BÖLÜM •4• / KIRMIZI ETEK

22.1K 747 231
                                    

Hola Kuzular 🦄

Bazı anlarda insanın şaşkınlıktan dili tutulur ve karşısında ki insana haddini bildiremeyecek duruma gelirdi. Ama ben öyle olmamıştım. Tamam ilk başta sözlerinin üzerine ağzım ve gözlerim bir karış açıkmış olmuş olabilirdi. Lakin anında kendime geldim ve ellerimi onun sert göğsüne yerleştirip geriye iktirmem bir olurken boşluğuna denk geldiği için birkaç adım geriye gitmişti.

"Ne diyorsunuz siz?" dedim dişlerimin arasından, kaşlarımı çatmış ona bakarken. Böyle bir tepki vereceğimi beklemediği için afallamıştı. "Üzerime kahve dökülmeseydi karşınıza asla o şekilde çıkmayacağımı gayet iyi biliyorsunuz."

Yanında çalıştığımdan beri bulunduğu imalar ve yaptığı bazı patavatsız hareketleri sineye çekmiş olabilirdim ama ben böyle yaptıkça bu adam üzerime gelmekten başka birşey yapmıyordu.

Mirza bey tam ağzını açıp yanıt vereceği esnada duyduğumuz tanıdık sesle olduğumuz yere çakılmış gibi birbirimizin gözlerinin içerisine bakmakla yetindik sadece.

"Mirza!" diye bağırmıştı Mahir bey sert bir sesle. Kolumdan tutup onun görmemesi için sütunun arkasına saklamaya yeltenmişti lakin çok geçti. Mahir bey bizi çoktan görmüştü. "Ne yapıyorsunuz burada?"

Yanımıza doğru ilerlerken hala Mirza bey'e bakıyordum. Çenesi gerildiği için elmacık kemikleri daha belirgin hale gelmişti. Safir mavisi gözlerinde gezinen tedirginlik tohumlarını yeşertmemek için çaba sarf etti.

"Emira, kendini iyi hissetmiyor." dediğinde biran regl olduğumu söylecek sandım ama düşüncem gerçekleşmediği için rahat bir nefes aldım.

"Neyin var?" diye sormuştu Mahir bey endişeli bir bana bakarken. Sesindeki sert tını çoktan kaybolmuştu. Aklıma karşılaşmamız gelince yanaklarımın kızarmaya başladığına emindim.

"Sadece migrenim tuttu." diye bir yalan attım ortaya. Normalde Mirza bey'in yalanına ayak uydurmazdım ama yanlış anlaşılmaktan korktuğum için mecbur kalmıştım.

"Sinan'a söyleyim arabayı hazırlayıp eve bıraksın seni." dediğinde eve gitmek için nihayet şükür edecektim ama Mirza bey'in sinir bozucu sesini işitince yüzümdeki umut ışığı soldu.

"Gerek yok. İyiymiş şuan burada kalacak." dediğinde bakışları beni buldu. Oyununa ayak uydurmamı istediği her halinden belli olurken sıkıntılı bir nefes aldım. "Değil mi Emira?"

"Hıhı." diye bir nida döküldü dudaklarımdan. Aslında inkar etmem gerekiyordu ama iş yerinde bana kök söktüreceğini bildiğim için şimdilik sesimi çıkarmıyordum.

"İyi o halde. İçeriye gelin." dedi ve bana kısa bir bakış atıp arkasına dönerek yanımızdan uzaklaştı. Mirza bey iyice uzaklaştığının kanaatine varınca biranda bilediğimden tutup sürüklemesi ile neye uğradığımı şaşırmıştım.

"Mirza bey ne yapıyorsunuz?"

Sorumu duymazdan gelerek peşinden, beni süreklemeye devam etti. Bileğimi kurtarmaya çalışıyordum ama mengene gibi yapmışmış olduğu için pekte başarılı olduğunu söylenemezdi. Bırakmasını söylüyordum, ama adam duymazdan gelmeye devam ediyordu.

"Bırakın dedim!" diye bağırdım, onun eline tırnaklarımı geçirerek. Mirza bey durdu ve biranda pantere dönüşüverdiğim için şaşkınlıkla baktı. Bileğimde olan elini geriye çektiğinde diğer elimle bileğimi ovuşturdum ve ters ters karşımda ki nezaketten maruz kalmış adama baktım.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?" dedim sinirli olduğumu ses tonumdan ve  bakışlarımdan belli edercesine. "Bana bu şekilde davranma lüksünü size kim verdi!" diye ekledim. Bu bir soru değildi daha çok emir içerikliydi.

KANLI VAVEYLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin