3. Bölüm-Kavga-

32 5 0
                                    


Sonunda dersler bitmişti. İlk günden servise geç kalmak istemediğim için koşarak servisin yolunu tuttum. Sabah ki yerime oturup bu sefer moduma uygun Kygo'nun 'Happy Now' şarkısını dinlemeye koyuldum.

Tam o sırada yanıma telaşlı, şok geçirmiş bir adet Güneş oturdu. Bana bakıp "Ne olduğunu sormayacak mısın küçük burun?" dedi. Sakince ve gülümseyerek başımı olumsuz anlamda salladım. O da başını koltuğa yaslayıp gözlerini kapadı.

"Neden sormuyorsun küçük burun?"

"Çünkü sana söz verdim. Bir daha seni rahatsız etmeyeceğim diye. Unuttun mu?"

"Ama sen benim arkadaşımsın." dedi. Gözlerimi kocaman açtım. Güneş'le arkadaş mı olmuştum şimdi?

"O zaman anlatsana ne oldu sana?"

"Ata... Sanırım kavga varmış. Oraya gidecekti. Fark ettiysen şu an burada yok. Duyduğuma göre kavga edeceği kişiler bu okuldan onun belalılarıymış. Ata yanına birkaç arkadaşını aldı ama onların bizimkileri nasıl karşılayacağı belli değil."

Duyduklarım korkunç şeylerdi. Ya Ata'ya bir şey olursa? Yani onu pek tanımıyorum ama şimdi hiçbir insanın canının yanmasını istemem ben.

"Bu akşam gizlice onları takip edeceğim. Benimle gelmek ister misin?"

Eyvah! Ben nasıl cevap verebilirim ki buna? Yani... Annem izin vermez ki akşam saati dışarı çıkmama. En iyisi doğruyu söylemek.

"Güneş bak... Ben bilemiyorum. Annemler akşam dışarı çıkmama ne der? Bilirsin... İstanbul'a yeni taşındık ve..."

"Tamam, sorun değil. Ama eğer gelirsen seni bizim evin önünde bekliyor olacağım. Sana konum atarım. Gelmezsen ben kendim gidebilirim. Telefon numaranı versene."

Telefon numaralarımızı hemen kaydettik. O beni 'Küçük Burun' ben onu 'Sıkıcı şey' diye kaydettim.

Güneş'i yalnız bırakamazdım. Ona bir şey olursa kendimi onunla gitmedim diye suçlu hissederim. Bir şekilde annemi ikna etmeliydim.

Sonunda eve vardığımda annem yemeği çoktan hazırlamıştı. Üstümü değiştirdim ve hemen yemeğe oturdum. Kısaca ilk günümü anneme özetledim. Hızlıca yemeğimi bitirdim ve koşarak odama çıktım. Annem arkamdan

"Dünya ne bu acele? Bir yere mi yetişeceksin?"

-Evet anne. Bugün tanıştığım arkadaşımla adam dövmeye gidiyorum. İstersen sende bize katıl. Eminim çok eğleniriz.

"Yok anne ya... Şey... İlk günden çok ödev verdilerde. Bilirsin işte klasik matematik öğretmenleri. Benim işim de zor ya. Neyse ben niye hala buradayım. Sonra görüşürüüüüz!"

Annemin arkamdan bakakalmış halini az çok tahmin edebiliyorum. HİHİHİ...

Telefonumu aldım ve Güneş'e mesaj attım.

'Sıkıcı şey'

"Selam sıkıcı şey, ne zaman gidiyoruz?"

Beklediğim mesaj hemen geldi.

'Sıkıcı şey'

"Abimin telefonunu karıştırdım. Sanırım 23:30 gibi çıkarlar. Eğer geliyorsan 23:00'da buluşalım."

Harika. Şimdi en zor göreve gelelim. Annem ve babamı ikna etmek. Tam aşağı iniyordum ki annemle merdivenlerde karşılaştık. Bana soru soran bakışlar attı ve "Su içecektim de." Deyip paçayı kurtardım. Annem de tam o sırada "Dünya ben yatıyorum. Hadi sen de yat. Sabah servisi bekletiyorsun zaten sürekli." Dedi. Bir kere de laf sokmasa rahat etmez.

"Tamam" dedim ve koşarak odama çıktım. Allah'tan annemler alt katta yatıyordu. Yoksa ben nasıl gece yarısı hazırlanayım.

Annemden de kurtulduğuma göre artık hazırlanma vakti.

Altıma dizlerimin hemen altında siyah bir tayt, üstüme ince askılı siyah bir atlet giydim ve altıma her zamanki vans ayakkabılarımı geçirdim. Kumral uzun saçlarımı da tepeden dağınık topuz yaptım ve harika kombinimi tamamladım.

Telefonumu ve anahtarı alıp evden çıktım. Dışarısı soğuk değildi. Yaz daha yeni bitmişti. Sivrisinekler bile hala ortalıktaydılar.

Güneş daha önceden konumu atmıştı. Hafif tempo koşarak Güneş'lerin evinin önüne vardım. Güneş kapının önünde beni bekliyordu.

"Biraz daha bekleseydim seni burada bırakıp gidecektim."

"Abin'ler gitti mi?"

"Evet. Beklediğimden erken gittiler. Gittikleri yolu biliyorum. Hadi çabuk ol."

Güneş önde ben arkada koşarak Ata'nın gittiği yolları takip ettik. Tam o sırada Güneş birden beni durdurdu. Az kalsın düşecektim. Hemen bir ağacın arkasına saklandık. O sırada yakışıklı Ata görüş alanıma girdi. Karşısında ki çocuğu da görebiliyordum. Hayalimde canlandırdığım kadar belalı bir tipe benziyordu. Hayret. İkisi de yalnızdı. Güneş'e sessizce "Hani arkadaşlarıyla gelecekti bu Ata?" diye sordum.

"Ne bileyim kızım? Ben de öyle sanıyordum.

Ata karşısındaki çocuğa bir tane geçirdi bu sırada. Çocuk bir an şok geçirmiş gibi oldu.

Sokağı inletecek kadar yüksek bir sesle "Hani vurmak yoktu lan!" diye bağırdı ve Ata'yı yere yatırıp yumruklamaya başladı. Çocuk o kadar sert vuruyordu ki en sonunda dayanamayıp saklandığım yerden çıktım. Çocuğu Ata'nın üstünden kaldırdım ve tüm gücümle suratına bir yumruk geçirdim. Çocuk yere düştü ve... Aman Allah'ım! Ben ne yaptım?

Çocuk yere düştü ve kafasını beton zemine çarptı. Küt diye bir ses geldi ve...

Bunu ben yapmış olamam değil mi? Ağlayarak çocuğun yanına çömeldim ve nabzına baktım. OH Allah'tan nabzı atıyordu. Bu yaşımda katil olacağım diye bir an çok korktum. Burnumu çekip ayağa kalktığımda şok geçiren bir adet Güneş ve bir adet Ata gördüm. Bu halleri çok komikti ama gülecek halim yoktu.

Hiç beklemediğim bir anda Ata bana sarıldı. Güneş biraz kıskanmış gibiydi. O bize sarılmadı. Ama ben onu böyle bırakamazdım. Ata'dan ayrıldım ve Sıkıcı şey'e sarıldım. O da benim kulağıma "Bir daha böyle bir şey yapma." dedi. İyi de ne yapmayayım? Neyse. Bunu ona daha sonra sorarım. 

"Hadi, hepimiz eve. Önce Dünya'yı bırakalım."dedi Ata. Kafamı salladım ve 3 kişi evin yolunu tuttuk.

Duygularımı yönetememHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin