GÖKKUŞAĞI Ardından

Geldi Gizlendi

Şehirleri bizlermi kirlettik yoksa bizlermi kirlendik bu şehirde, korkularımızı bizmi büyüttük yoksa büyüklüklerinden mi bu korku, sevda bir kaçışmıydı bu dünyadan yoksa sevdanın kaçışımıydı bu dünya

Gel ey sevgili yağalım rahmet gibi
Binbir gezegene hangi biri
Kaldırırsa bu günahı
İşte orda binlerce nesille
Yazalım bu aşkı...

Şimdi hangi şehirde hangi sokakta kimin gönlünde kimin hikayesinin ortasında başında yada sonundasın? Kimin hayalerini süslüyosun, kimi hallerin içinde süslüyosundur. Bunlarda senden bana kalan hastalıkmı dersin alışkanlıkmı bilmem, sevdanın tomurcukları onca kışa rağmen yeşermesimidir, kurak toprakların yüzyıllardan sonraki miladımıdır bu ansızın yeşerme,

Ressam, kapısı gıcırdamaktan yorgun düşmüş tenha odasının kapısına uzandı, yüz yıllık çınarların ugultusuyla girdi içeri duvarlarında sıra sıra düzensiz çarpık tuvaller bu boyası dökülmeye başlamış duvar içinde bir dervişin bozkırda bir baha bulmasını andırıyordu. Geniş pencere bütün umutsuzluğu yırtarcasına giren güneşe asla engel olmazdı, perdelerse başlı başına bir meydan okumaydı tek başına sonsuz ışık süzmelerine, şövalyesi ve paleti binlerce renk arasında kaybolmuş, varlığı başka birşeye evrilmiş artık sadece bir palet yada bi şövalye değillerdi,boyaların yer yer çatlamış olması uzun zamandır ıslanmadığı bir çığlıkdı kulaklara, bu dünya dışı bir varlığı zorla bu odaya tutuklu bırakmanın bu denli hissedilmesi korkunçtu, bu duygu furyası burda durmayı zorlaştırıyordu. Ressam elindeki kahveden bir yudum aldı, ikinci yudumunu aldığında kahve çoktan soğumuştu bir kenara bıraktı kahveyi ve hergünü bu kadar benzer ve eşsiz gün batımını izlemeye koyuldu.