyi misiniz?"
Kafamı kaldırdığımda pars'a benzeyen bir çocuk olduğunu gördüm.Resmen ikizi gibiydi!
Kafamı evet anlamında salladım ve kalkmaya yeltendim.Belki o da pars gibi kalpsizdir.Kalkmaya çalışırken karnım sızladı ve acıyla sarsılıp oturdum.Fakat o tutmasa kesin düşerdim,yine de onun bana dokunmasını kaldıramazdım.
"Dokunma!"
Geri çekildim ve kafamı ellerimin arasına aldım.
"Sen de ona benziyorsun.Ve belki de onun gibisin ha?Hepinizden nefret ediyorum,hepinizden hem de!"
Kahkaha attım ve devam ettim.
"Beni düşmanlıkla suçladı!Parmağımla kendimi gösterdim.Ne desem de inanmadı ya inanmadı!Ondan nefret ediyorum."
Artık ağlıyordum.Hem de hiç ağlamamış gibi hıçkıra hıçkıra ağladım.Parsın karşısında biriktirdiklermi boşaltıyordum içimden.Bu iğrenç bir şeydi.Ağlamak istemiyordum onun yüzünden.
Ben ağlamaya devam ederken o geldi ve sarıldı bana.İhtiyacım olan tek şey sarılmak olduğu için ben de sarıldım.Gözyaşlarım onun tişörtünü ıslatıyordu ama o bunu umursamıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
Teen FictionHikaye, dolunayın da haberi olmadığı bir sebepten dolayı; Tamamen değişir...