17

1.3K 201 87
                                    

Siz istersiniz de ben yeni bölüm atmaz mıyım?

Steve, koltukta uyuyakalmasının getirisi olan bel ağrısı ve mutfaktan gelen akıl almaz kokularla uyanmıştı.

"Harika değil mi?" Bucky onun karnına kıvrılmış halde yatıyordu. Steve, elbette yine sadece onun miyavlamasını duyup elini başına atarak okşamış ve "Sana da günaydın Bucky" diyerek kedinin kendi kendine homurdanmasına neden olmuştu.

Tony, Natasha ve Bucky için hazırladığı küçük kaseleri yere bıraktığı anda Bucky, koltuğun üstünden uçarcasına zıplamış ve Steve'i bu ani hareketiyle koltukta iki büklüm bırakmıştı.

Tony'nin Bucky'e attığı sinirli bakışla Bucky iki adım geriledi. "Yemin ederim hayaları sağlam"

"Belki de burada yaşaman benim akıl sağlığım için daha güzel" ardından Bucky'nin kafasını sertçe sevip eğildiği yerden kalktı. Gözleri koltuktan kendine bakan Steve'le buluşmuştu. Ikisi de tuhaf karşılanabilecek bir süre boyunca sessizce birbirlerine baktılar, diyecekleri çok şey varmış da söylemiyorlarmış gibi...

Natasha ikisinde göz gezdirdikten sonra bunu umursamayacak kadar meşgul bir şekilde mamasına geri gömüldü.

"Yemek..." dedi Tony, gözlerini ilk kaçıran kişi olarak, ellerini kopardığı kağıt havluya silmişti.

Steve başını, oturduğu koltuğun sırtına dayadı. "Bence 'yemek' kelimesini kaçmak ıstediğin durumlarda kullanıyorsun"

"Ben yerim ve sana kalmaz."

"Bucky değilim Tony" Steve gülümsemişti.

Bucky Steve'e bakıp homurdanırcasına miyavlayınca, Steve ne dediğini merak ederek Tony'e dönmüştü.

Tony iç çekip mutfağa geri döndü. "Olamayacağını çünkü senden çok daha yakışıklı olduğunu söylüyor"

"Bucky, arkadaşız sanmıştım" Steve koltuktan kalkarken sitemle konuşmuştu.

"Onun tarafından ilk aldatılman mı? Zamanla alışıyorsun"

Steve iç çekip mutfağa yürüdü ve kollarını ona saracakken bir anlık farkındalıkla geri çekildi. Onu rahatsız edip etmediğini bile bilmiyordu, Howard'la konuştuğu şeyden sonra sanki her şey hayal ettiği şekilde ilerleyecek gibi gözükmüştü gözüne ama şimdi bunun ihtimalini düşünmek onu duraksatıyordu.

Tony arkasını dönüp onu tam dibinde bulunca ürküp kısaca duraksayarak tabağı ona uzattı. "Sen başla, şeye... mm... babama da götürüp geleceğim"

"Elbette..." Steve yıllardır yalnız yemeye alışık olduğu yemeğin neden şimdi yabancı geldiğini çözememişti ama üstünde durmadan kaliteli ahşaptan masaya oturdu.

Tony, Howard'ın odasına girdiği an, kendi odasını görmüş gibiydi. Sonuna kadar çekilmiş koyu renk perdeler yüzünden içerisi zifiri karanlıktı ve kitaplarıyla holografik ekranları sağa sola dağılmış haldeydi. Tony ona ilerlemek için ışığı yakıp yerdeki birkaç kitabı ayağıyla itelemek zorunda hissetmişti.

"Bir şeyler yaptım. Istersen diye bırakıyorum" Tony tabağı onun yan tarafındaki masaya bırakırken bir cevap alamamıştı. Bunun üzerine başını ona çevirdi. "Duydun mu beni?"

Tony parmaklarını onun burnuna götürüp nefes alıp almadığını yokladı, kendisinin aksine baya derin uyuyan bir babası vardı. Iç çekip omzunu dürttüğünde Howard telaşla uyanmıştı.

"Yemek yemelisin, sonra uyu"

Howard başıyla onaylarken önüne düşen saçlarını nazik olmayan bir şekilde geriye itti. "Gitmedin mi?"

Tony sanki bunu kanıtlaması gerekiyormuş gibi iki eliyle kendini göstermişti.

"Steve gitti mi?"

"Içeride"

"Yakışıyorsunu-"

"O kadar değil" Tony onu susturmuştu. "Her şeyi konuşacak samimiyette değiliz seninle"

Howard dudaklarını birbirine bastırıp omuz silkmiş ve tabağı almıştı. Tony yüzünü ovup kısaca ona baktı ve odadan çıkarken kapıyı arkasından kapattı.

Salona döndüğünde karşılaştığı manzarayı yok etmemek adına birkaç adım gerilemişti. Gözlerini Steve'e çevirdi esmer adam, Steve çatalıyla böldüğü balıktan ufak ufak yerken bir yandan da masanın üstündeki kedilere bir bir yediriyordu.

Yemeği sevmediğini düşünmüyordu Tony, kedileri çok arsızdı.

Boğazını temizleyip onlara yürüyünce ikisi de masadan uçar gibi atlayıp uzaklaşmış ve Steve'i ürkütmüşlerdi. Tony kendi tabağını Steve'in karşısına koyup sandalyeye otururken Steve bu sefer de onu izlediği için yemeğini yemiyordu.

Tony böldüğü balığın yarısını onun yanağına koyup yemeye başlayınca Steve kaşlarını çatmıştı. "Neden-"

"Aç oldukları için yapmıyorlar, çok yufka yüreklisin ve Bucky bunu kullanacak kadar alçak." Bucky'nin tıslaması eşliğinde konuşmuştu Tony. "Zaten çok acıkmıyorum"

"Howard'la ne konuştuğumu sormadın?" Steve yemeğine geri dönmüştü bir yandan.

Tony meraktan kuduruyor olsa bile omuz silkerek cevapladı onu. "Önemli olsa söylerdin"

Steve göz ucuyla ona bakıp kılçığı tabağın kenarına sıyırdı. Önemli değil miydi gerçekten? Yoksa tekrar reddedilmek mi ürkütmüştü onu?

"Çocuklarla birlikte olacağım artık..." konuşmaya böyle girmek çok saçma gelmişti ama bir yerden yakalayabilirdi belki onu. "Gelecekteki çocuklarımı merak ettiriyor bana"

Tony başını yana eğerek ona bakmıştı. "Elbette..."

"Sen de istemez miydin? Imkanın olsa yani? Aile işleri falan? Sistemden dolayı olamayacağını biliyorum ama sen ne düşünüyorsun?"

Tony çatalıyla Bucky'i işaret etmişti. "Koca bir bebek. Ayrıca arkadaşım. Ailem de. Hiç düşünmedim Steve, olmayacak şeyleri düşünüp üzülme huyum yoktur"

Simulacrum | Stony AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin