𝐈 - Üçüncü Bölüm

12.2K 1.3K 527
                                    

╳ ╳ ╳

Alfası çattığı kaşları, karanlık ve sinirli bakışlarıyla tepesinde dikiliyordu. Fakat o bakışlar, Jimininkilerle buluştuğunda hemen yumuşadı.
Jungkook hâlâ insan formundaydı, uzun bir palto giyiyordu, siyah saçları alnına düşmüştü ve hızlı soluklar alıp veriyordu.

Jimin yavaşça yan taraftaki ölü kurda baktı ve çenesinin altını boynuna doğru parçalayan büyük av bıçağını farketti. Hayatını kurtarmıştı.

"Jimin..." Jungkook sessizce fısıldadı, sanki gerçekten burda olduğunu Jimin'i inandırmaya çalışıyormuş gibi. Yere eğildi ve Jimin'in doğrulmasına yardım etti. Tek eli Jimin'in sırtına gitti, diğeriyle de elini tuttu. "Şşşş, nefes al."

Jimin inlediğini farketti. Kan boynunu ve göğsüne yapışmıştı ve adrenalin hâlâ bedenini terk etmemişti. Telaşı hâlâ geçmemişti. "J-J-Jung-kook-"

Jungkook nazik bir şekilde "Şşşş, sadece nefes al." dedi ve Jimin'in yanaklarını sildi. O ana dek Jimin ağladığının farkında bile değildi.

Hıçkıra hıçkıra ağlamak istedi. Eşi -terkedip gittiği eşi- onun için gelmişti. Hayatını kurtarmıştı. Jimin'i öldürmek ve sadakatsizliği ve inaneti yüzünden onu cezalandırmak için tüm haklara sahipti, fakat o gelmiş Jimin'in yanaklarını baş parmağıyla siliyor ve rahatlatıcı sözler fısıldıyordu.

Jimin üzgün mü mutlu mu olması gerektiğini bilemedi. Şimdi nasıl gidecekti? Bu sürüde artık kalmak istemediğini Jungkook'un yüzüne baka baka nasıl söyleyecekti? Eşini nasıl terk etmesi gerekiyordu?

"K-kan..." dedi kekeleyerek. Kan kokusu midesini bulandırıyordu.

Jungkook bir şey demeden Jimin'e ıslak paltosunu çıkarması için yardım etti ve cildindeki kan lekelerini sildi. Soğuk, Jimin'in titremesine neden oluyordu. Bir saniye bile düşünemeden Jungkook'un tarafına, sıcak vücuduna yaslandı.
Jungkook büyük, kalın paltosunu çıkardı ve Jimin'in etrafına sardı.

"Ama-"

"Ben iyiyim, benim için endişelenme." Jungkook sert bir şekilde Jimin'in sözünü kesti. Jimin gibi o da üzgündü, basbaya belliydi. "Sana bir şey oldu mu?"

Jimin kafasını iki yana salladı. Eşinin burda olması ve ona kibar davranması dışında hiçbir şeyi düşünemiyordu. Bunu hakedecek ne yapmıştı Jimin? Jungkook neden peşinden gelmişti?

"Ayağa kalkabilir misin?"

"S-sanırım."

Jungkook, Jimin'in ayağa kalkmasına yardımcı olurken kolundan tuttu. Jimin'in dizleri güçsüzdü ve sırtı acıyordu, olması gerektiğinden daha fazla yaslandı Jungkook'a. Fakat dengesini sağlar sağlamaz kararlı haline geri döndü. Kaçtığı için Jungkook'un ona bağırıp çağırmasını, neden bunu yaptığının hesabını sormasını beklemişti fakat Jungkook, bunları yapmak yerine Jimin'in minik bedeninin etrafındaki paltoyu düzeltti, palto omegaya çok büyük geliyordu ve içinde küçücük kalmıştı.

"Hadi eve gidelim."

Jimin'in kalbi sancıdı.

Gitmek istiyordu, gerçekten de istiyordu. Çok cazip geliyordu -bir kulübe, sıcak bir yatak, kıyafetler, yiyecek, Jungkook. Fakat Kim sürüsü onun evi değildi. Jungkook onun evi değildi. O yabancıydı, onu kabul etmeyen bir sürüyle yaşayan ve onu tanımayan bir alfayla evli olan bir kurttu.

"Gelemem..." Jimin ayaklarını yere sert bastı, elini Jungkook'un nazik tutuşundan çekti.

Alfa olduğu yerde dondu kaldı, gözleri Jiminki'leri buldu. "Kes şunu Jimin. Yapacağını yaptın-"

"Orada yaşamaktan nefret ediyorum. Geri dönmeyeceğim." dedi Jimin sinirle, ve tam bir pislik gibi hissetti. Jungkook hayatını kurtarmıştı, Jimin'i rahat ve güvende hissettiren kokusunun sindiği paltosunu vermişti, ve Jimin de gelmiş şımarık bir çocuk gibi davranıyordu. Fakat tekrar yalnız ve soyutlanmış hissetmeye, işe yaramaz ve istenmeyen olmaya geri dönemezdi. Tüm bunlar içten içe her gün onu öldürmüyormuş gibi davranamazdı.

"Gülünç davranıyorsun." diye başladı Jungkook ama ses tonunda bir şeyler vardı, çaresizlik, biraz endişe... "Nereye gideceksin? Soğuktan donarsın, ya da açlıktan ölürsün."

"Aç kalmayı tercih ederim." Jimin sert bir şekilde cevabını verdi, ancak yeni göz yaşlarının gözlerine birikmeye başladığını hissetti. Jungkook'un soğukkanlı duruşu bozuldu ve, ve orada acı vardı. "Herkes benden nefret ediyor. Hiç arkadaşım yok. Hiçbir şey yapamıyorum. Avlarını mahvediyorum, sana kıyafet dikemiyorum, s-sana nasıl ulaşacağımı bilemiyorum, çok- çok aptal ve işe yaramaz hissediyorum."

Jungkook şaşkınlık ve öfke barındıran bakışlarla bakarken sessizliğini korudu.

"Gitmiş olmamı kimse umursamadı, değil mi? Hatta farketmediler bile?" Jimin göz yaşlarını yanaklarından akarken konuşmaya devam etti. "Yeni bir eş bulabilirsin Jungkook. Hem zaten biri yok mu? Eminim ki diğer herkes senin için daha iyi olacaktır- ve sana kızgın değilim- anlıyorum, bilirsin, sadece- hayal kırıklığıyım- Park sürüsünün lideri ile evlenecektim, iğrenç bir omegayım-"

"Ne saçmalıyorsun sen?" Jungkook Jimin'in lafını kestiğinde ses tonu alçak, ve tehlikeliydi. Sesi çok öfkeli gibi çıkmıştı. Jimin bir adım geri attı, alfa bu adımı farketti. "Diğer eşim saçmalığı da ne?"

Jimin yutkundu. "Kızgınlığında..."

"Ne olmuş?"

"Başka... başka bir omegayla değil miydin?" Jimin mırıldandı.

Jungkook inanamıyor gibi baktı. "Ne?"

"Bunu neden yaptığını anlıyorum-"

"Bunu yapmamalısın. Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Ben senin alfanım. Neden kızgınlığımı başka bir omegayla geçireyim?"

"Çünkü benimle de geçirmedin!"

Jungkook irkildi, fakat bir saniye sonra hemen kendini düzeltti. "Bunu daha sonra konuşabiliriz. Donuyorsun, üstelik iddiaya girerim ki iki gündür doğru düzgün yemek bile yememişsindir-"

"Lütfen ama ne dediğimi duyamıyor musun? Geri dönmeyeceğim!"

Jungkook sinirli bir şekilde "Neden?" dediğinde Jimin onun yüzündeki çaresizliği silmek istedi.

"Daha demin söyledim!"

"Peki ya benim hissettiklerim?" diyerek karşılık verdi Jungkook ve teslim olarak boynunu açmak için büyük bir baskı hisseden Jimin'e çıkıştı. "Eve geldiğimde ve sen çoktan gitmiş olduğunu anladığımda bunun beni ne kadar üzdüğüne dair bir fikrin var mı? Yanlışları düzeltmem için bana bir şans bile vermedin. Bana hiçbir şey söylemedin. Ne yapmam gerekiyordu?"

Jimin bakışlarını yere çevirdi, Jungkook'un ağzından çıkan her cümleyle göğsü sıkışıyordu, kalbindeki çatlaklar derinleşiyordu ve hissettiği suçluluk büyüyordu. Jungkook'un böyle bir tepki vereceğini asla düşünmemişti. "Bilmiyorum- umrunda olacağını düşünmemiştim." Sessizce mırıldandı.

Jimin kollarına burnunu silerken Jungkook sessiz kaldı.

"Geri dön, Jimin. Bok gibi bir eş olduğumu biliyorum. Seninle ilgilenmedim, ve hepsi benim yüzümden." Jungkook derin bir nefes aldı ve bir adım attı, rica ederken sözcükleri içtendi. "Tekrar denememe izin ver, daha iyi olacağım, söz veriyorum. Gitme- gitmeni istemiyorum."

Jimin yere baktı, ıslaktı ve yapraklarla doluydu.

Jungkook'a inanmak istedi. İşlerin bu sefer daha farklı olacağını düşünmek istedi, ama ya hiçbir şey değişmezse? Ya bunları sadece Jimin geri dönsün ve bir omeganın onu terketmesinin utancıyla uğraşmak zorunda kalmasın diye söylüyorsa? Ya ne yaparsa yapsın Jimin asla oradakiler tarafından kabul edilmezse? Yaşamak istediği hayat gerçekten de var mıydı? O hayat yaşamaya değer miydi?

╳ ╳ ╳

[✓] Finally • Jikook • ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin