3. Bölüm

537 48 98
                                    

Bir çocuğun yüksek sesi uyandırdı onu pineklemesinden. Soğuk terler Kyungsoo'nun bedenini ve göğsünü kaplamıştı son birkaç gündür her uyanışında olduğu gibi. Kraliyet Doktor'u herhangi bir hastalık bulamamıştı ancak prens her uyandığında zayıf hissediyordu.

Kyungsoo günlerdir odasından çıkmamıştı hissettiği bitkinlik başına daha fazla bela açmaya devam ettiği için. Haremağası Park'tan iyi hissetmediğini ve birkaç günlüğüne izin alacağını rapor etmesini istedi. Belki bu fiziksel bir şey olmayabilirdi, Kyungsoo'nun düşüncesine göre daha çok kalp ve akıl işiydi. Son günlerde biraz boş hissediyordu.

Feryatların sesi gittikçe yükselmeye başladı Haremağası Park'ın kalın ve sakin sesiyle birlikte; sessizleşti ama yine de uykusunda onu rahatsız edecek kadar yüksekti. Merakla prens oturup sordu, "Orada biri mi var?"

Çekişme hemen durdu ve yüksek tiz bir ses beraberinde geldi.

"Hyungnim!" Sehun'du bu. "Uyanık mısın?"

Kyungsoo haremağasının Sehun'un odadan içeri girmesini ve ağabeyini aniden uyandırmasını engellemeye çalıştığını anladı ama yine de Sehun'un ısrarıyla başarısız olmuştu. "Bırakın içeri gelsin." Kyungsoo emir verdi. Kapı açılır açılmaz Sehun prensin ancak hayal edebileceği kadar heyecanla içeri girip kendini yatağa, ağabeyinin üstüne attı. Kyungsoo istemeden de olsa sırıttı Sehun omuzlarına sarıldığında, az önceki histen kurtulduğu için mutlu ve rahatlamış hissediyordu.

"Hyungim! Kral bana bir dilek verdi." Işık saçarak güldü.

"Öyle mi?" Cevapladı onu Kyungsoo, küçüğe tüm ilgisini vererek.

"Evet öyle." Sehun sesindeki aydınlık tonla cevapladı. "Usta Kim derslerimde iyi olduğumu krala söylemiş ve o da bu sabah beni kontrol etmeye geldi. Klasiklerden birkaç şiir okudum ezbere ve o da çok mutlu oldu!" Babasının ne kadar gururlu olduğunu hatırladı ve Kyungsoo kralın Sehun'a nasıl gülümsediğini görebiliyordu. Babaları her zaman sevgi dolu ancak adaletliydi.

Buna rağmen Kyungsoo merak etti. "Peki ne istedin ondan?"

Sordu."Sana göstermeliyim hyungnim! Çabuk çık! Seni dışarıda bekleyeceğim!" Bununla birlikte heyecan dolu çığlıklar eşliğinde dışarı koştu. Ağabeynin hizmetkarlarına hemen emir verdi onu ellerinden geldiğince hızlı hazırlamaları için.

Kyungsoo yavaşça hazırlandı tüm hizmetkarları genç prens yüzünden gülümserken. Şüphesiz ki Sehun'un karakteri ve çocuk gibi saf oluşu tanıştığı herkese mutluluk getiriyordu. Haremağası Park az önceki karmaşa için Kyungsoo'dan özür diledi o kraliyet kıyafetlerini bağlarken fakat Kyungsoo görmezden geldi ve bir dahakine Sehun gelirse içeri almasını söyledi.

Yatak odasından dışarı çıkıp güneşle karşılaştığında Sehun çoktan utangaç bir saray hanımıyla, bakıcısıyla birlikte el ele tutuşmuş dans ediyordu. Diğer saray hanımları onu izleyip gülerken o da kıkırdıyordu. Müzisyenler köşede çalıyorlardı, Kyungsoo odaya girdiğinde onu selamlamak için durdular. Kyungsoo yalnızca eliyle onlara işaret etti devam etmeleri için.

Sehun hızlıca ona koşup az önceki kendi bulunduğu yere doğru çekti. "Ne düşünüyorsun?"

Kyungsoo kafası karışmış bir şekilde bütün bunların ne olduğunu sordu müzisyenler durmadan devam ederken.

"Babamdan bana yirmi gün vermesini istedim," Sehun açıklamaya başladı, "Her ezberlediğim şiir için bir gün Müzik Bürosunda çalışacağım anneme eşlik ederek. İstediğim kişiye gelmesini söyleyip müzik çaldırabilirim ya da dansçıların gösteri sergilemesini izleyebilirim!" Işık saçarak güldü. Kyungsoo Sehun'u sadece çalışanların giydiği koyu kırmızı kıyafetlerle hayal etti. Sehun'un güzel ve olgun gözükeceğine yemin edebilirdi.

Paint the Sky for Me //  DoKai-KaiSoo (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin