l'm still here..

476 30 3
                                    

Chris telaşla soyunma odasına girdi az önce olan şey gerçekten yaşanmıştı aynada pancar rengini almış suratına tekrar baktı ve aceleyle üzerini değişti. Saatine baktı çantasını omzuna geçirdi heyecanının fark edilmemesi için umduğu son bir çare olarak güneş gözlüklerinin arkasına saklanarak otoparkın yolunu tuttu.

Bir an heyecandan darren'a arabasının ne olduğunu sormayı unuttuğunu fark edip huzursuzca etrafına bakındı. Chris bunları düşünürken darren gri volvosuyla önünde durmuştu bile. Chris tereddütle darren'ın yanındaki koltukta yerini aldı. Darren yine öldürücü gülümsemesiyle chris'e doğru uzandı ve chris'in nedenini anlayamadığı bi muziplikle " içtiğin en güzel kahve olacağına inandığım bir yere gidiyoruz umarım önümüzdeki bi kaç saat için başka plan yapmamışsındır " diyerek arabayı çalıştırdı. Sonraki on beş dakika boyunca hiç konuşmamışlardı chris bu sessizliğin tuhaf olduğunu düşünsede konuşanın kendisi olmasını istemiyordu. Yeterince gergindi birde hevesli görünmek istemezdi sonuçta bu daveti kibarlık olsun diye kabul etmişti -en azından darren'ın öyle sanıyor olmasını umuyordu- gözlüklerinin koyu renk camlarının verdiği avantajı sonuna kadar kullanarak çaktırmadan darren'ı izliyordu hatta kendini o kadar kaptırmıştı ki şehirden uzaklaştıklarını bile fark edememişti. Darren bir an gözünü yoldan ayırıp gözlerini chris'in üzerine kitlediğinde chris darren'ın gözlerinin gezdiği noktalarda ateşi hissetti. 'Bu çocuğun amacı ne böyle beni bayıltmak mı istiyor?' Diye düşündü. Alt tarafı iki arkadaş kahve içeceklerdi ve bu durumun bu kadar kışkırtıcı olmaması gerekiyordu. Hemen bulunduğu ruh halinden kurtulmak için ortamı yumuşatmak isteyerek bir espiri yaptı "beni kaçırıyor musun yoksa? nereye gidiyoruz böyle?" Diye sordu. -kaçırmakta nerden çıktı? Kahretsin ne tip bastırılmış duyguların var senin böyle, komik mi bu şimdi!!- her zamanki gibi ağzından dökülmüstü kelimeler chris nasıl düzelteceğini düşünüyordu bişeyler söylemek için ağzını açtı sonuçta darren'ın chris onunla flört ediyor sanması isteyeceği son şeydi. Darren ondan önce davranmış, ufak -aman tanrım çok seksi- bir kahkaha patlatmış ve "evet seni benden kaçamayacağın kadar uzak bir yere götürüyorum" demişti. -Bunu gerçekten demiş miydi? - chris ateşinin yükseldiğini hissetti. Camı açmak ve hava almak istedi panikle vites kolunun oradaki düğmeye uzanmak için elini uzattığı an darren ile elleri birleşti. Chris şok olmuş bi surat ifadesiyle elini hemen çekti ve dudaklarından ufak bir inilti kaçtı. Darren ne olduğuna anlam vermeye çalışarak chris'in yüzüne bakıyordu "beni korkuttun bi an boş bulundum" diyerek anı toparladı chris. Neyse ki sonunda gidecekleri yere ulaşmışlardı.

Arabadan indiler chris etrafı süzmeye başladı tahmini 10 kilometre uzaktalardı şehirden pek uzak değildi ama chris öyle heyecanlıydı ki yıllar gibi sürmüştü 15 dakika. Etrafında banliyö tipi evlerin bulunduğu küçük bi muhitti burasi ama bir sorun vardı etrafta hiç dükkan yoktu burası da neresiydi böyle?? Chris şimdi nereye gidiyoruz der gibi anlamsızca darren'ın suratına bakıyordu. Darren cevap vermeden yürümeye başladı ve evlerden birine yöneldi chris'te çaresiz onu takip etti. Birkaç saniye sonra darren anahtarını çıkarmış kapıya uzanıyordu " bana evine geleceğimizi söylememiştin ben.., ben dışarda ayaküstü bi kahve içeriz sanmıştım" diyebildi chris sesinin heyecanlı yada sinirli çıkmamış olmasını umuyordu. Darren bir an döndü ve bal rengi gözlerini chris'in muazzam mavilerine kilitledi. Kadifemsi ses tonuyla " sakıncası olacağını düşünmemiştim ama sormadığım için hatalıyım özür dilerim sadece daha rahat edelim istemiştim" dedi. Chris ne diyeceğini bilmiyordu şehirden uzak bi evde darren'la başbaşa olma fikri ne kadar cazip gelmişti kulağına ama yanlıştı. Daha bugün tanışmışlardı ve belki de karşısındaki adam sapıktı, katildi ya da her neyse hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Eşcinsel olmayan bi adam neden eşcinsel bi adamı tanıştıkları gün evine davet ederdi ki? Hadi bu onun düşüncesizliğiydi chris'e ne oluyordu? Tüm bunlar aklından fırtına halinde geçmişti yine aynı sessiz bekleyiş yine darren huzursuz olmuştu " chris birşey söyle lütfen, gerçekten kötü hissediyorum istersen hemen dönebiliriz" dedi. Okadar masum ve endişeli görünüyordu ki chris içinde bir şeylerin titrediğini hissetti " bugüne kadar içtiğim en iyi kahve buradaysa eh ne yapalım ozaman" diye gülümsedi. Darren rahat bir nefes alarak kapıyı açtı, chris bir şey söylemeden onu takip etti. Geniş bi holün ardından iki basamak alçakta bulunan salona indiler. Darren chris'e hemen sol taraftaki büyük minderli koltuğu işaret ederek " keyfine bak ben hemen kahveyi yapayım" diyerek salonla birleşik açık amerikan mutfağa yöneldi. Chris dikkatle etrafı süzmeye başladı açık renklerle dekore edilmis ev oldukça sade ve zevkli döşenmişti. İki kocaman üçlü koltuk ve iki renkli tekli koltuk olan salonda televizyon chris'in oturduğu koltuğun tam karşısındaydı. Hemen yanında Sinema sistemi ve bir kaç farklı oyun konsolu bulunuyordu. Darren'ın resimlerinin bulunduğu renkli duvar kağıdı kaplı duvarın hemen önünde zengin bir müzik arşivi ve gitarı vardı. Chris şaşırmıştı ev nedense heteroseksüel bir erkek için fazla düzenli ve oldukça zevkli seçimlerle dekore edilmişti.

Darren " chris kahve olana kadar senden on dakika müsade istiyorum, bu şey -saçını işaret ederek- inanılmaz rahatsız edici hemen temizleyip geliyorum" diyerek hızla göz kırptı ve üst kata doğru yol aldı. Chris bir an ne yapacağını düşündü yerinden yavaşça kalktı ve odayı incelemek için dolaşmaya başladı. Resimlerin olduğu bir konsolun önünde duruyordu. Darren'ın üniversite arkadaşlarının olduğunu tahmin ettiği bi kaç resme göz attı. Darren oldukça farklı görünüyordu. Sette gördüğü blaine karakterinin haricinde oldukça muzip ve eğlenceli resimler vardı. Çoğu sahne konser anında yada darren'ın atlayıp zıpladığı resimlerden ibaretti. Chris dikkatle bir resme odaklandı bu sanırım darren'ın albüm için çektirdiği bir resimdi beyaz bir fonun önünde boynuna kabloların dolandığı bir resimdi. İlk dikkatini çeken darren'ın saçlarıydı -o mükemmel bukleleri- chris'in gözlerini alamamasına neden oluyordu. 'Bir insana bukleler en çok bu kadar yakışabilir' diye düşündü içinden. Sonra darren'ın filmlerinin olduğunu düşündüğü bir rafa doğru uzandı. Genelde aksiyon filmleri bulacağını sanıyordu ama aksine darren'ın güzel bir fantastik film arşivi vardı. Chris darren'ının kendisi gibi harry potter hayranı biri olmasına şaşırmıştı. Ama hoşunada gitmişti en azından bunun acil durumlarda konu açmak için güzel bir malzeme olacağını düşünmüştü. Daha sonra chris'in gözü yandaki kitaplığın rafında bulunan birkaç dergi kapağı, makaleler ve resimlerden oluşan arşive takıldı. Bir an yanlış gördüğünü düşünmek istedi çünkü gördüğü şey karşısında ne yapması, ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Arşiv üzerinde büyük harflerle CHRİS COLFER yazıyordu. Bir anlık tereddütle elini dosyaya uzattı. İçindekilere hızla göz gezdirmeye başladı. Dosyanın içinde chris'in öz geçmişi, bugüne kadar yayınlanmış ropörtajları, birkaç makale, -fanlarının tweetleri bile-birçok yazı vardı. Chris hakkında bilinmesi gereken herşey neredeyse buradaydı ve sayısız resim.. Chris'in bir an içi ürperdi. Endişelerinde haklıydı demek ki adam sapıktı ve ilk fırsatta chris'i ele geçirmeyi başarmıştı. Chris'in sorunu neydi böyle adamı ilk gördüğü andan beri bir an bile mantıklı düşünmemişti saatler içinde kendini onun evine atmıştı üstelik kimseye de haber vermemişti. Ya bir şey olursa Tanrım yardıma gelecek kimsede yoktu. Her türlü kötü senaryo zihninden geçiyordu, vücudu bir anda buz gibi olmuştu. İlk önce Lea'yı aramayı düşündü ama çok riskliydi darren konuşmasını duyabilirdi, ya da en iyisi mesaj atmaktı evet evet mesaj atmalıydı telefonunu çıkardı mesaj yerini açtı ve bir an duraksadı ne diyecekti ki? Darren'ın evindeydi orada ne yapıyordu? Tanrım daha sabah çocuk hakkında hiçbir fikri yoktu ve şuan onun evindeydi ve eğer Lea'yı tanıyorsa anında binlerce soru soracak ve chris daha ne olduğunu açıklamadan Darren onu bulup çoktan buna engel olacaktı. Peki ya amber ona msj atmalıydı, yok oda olmaz amber kesinlikle msjları görmezdi ya da en azından o görene kadar çoktan ölmüş olabilirdi. -ölmüş mü yok artık neler saçmalıyordu böyle?-ya da belki direk 911 i aramalıydı ne diyecekti 'kendi ayaklarıyla çıldırtıcı derecede yakışıklı rol arkadaşının evine kahve içmeye geldiğini ve belki onu kesmek istiyor olabileceğini mi?'. Bunlar beyninden yıldırım gibi geçerken tek şansı olduğunu anladı. Hemen orayı terk etmeliydi, hazır darren'da yoktu bundan iyi fırsatı olamazdı tam elindekini bırakacaktı arkasından gelen sesle elindeki dosyayı yere düşürdü. "Chris!! Tanrım.. Bekle bak açıklıyabilirim sandığın gibi değil, nasıl göründüğünün farkındayım ama inan bana mantıklı bir açıklaması var" diyerek chris'i tutmak için bir adım attı. Ama chris daha da korkmuştu ve biran evel gitmek istiyordu. " ben gitmek istiyorum, hemen!!" Diyebilmişti. Korkudan Gözlerini okadar kocaman açmıştıki göz kapaklarının acıdığını hissetti ve yanıyorlardıda. 'Ağlama, sakın ağlama' diye kendini telkin ediyordu. Bu hiç iyi olmazdı eğer karşısında bir cani varsa korktuğunu bu kadar belli etmenin pek faydası olmazdı. Chris kapıya doğru hızla yöneldi bir kaç büyük adımda kapıya ulaştığı an darren'ın sesini duydu "chris lütfen! Bunu anlatmama izin ver, lanet olsun bunu söylemenin kolay bir yolu yok!" Sesli biçimde iç geçirdi " ben sapık değilim onlar sana hayranlığımdan dolayı oradalar" chris inanamayan gözlerle arkasında duran darren'a döndü şokla gözlerini üzerine sabitlemişti. Ne yapması gerektiğini düşünüyordu tanrım zihni durmuştu ve kulakları resmen uğulduyordu..

perfectHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin