Kayıp

35 1 0
                                    

Bir haftam gerçekten rüya gibi geçti. Özgür’ün bu kadar romantik biri olabileceğini hiç bilmezdim. En sevdiklerim ve sevmediklerimi bana sorup duruyor sonrada sevdiğim şeyleri bir bir yapmaya çalışıyor. Mesela bana iki gün önce manolya alması gibi. En sevdiğim çiçektir çünkü. Gruptaki herkes de bizi öğrenince çok mutlu oldu. Berk de sanırım takmamaya çalışıyor ama o günün utancı hala üstünde. Ama Özgür’le konuşmuşlar sanırım ve her şey hallolmuş. Elifse Teo diye bir çocukla konuşmaya başladı ve allahın her günü bize onu anlatıyor. Ben o kadar ilişkimi paylaşmayı seven birisi değilim ne yazık ki. Kızlar bana deli gibi soru sorsalar da hiç cevap alamıyorlar. Zaten bana göre bir ilişki iki kişinin arasında olmalıdır daha fazla değil. Sevda da tahminimce Enes’ten hoşlanıyor ama Selin varken çok zor bir şeylerinin olması. Aa birilerini atladım sanki. Arya ve Kaan. Onlar da bizimle aynı anda çıkmaya başlayan bir çift ve dörtlü takıldığımızda inanılmaz eğleniyoruz(Gerçi bu bir gün oldu onda da Marina’ya gitmiştik).  Ve sanırım hayatımın en güzel dönemlerini geçiyorum burada. Yakışıklı bir sevgilim, inanılmaz eğlenceli arkadaşlarım var. Bodrum’un en güzel yazı bu olsa gerek.

Bir gün sonra

Güneş güzel parıldıyor ve benim burnumu bir şey kaşındırıyor. O da ne? Yüzüme biri papatya bırakmış. İnanamıyorum dün kapıyı kitlemeyi unutmuşum, olamaaaz. Ya Özgür değil de başka biri girseydi içeri? Annemler beni gebertirdi vallahi. Papatyayı burnuma biraz daha yaklaştırdım. Nasıl olmuştu da bu çocuk cesaret edebilmişti böyle evime rahat rahat girmeye? Olsun bu güzel jest için ona +20 points. Kardeşim hala uyuyor mışıl mışıl. Ne kadar kavga etsekte çok severim onu ve arada uykusunda izlerim. O bunu bilmese de. Bilse kızar çünkü biliyorum.

Telefonumdaki saati kontrol ettim. 8:30. Nasıl olmuştu da bu kadar erken uyanabilmiştim? Okul zamanı da böyle kaldırın beni. Gerçi belki yüksek kurda başlarım da derslerim az olur hehe. Üniversitede uyuyayım bari yahu.

Birden annemin telefonu çalmaya başladı. Allah Allah sabahın bu saatinde kim arayabilir ki? Yatakta uyuma taklidi yapıyordum ki annemin çığlığıyla yataktan fırladım. Noldu diye hemen yanına koştum. Deli gibi ağlıyordu. O anki korkumu size anlatamam. İlk defa kötü haber sabah gelmişti. Anneannem ölmüş.

06.09.2014

Günler geçse de ben anneannemi unutamadım. Onu gerçekten çok severdim. Her yaz tatili yanına gelirdim. Eksikliği bende büyük bir boşluk bıraktı ve ne yaparsam yapayım dolmuyor. Haberi alır almaz pılımızı pırtımızı toplayıp Ankara’ya geldik. Kaldırıldığı Gazi Hastanesi’ne gittik hemen. Hastane kokusundan nefret ederdim hep zaten. O gün de güzel kokmuyordu tabiki. Ne yaptılarsa kurtaramamışlar biriciğimi. Bugün de onun mezarının yanındaydım. Toprağını güzelce suladım çiçeklerini okşadım. Ne kadar onun sevgisine hasretim anlatamam. Kolları arasındaki güveni özledim. Her şeyini özledim. Ama anneannem o marifetli elleriyle yaptığı yemekleri hiç gösteremedi bana.

Cenaze işleri gerçekten çok zor geçti benim için. O günler nasıl geçti nasıl atlattım hatırlamıyorum bile. Zaten Bodrum’daki herkesi de yüzüstü bırakıp gittim. O kara günden sonra Özgür’le çok az konuşabildik. Yanıma gelmek istedi ama ben inatla reddettim. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. İlk günler yatağımdan çıkamıyordum bile. Annemin de benden bir farkı yoktu. Tüm günler babam bize baktı. Komşular da sağolsun her şeyimize koşturdular. Dostluk ölmemiş dedik. Ah yine ölüm dedim bak gözlerim yaşarıyor. Bugün de üniversiteye kaydımı yaptırmaya gidiyorum. Şuan otobüsteyim. Anneannem çok istemişti kazanmamı. Onun için okuyacağım.

Yaz GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin