Günler geçtikçe Beliz işlerin korktuğu gibi gitmeyebileceğini düşünmeye başlamıştı. Görkemle aynı yerde çalışmalarına rağmen, işleri düşmediği zamanlar haricinde birbirlerine yabancı gibi davranıyorlardı. İşleri düştüğü durumlarda konuşmaları iki cümleyi geçmiyordu. O anlar haricinde Beliz burada çalışmaktan zevk almaya dahi başlamıştı. İlk ayı nihayet bitmişti. İlk günlerdeki kadar çekingen değildi. Ama aidiyet duygusu eskisinden daha fazlaydı. Sadece içinde Görkem'i içeren her şey onu zorluyordu.
Her gün kendisine aynı şeyleri hissetmeyeceğini söylese de ne zaman Görkem ile karşılaşsa, onun buz gibi bakışlarına maruz kalsa içinde bir şeylerin acıdığını hissediyordu. Hiçbir şeyin adil olmadığını biliyordu. Onunla geçirdiği zamanları hatırlamak istemiyordu. Ama özellikle Görkem'in şu andaki davranışlarını gördüğünde eski günler daha çok aklına geliyordu. Ne kadar zordu. Eskiden hayatının parçası olan birisinin tam tersi haline gelmesi...
Öğle molasından yeni gelmişti. Yanında ona takıldığı yerde yardımcı olan, tanıştığı anda içinin hemen kaynadığı, buradaki belki de tek arkadaşı Selin vardı. Genelde öğle yemeklerini beraber yerlerdi. Daha doğrusu Selin'in arkadaşlarıyla beraber yerlerdi. Beliz genelde konuşmazdı. Daha çok Selin ve arkadaşlarının sohbetlerini dinlemekle yetinirdi. Yine de onların arasında kendisini iyi hissettiriyordu. En azından yalnız değildi. Yalnız kaldığı anda düşünmeye başlıyordu. Beliz şirkette düşünmek istemiyordu.
Selin ile masalarına doğru yürürken Görkem de odasına girecekti. Beliz ise bakışlarını hemen çevirmişti. Onun kendilerini fark etmesini istemiyordu. Aksi gibi Selin de kendisi gibi Görkem'i fark etmişti. Tam elini kaldırmıştı ki Görkem de onları fark etmişti. Selin'i gördüğünde ona resmi ama samimi bir şekilde gülümsedikten sonra bakışları Beliz'i bulmuştu. Ama bu sadece bir an sürmüştü. Beliz ise daha fazla dayanamamıştı. Bakışlarını çevirip hızlıca masasına yürümüştü. Görkem'in istediğinde ne kadar kötü birisi olabileceğini tamamen unutmuştu. Onu her gördüğünde bunu neden hep unutmak istediğini anlayabiliyordu. Ama Esna haklıydı. Ona karşı olan bu zayıflığını belli edemezdi. Görkem onu istifa etmeye zorlasa da istifa etmeyecekti. Masasına oturduğunda telefonu çalmıştı. Arayan kişi Esna idi. Beliz'in keyfi yeniden geri gelmişti. Onu neredeyse dört kere arıyordu.
"Nasılsın Beliz?" demişti Esna telefon açıldığı anda. Beliz'in ilk iş gününün akşamında yaptıkları konuşmadan beri her gün düzenli olarak Beliz'i arayıp onu kontrol ediyordu. Onu bu denli düşünmesi Beliz'i mutlu etse de endişeli olmasına gerek yoktu. Bunu ona defalarca dile getirmesine rağmen Esna onu aramaya devam etmişti.
"İyiyim sen nasılsın? Akşama herkesi toparladın mı?" dedi neşeyle. Bu akşam lise buluşmasının ikincisi gerçekleşecekti. Görkem'in gelmeyeceğini düşünüyordu. 'Belki Esna'ya çok işi olduğunu söyler.' Diye geçirmişti içinden. Burada ne zaman Görkem hakkında bir konuşma olsa işkolik olduğu öne çıkıyordu. Oysa Beliz'in onun bu kadar işkolik olduğu hakkında bir fikri yoktu. Lisede ders dinlemektense arka sıralarda oturup konuştukları, kulaklıklarını paylaşıp sessizce şarkı dinledikleri günleri düşündüğünde içi acımıştı.
"Tabii ki topladım. En azından topladım sayılır. Ay bu sefer Gizem gelemiyormuş. Ona üzüldüğümü söyledim. Ama tabii ki sevindim. Hava atmalarını dinlemeyeceğim bir gün olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mesken
Ficción GeneralZaman, her zaman güzel şeyler getirmez. Önemli olan zamanın getirdiklerini tümüyle kucaklayabilmektir. Yoksa insan nasıl dayanır bunca kötülüğe? Yıllar sonra kopmuş bir arkadaş grubu tekrar bir araya gelir. Ancak aradan yıllar geçmiştir ve her şey...