Biz kinimin yarasını gördüysek koştuk
Biz yaralanınca bizden daha iyi tabip yoktu
Hoş başka tabibde yoktu..Yılın en sarışın güneşini selamladık senle elele, bu devasa turkuaz gölün en sakin yerinde.
Bu karanlık gecenin çok sorgusu var bende bu gece. Bütün şehrin sesi içimde, bütün sorular, bütün çıkmaz sokaklar. Bütün karanlığı bugün ben içime çektim, bütün kavgalardan yenik çıktım bu gece, oysa seni bu şehirden çekip almama ramak kalmıştı bir tutabilseydim ellerini.
Kalabalık şehrin tenha bir sokağında yanında Gülkurusu. Ressam hiç olmadığı kadar mutlu olduğunu herhangi bir yabancı sadece gözlerini görse bile anlayabilirdi. Sokakta ufak tatlı tebessümlerle sohbet ede ede arasıra omuzları çarpa çarpa yol aldılar. Bir ara Ressamın gözleri Gülkurusunun gözlerine çarptı ve orda kaldı, elleri Gülkurusunun ellerine uzandı, tuttu, ikiside şaşkındı. Aslında ne bırakıcak kadar nede sıkı sıkı tutacak kadar cesareti yoktu. Sonunda yavaş yavaş çözüldü elleri. O ıssız sokakta ikiside susmuştu söyleyecek birşeyleri yoktu, ikiside birbirini evvelden tanıyordu. En son serçe parmakları sıkı sıkı tutu birbirini. İkisi içinde aşkın en güzel tarifi buydu iki serçe parmak kadardı herşey.
Sohbetlerine devam ettiler, ileride sıra sıra ağaçlarların arasında ince beyaz taşlar dizili bir yola girdiler. Bu yolda yılın en sarışın güneşinin bile bi anlamı yoktu. Ağaçlar öyle sıkıydı ki birbirlerine, herkesten ve herşeyden saklıyordu bu yolu. Artık yolun sonuna gelmişlerdi.
İki katlı devasa bir konak, dışı ahşapla kapşı geniş pencereli ilk katı daha küçük bir konak. Yılların konaga nasıl davrandığı ilk bakişta göze çarpıyordu, ahşap kaplama yer yer çürümüş soyulmuştu, kapı ve pencerelerin boyasından hiçbir izi kalmamıştı, konagın etrafını binbir türlü yabani ot bürümüştü.
Ressam konagın büyüsüne kapılmıştı, her detayına ince ince bakıyor ve boyuyordu, ağzından sadece tek bir söz çıktı
-Harika
Gülkurusu içinde tam tersi biran evvel gitmek istiyordu, korkmuştu terkedilmişliğin karşısında ve onunda ağzında tekbir söz çıktı
+korkunç
Birden gözleri sağ taraflarındaki küçük bir kulübeye ilişti, birlikte yaklaşıp baktılar, içeriye ışıgın hiçbir zerresi ulaşamıyordu. Biraz korkmuşlardı, bu harabeye dönüşmüş, içi talaş dolu bu kulübede bir ses vardı, küçük bir ses yavaş yavaş dışarıya çıktı, küçük bir köpek yavrusu gözlerini yeni açmıştı
Gülkurusu hemen atıldı küçük köpeği aldı tüm şevkatiyle kucagına. Küçük köpek halinden çok memnun gözüküyordu bütün bu terkedilmişliğin içindeki şevkatli kucakta
Ressam köpeğin annesini aradı saatlerce, hiçbir iz bulamadı annesinden, bu terkedilmişliğin içinde ve Gülkurusunun yanına gitti küçük köpeği sevdi öptü ve ekledi
-Demek senin yuvan olmak için gelmişiz
-Hoşbulduk öyleyse
+Adı ne olsun?
Dedi Gülkurusı ve hemen ardından atıldı
-AVCI olsunmu?
Geldikleri taş yoldan geri döndüler...
Ressam kan ter içerisinde uyandı, kalbi okadar serçarpıyordu ki sanki üstünde bir tabur asker göğüsünde yürüyodu, hemen pencereye bi hamleyle atıldı derin derin nefes aldıı
Yeni doğan kızıl güneşe bakarak
Hoşgeldin AVCI...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI Ardından
Historia CortaRessamın iç dünyasında yaşadı aşkı ve onu bulana kadar süren olaylar