Ben daha bölümü yayınla tuşuna basmadan yorum yapanlar hayırdır? Insanlar orucunu bu kadar hızlı açmıyor, yavaş 😂 Şaka, bayılıyorum size.
Howard iyi bir adam benim hikâyelerimde genelde. Lütfen gitmeyin üstüne...
"Güncelledim" Tony ciğerlerine çektiği derin nefesten sonra söylemişti bunu. Küçük bandı onun başındaki ince çiziğe yapıştırırken Steve onun yanağına parmak ucunu sürtmüş ve sanki bir gün içinde daha fazla şaşırabilirmiş gibi Tony'i şaşırtmıştı.
"Sen insansın... Neden bunu anlamıyorlar? Sana dokunuyorum işte"
"Alkol dolabımı karıştırmadın, değil mi?"
Steve gülerek başını iki yana salladı. "Sadece öğrenmek istediğim çok şey var... neyin benden farklı mesela? Söyleyemez misin?"
Tony tekerlekli sandalyesini ona doğru kaldırdığında Steve yattığı yerden kalkmaya uğraşmamıştı. Tony dibine geldiğinde, yüzünün gölgesi Steve'e vuruyordu böylece. "Klonum, bir farkım yok. Yapay dokularım ve kemiklerim var, gerçeğinden ayırt edemezsin. Sıfır bir telefon gibiyim... beynimi ve birkaç organımı saymazsak"
Steve doğrulmak için çok yanlış bir zamanı seçmiş olmalıydı, doğrulduğu nokta, ikisini çok yakınlaşırmıştı. "Peki bu reddetmen neden o halde? Ben sana bakınca... fazlasıyla cesur ama aynı zamanda normal bir insan görüyorum."
"Ben öldüm Steve, başımda bir yerlerde, kurcalarsam, bir daha asla eskisi gibi olamayacağım anılarım var." Tony alnını onunkine dayadığında kendi düşünceleriyle boğuşuyordu ve başını sabit tutamayacak gibi hissetmişti. "Bir insan ölürken ya da ölünce ne hisseder?"
"Seni delirten şey bu muydu?"
"Bilmiyorum" Tony başını geriye çektiğinde Steve neredeyse bundan şikayetçi olacaktı. Onunla olan temaslarını özel buluyordu ve bu anın da kendisini mutlu eden bir yerde olduğuna emindi şimdi. "Babam sana önemli ne söyledi?"
"Önemli olarak ne var emin değilim, seninle konuşması gerektiğini söyledi. Bunun onun için önemli olduğunu söyledi..." Steve, Howard'ın onları sistemin dışında tutarak bir araya getirebileceğini söylediği kısmı geçmişti, bu Tony için ne kadar önemli bilemezdi. "Anılarının senin düşündüğün gibi olmadığını söyledi, bir çoğu zarar görmüş ama bunu düzeltebilirmiş"
Tony buna inanmadığını belli eder gibi kaşlarını kaldırdı. Steve de inanmak istememişti, ama içten içe bir şeyler onu endişelendiriyordu. Howard eğer çok iyi bir aktör değilse, ifadeleri Steve'in alışık olduğu ifadeler değildi.
"Çocukluğunla ilgili hatırladığın ne var Tony?"
Tony kristal şişedeki turuncu içkiyi, aynı dokudaki kristal bardağına dökerken gözlerini tavana dikerek düşündü. "Çok şey yok... düşünmeye başladıkça başım ağrıyor"
"Baban senin çok hasta olduğunu söyledi. Bunu keyfekeder yapmadığını da... Onunla bunun hakkında ne zaman konuştun?"
"Konuşmadım, konuşmayacağım"
Steve yerinden küçük bir baş dönmesiyle kalkıp onun yanına yürüdü ve bardağı elinden alıp yudumladı. Yutana kadar her şey normaldi ama içki, boğazından kayarken bıraktığı yakıcı his, yüzünü buruşturmasına neden olmuştu. "Kartvizitini verdi"
"Onun yerini biliyorum. Gitmemek benim tercihim"
"Bunu görüyorum Tony... ama belli ki sen ve baban, benimki gibi duygusuz bir aile içinde değildiniz... Bu çok can sıkıcı ve sevimsiz görünse de, tam olarak bitirmeniz için konuşmanız gerekmez mi?"
×
Projemiz ilerlemiyor Howard"
Howard başını Arnim'in sesiyle, önündeki işlerinden çekti. Yine başlıyordu işte, bunu ne kadar sürdürebileceğine emin değildi.
"Sana çocuğun bilgilerini verdim, hala ulaşamadın mı?"
Howard, Tony'nin becerikli olmasına en fazla bu kadar sevinebilirdi, ya da Steve'in ona çiple ilgili söylediği doğrulara... Howard böylece Tony'i biraz daha koruyabilirdi. "Çipi takip edemiyorum, üzerinde bize ait olmayan bir güncelleme vardı"
"Yani çocuk Tony'nin yerini kesinlikle biliyor... bul o halde"
Howard oturduğu yerden, her zamanki sırt ve bel ağrısıyla kalkarak Arnim'e yürüdü. "Bundan daha önemli işlerim var, belki de projeyi sonlandırmalısın"
Arnim gözlüklerini gözünden indirdi. "Bunun suçlusu sensin, replika projesi bir başarıydı ve sen onu yok ettin. Bilmeyerek olduğunu söylesen de bilerek yaptığını düşünmeye başlıyorum"
Howard elbette bunu bilerek yapmıştı. "Tony'nin acı çektiğini gördüm, fiziksel olarak ve ruhsal olarak."
"Tony zayıftı"
Howard ellerini pantolon ceplerine sokup tuşa bastı ve başını dikleştirdi. "Tony hiçbir zaman zayıf olmadı. Biliyor musun, ben de onun anılarına bilerek hasar bıraktığını düşünmeye başladım şimdi... bana karşı olan hırsın olabilir mi? Benden nefret etmesi için?"
"Sen onu öldürdün. Vicdanını mı rahatlatıyorsun?" Arnim onunla alay edercesine gülmüştü.
"Onu sen öldürdün." Howard bildiği şeylerin başına getirebileceklerini düşünmüştü elbette. Elini cebindeki kayıt cihazının tuşundan çekmedi. "Ona taktığın çip, benim yaptığım değildi. Ölmesine dayanamayıp bu projeyi ilerleteceğimi biliyordun"
Arnim'in sağ gözü seyirdi. "Insanları kendi suçlarınla suçlayamazsın"
"Bildiğim şeylerle suçluyorum. Bu odamdan çıkman gereken nokta... Projede bir ilerleme olursa, bilirsin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simulacrum | Stony Au
Fanfiction11.6.19 - Stony #1 Bildikleri dünya, çok önceden yok olmuştu. Heyet, hayatta kalanlara daha iyi bir yaşam sunmak adına onlara bu yeni dünyayı sunuyordu. Herkesin bir görevinin olduğu, gerçekten uzak ve sanal dünyayı... İnsanlar bundan memnundu, biri...