Üç bölüm attım, öncekileri begenmemezlik etmeyeceğinizi düşünerek sınır falan beklemedim de, sizi seviyorum
Tony anahtarları masaya attığı anda Bucky yerinden zıplayarak uyandı, bu hâline rağmen endişeyle Tony'e koşmuştu. "Ikı gündür beni meraktan öldürmek için her şeyi yapıyorsun. Nerdeydin bu saa-" gözü Steve'e takılınca kuyruğunu iki yana sallamaya başlamıştı. "Yemeğimi verirsen sizi rahatsız etmem"
"Selam Buck" Steve onun kulaklarının arkasını kaşıma girişiminde bulununca Bucky mırıldanmaya ve aralıklarla 'yemek' demeye başlamıştı.
Tony evinde üç tane çocuk olacağının bilincine vararak Bucky'nin kabını yemeğiyle doldurdu ve siyah kedinin, Steve'in omzuna tırmanıp zıplayarak mamaya koşuşunu izledi.
"Buck"
"Hm" Tony'e fazlasıyla ilgisiz kalmıştı Bucky.
Tony refleks olarak burnunu çekip bir süre düşündükten sonra mırıldandı. "Biz, Steve'le birini evlat edineceğiz. Ona zarar vermeyeceksin"
Bucky'nin ağzındaki mama dilinin üzerinden kayıp kaseye geri düşmüştü. "Sen kumuna pislemeyi yeni öğrendin Tony!" Bucky birkaç gün önceki konuşmalarını taklit etmişti. "Ya ben? Ben ne olacağım? Ben senin biricik oğlun değil miydim? Öyle olduğumu söylemiştin? Sokakta mı yaşayacağım?"
"Amma dram yaptın, uslu durup hayatına devam et işte"
"Ilk günden beri bu sarı çiyanın bizi mutsuz edeceğini biliyordum"
Steve kaşlarını çatmıştı. "Bana attığı şu bakışla, iyi bir şey söylüyor olamaz"
"Sana sarı çiyan dedi" diye iletti Tony.
"Dedim." Bucky onaylayarak mırladı.
Tony mamasını susması için onun önüne ittirdiginde, Bucky geri uzaklaştırmış ve minderine koşup minik bir tüy yumağı gibi büzüşmüştü. Tony iç çekip kabı bu sefer minderinin yanına bıraktı, nasılsa yiyeceğini biliyordu.
"Iyi geceler Buck"
Tony odasına yürürken, Steve peşine takılmadan hemen önce Bucky'e kısa bir süre baktı. Kuyruğunu kendi etrafına sarıp patileriyle göğsüne çekmişti ve bu hali ister istemez Steve'i incitiyordu.
Odaya girdiğinde Tony'i dolabını kurcalarken yakalamıştı. "Iyi olacak mı o?"
"Merak etme, yarına düzelir. Aç olunca akıllı düşünemiyor sadece" kıyafetlerini düzenlerini bozmadan çekip yatağa bırakmıştı. "Dolabımı kurcalayabilirsin, bir şeyler giymek için yani... Ben duş alacağım"
"Beraber alalım" Steve onun yolunu kesip teklifini sevecen bir şekilde sunmuştu.
Tony kaşlarını kaldırdı. "Kesinlikle hayır."
"Hadi ama, ne olacak" Steve onun tişörtünü yukarıya çekerken Tony ona kıyasla küçük elleriyle aşağıya çekiştirmişti.
"Hayır Steve!"
Tony kendini ondan kurtarmak adına geriledi. Steve ona doğru ilerlemek için adımladığında, Tony ileride duran ayağı yüzünden ona takılmış ve yere düşecekken Steve'in onu yakalamasıyla son anda durumdan kurtulmuştu. Steve'in tek eli parkede, tek eli Tony'nin başını vurmaması için başının arkasındaydı. Eh, pek de düşmemiş sayılamazlardı.
"Steve, duş almak istedim, sakat kalmak değil"
"Ben de, kaçmana gerek yoktu" Bunu söylerken Tony'nin tişörtünü çıkarıyor olması lafını pek inandırıcı kılmamıştı tabi. Tony pes ederek tişörtünü kenara attıktan sonra elini onun boynuna koymuş ve başını yana eğerek dudağını öncekilere göre daha uzun ve hırçın bir şekilde öpmüştü.
Duş arada kaynayalı çok olmuştu, Steve tişörtünü çıkardığında, Tony, sabah almayı daha mantıklı buldu. Nitekim, gece çok müsait olmayacaktı.
×
Tony saçlarını havluyla kurutarak banyodan çıktığında, Steve hala yastığına sarılmış uyuyordu.
Bornozunun kuşağını sıkıca bağladıktan sonra odadan çıkıp salona yürüdü, Bucky'e mama değil de tavuk ya da balık verirse kalbini bir şekilde kazanabilirdi. Minik tripler yemeyi pek istiyor sayılmazdı.
Kabını yemek koymak için alacağı sırada, dünkü yemeğini hala bitirmediğini fark ettiğinde duraksadı, bitirmek değil dokunmamıştı bile. Kabı yerden alıp Bucky'e seslendi ama arkadaşından bir ses yoktu.
"Buck, beni endişelendirme"
Tony koltukların altına eğilip boş olduklarını görünce yutkunarak diğer odaları gezinmeye başladı. "Buck, sana tavuk yapacağım, mamayı sevmediğin için yemediğini düşünmek istiyorum"
Tony önündeki masanın arkasından hızla geçen siyah siluetle iç çekti. Kütüphanenin arkasına kaçmıştı bu sefer de.
"Balık ister misin? Hm? Belki canın ciğer istiyordur?"
Bunun üzerine Bucky'nin hemen koşarak kendisine gelmesini beklemişti ama beklediğinin aksine Bucky çıkmadı. Tony başını kütüphanenin arkasına uzattığında da onu görememişti, kütüphanenin tavanla arasında kalan minik boşlukta oturuyordu.
"Oradan in hadi, masada yemek yemene kızmayacağım"
"Howard'la kalacağım"
Tony beklemediği cevap üzerine afallamıştı. "Ne?"
"Sana göz kulak oluyordum. Artık bana ihtiyacın yok, Howard'la kalacağım"
"Bana bütün gece bunu düşünmediğini söyle Bucky"
"Bütün gece, artık burada gereksiz olduğumu düşündüm. Bırakacak mısın yoksa kendim mi gideyim?"
Tony mama kabını kenara bırakmıştı. "Saçmalama Buck, seni hiç kimseye bırakmıyorum"
"Ben seni bırakıyorum zaten Tony, kendim giderim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simulacrum | Stony Au
Fanfikce11.6.19 - Stony #1 Bildikleri dünya, çok önceden yok olmuştu. Heyet, hayatta kalanlara daha iyi bir yaşam sunmak adına onlara bu yeni dünyayı sunuyordu. Herkesin bir görevinin olduğu, gerçekten uzak ve sanal dünyayı... İnsanlar bundan memnundu, biri...