1

4K 236 103
                                    

Eski dünyanın yok olmasının üzerinden yıllar geçmişti.

Bu kadar hatayı barındıran bir yer, mükemmel insanların yuvası olamazdı da zaten, en azından o dönemde çoğunluğun düşüncesi buydu.

Bu yüzden bu yeni ve mükemmel dünya, insanların tam olarak ihtiyaç duydukları yerdi. Huzur içinde, herkesin zorlanmadan yaşayacağı, düzenli ve her şeyin belli olduğu bir dünya. Herkesin işi belliydi, saat 13.07'de ne yapacakları belliydi, kimin kaç çocuk sahibi olacağını, kaç yıl arayla çocuk alacakları ya da ne zaman alacakları belliydi, üç yıl sonra dünyalarının yok olmayacağı belliydi.

Dünyadan, çok farklı, sanalla gerçekliğin birbirine dolandığı ikinci bir dünyadaydılar.

Steve önündeki hologram ekranı, yılların verdiği alışkanlığıyla sorunsuzca inceledi, yüzünde her zaman takındığı gülümsemesi vardı. Gerçek olmadığı çok belliydi, herkes gibi gülümsüyordu sadece. "Evet, evinizde dört yıldır sorunsuzca yaşadığınızı görüyorum Bayan Harves. 2016 yılının Mart ayında bir elektrik kesintisi yaşamışsınız, özür adına, hesabınıza dört yüz kredi işlenmiş. Kredilerinizi evinizi geliştirmek, kişisel eşyalarınızı yenilemek veya işinizden günlük izin almak için kullanabilirsiniz. İyi günler"

Önündeki hologram ekran, aramanın kesilmesiyle gözden kaybolduğunda Steve, yüzüne yerleşmiş gülümsemeye rağmen iç çekti. Yanındaki kadın, buna tuhaf tuhaf bakmıştı, insanlar iç çekmek gibi tuhaf eylemlerde bulunmazlardı.

Ofiste yankılanan ding sesiyle beraber herkes aynı anda ayaklandığında Steve de onlara uyumlu bir şekilde kalktı. Devamında ne olacağını söylemek imkansız değildi, herkes sırayla kapıdan çıkacak ve yemek alanına yürüyecekti. Küçük kapsülü sırayla alacak, yutacak, saatlik kişisel kayıtlarını ve işlerine döneceklerdi. Her zamanki gülümsemeleriyle...

Steve de tam olarak bunu yapmıştı.

Küçük kutuyu açarken bileğindeki cihazı tuşladı ve yemek kapsülünü yuttu. Bazen önce kayıt yapıp sonra kapsülü yutsa ne olurdu merak ediyordu. Elbette bunu kimse yapmazdı.

"Günaydın Steven. Hava 27°C. Güneşli. Saat 17.06'dan sonra planın bulunmuyor. Spor salonunda vakit geçirmeni öneriyorum. Bugün nasılsın?"

Steve başını eğip gergince sol ayağını salladı. Her gün 'çok iyiyim', 'harikayım', 'oldukça mutluyum' demekte sorun görmeyen adama bugün ne olmuştu?

"İyiyim" dedi Steve yanından geçen adamın tepkisinden ürkerek. Bunun doğru olmadığını biliyordu. Bileğindeki cihazın da bildiğine emindi, şimdi de yalancı mı olacaktı? "Aslında, biraz sıkılıyorum"

Saat küçük elektronik bir sesle devam etti. "Bunu kaydettim Steven. Önerileri derliyorum." Steve önündeki kutunun görevli adam tarafından sorulmadan alınmasına alışkıdı, yine öyle olduğunda tuhaf karşılamadı. "Önerileri derledim. Biraz dolaşmaya ne dersin? Yıl içinde kullanabileceğin 54 günlük iznin bulunmakta. Belki sana uygun başka bir iş talep etmek istersin? Kişiliğine uygun iş teklifleri için beni haberdar et. Şüpheli hissettiğin bir şeye rastlarsan, bildirmeyi unutma, bu hepimizin yeni dünyası"

Cihaz, her saat söylediği cümleyle kapanınca Steve oturduğu yerden ayağa kalktı. İzin almak mı? İnsanlar izin alınca ne yaparlardı? Neden izin alacaktı ki? İzin alan insanlar buralarda çok normal karşılanmazlardı ama Steve şu an yaşadığı şeye bir cevap bulamamıştı. Cihazın kendinden daha bilgili olduğuna emindi.

"İzin öyleyse..." Steve sessizce mırıldanıp bunu bildirmek için cihazına hafifçe dokundu.

×

Tony, oturduğu bankta, elindeki minik, sentetik kağıt parçalarını yuvarlıyor ve yolda, birbirinden farklı hiçbir hareket sergilemeyen insanlara fırlatıyordu.

Bir tanesi bile rahatsız olup, dönerek kendisine bakmamıştı. Hepsi, evet, yürürken bile, önlerindeki ekranlarla ilgileniyordu. Seslenmeyle oraya dönmeleri imkansızdı. Kafalarındaki, bileklerindeki ve diğer bütün vücutlarındaki çipleri, matkapla çıkarma istediği doğuruyordu bu Tony'de.

Tony, bu hayattan geri adım atalı çok oluyordu. Heyetin onayladığı bir şey değildi, kesinlikle tehlikeli gözüyle bakılıyordu kendisine. Ama o bir Stark'tı. Bu dünyada emeği en büyük olan ailenin bir üyesini imha edecek cesaret onlarda bile yoktu. Bu yüzden iki cephe de kenara çekilmiş ve olacakları beklemeye koyulmuştu. Kimse onun bu hayat dışında bir hayat yaşayabileceğine imkan vermemişti. Ama işte buradaydı.

Diğer yandan, insanların sürü psikolojisi o kadar üst seviyeye ulaşmıştı ki, kimse aykırı bu insanın peşinden gitmiyordu.

Bu yüzden elinde yuvarladığı diğer parçayı, baş ve orta parmağını birleştirip hızlıca önündeki adama attığında, kendisine dönmesini beklememişti.

Steve elini yanağına, kağıdın çarptığı yere götürmüş ve tuhafça esmer adama bakmıştı. Oldukça uzun süren bir bakış olmuştu, hatta yolu kestiği için insanlar dümdüz yürümek yerine onun etrafından geçip geri yollarına giriyorlardı.

Steve gözlerini onun siyah pantolonundan ve tuhaf şekilleri olan -daha önce desenli bir kıyafet gördüğünü sanmıyordu- tişörtünden nihayet gözlerine çıkardığında, ve inanın yüzünde hala o tuhaf gülümseme duruyordu- bu sefer gülümseyen taraf Tony olmuştu.

Sıcak ve bilinmedik bir gülümseydi bu, Steve'i korkutmuş bile sayılabilirdi.

Sarışın, yerdeki kağıt parçasını, atom bombası tutuyor gibi dikkatlice tutup, hologram çiçeklerin hemen yanındaki çöp kutusuna bıraktığında, Tony ellerini birbirine sürttükten sonra birleştirmişti. İşte oluyordu, çok ama çok uzun zaman sonrasında, arada hologramlar olmadan yapabileceği bir konuşma...

Bunun haklı gururu ve sevinciyle, hala şüphe dolu olduğunu hissettiği adama döndürdü vücudunu.

"Hey"

Simulacrum | Stony AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin