╳ ╳ ╳
Jimin o gece uyuyamadı, yatak boş ve soğuk hissettiriyordu. Onu rahatsız eden tam olarak bu değildi aslında, tek düşünebildiği Jungkook'un yeni bir eş bulmuş olduğuydu- daha iyi bir eş. Belki de Jimin'i sadece geri getirmek istemişti, ve bu onun her gün yapmaya alıştığı bir işi olmuştu. Jimin öfkeyle kafasını iki yana sallarken battaniyeyi daha çok kendine çekti, alfanın zencefilli kokusunu içine çekti. Jungkook öyle biri değildi. Jungkook ona karşı her zaman çok iyiydi.
Gururunu yok sayarak ayağa kalktı Jimin, battaniyesi hala omuzlarındaydı ve dosdoğru hastaneye gitti. Bazı sürü üyeleri hala etrafta dolanıyor, Jimin'in zamanını boşa harcamak istemediği şenlik ateşinin ve sosyal etkinliklerin tadını çıkarıyorlardı. Kendini daha fazla bakışlara ve küçümseyici sözlere maruz bırakacak değildi.
Jungkook'un odasına gelmişken kalbi bi anda tekrar suçluluk duygusuyla göğsüne şiddetle çarpmaya başladı. Jungkook uyuyor olabilirdi.
Ben onun eşiyim. Sorun etmeyecektir.
Jimin kapıyı çalarken yavaşça dudağını ısırdı, kapıyı açıp içeri girmeden önce birkaç saniye bekledi.
Jungkook'un yanında bir mum yanıyordu. Kucağında duran eski bir ip parçasına atılmış karmaşık düğümlere bakılırsa kendini uyanık tutmaya çalışıyordu lakin alfa gerçekten de derin bir uykudaydı.
Jimin Jungkook'un o görüntüsünün, keskin çene çizgisinin, uzun kirpiklerinin, yumuşak dudaklarının ve pürüzsüz yanaklarını tadını çıkardı. Sık sık Jungkook'un onunla mutlu olup olmadığını merak ederdi, sonuçta Jungkook onu bulmak için peşinden gitmişti. Ona hiç vurmamıştı, hatta alfa sesini bile kullanmamıştı. Jimin daha önceden dayak yemişti, ailesinden, Park sürüsündeki kendinden üstün olan kurtlardan, Jungkook'la evlenmeden önce Kim sürüsünü betalarından biri elinin tersiyle ona vurmuştu. Jungkook onların hiçbiri gibi değildi. Tatlıydı. Jimin'i rahat ettirmek için gerçekten çok çabalamıştı.
Belki de Jungkook'la ilgili bir şey yoktur, belki de benimle ilgilidir.
Jimin yüzünü avuçlarına gömdü, boğazı sıkışıyordu.
"Jimin?" Kafasını kaldırır kaldırmaz uykudan yavaş yavaş ayılarak ona endişeyle bakan Jungkook'u gördü. "Neyin var?"
Jimin hemen kendine geldi ve titrek bir gülücüğe zorladı dudaklarını. "Hiçbir şey."
Jungkook ikna olmuş gibi durmuyordu ama yine de zorlamadı, bazenleri Jimin keşke diyordu, keşke zorlasa. Düğüm düğüm olmaktan irileşen ipi kenara koydu ve kafasını yana eğdi. "Neden bu kadar uzakta duruyorsun?"
Jimin hala kapının önünde duruyordu, ayaklarını garipti bir şekilde kıpırdattı.
"Elini görmeme izin ver." Jungkook, öncesinde başkasının ellerini tutan elini uzattı.
Jimin kendi bandajlı eline baktı, acı tat gittikçe artıyordu. "Elim iyi, bakacak bir şey yok."
Jungkook'un yüzü düştü. Sanki başka bir şey istiyor gibiydi, o istediği şey her neyse, söylemedi. Onun yerine yattığı yerde doğruldu. "En azından biraz daha yakınıma gel. Senin için endişeliydim."
Jimin yatağa doğru yürürken aniden garip hissetti. Gözleri alfanın beline dolanan sargıyı buldu, solgun pembe cildi beyaz sargının altından belli oluyordu. Berbat hissetti. Her zamanki gibi sakar ve aptaldı, ve eşinin yaralanmasına neden olmuştu.
" Özür dilerim." dedi zorlanarak, sandalyeye otururken. "K-kovalamamalıydım o-"
"Şşş Jimin, sorun değil." Jungkook ona doğru uzandı.
Jimin irkildi. Jungkook geri çekildi.
Başka bir omegayı da böyle tutuyordu.
Hayır, hayır böyle düşünme. Jungkook güvenilir biri.
"Jimin," dedi Jungkook, çok üzgün görünüyordu. "Konuş benimle."
Jimin kafasını iki yana sallarken sıcak göz yaşları yanaklarından kaydı. Utanç, küçük düşme ve pişmanlık onu mahvediyordu. Jungkook'u hiç de haketmiyordu, Jungkook ise bu olanların hiçbirini haketmiyordu.
Alfası kendinden emin olamayarak omegasının yanağına dokundu. "Ne oldu? Biri sana bir şey mi dedi?"
"Hayır... hayır, bir şey yok... benim gitmem lazım." Jimin aceleyle Jungkook'tan ayrılarak ayağa kalktı.
"Bekle, Jimin, gitme." Jungkook doğruldu fakat acıyla irkildi, eli hemen yaralı beline gitti.
Daima acıya neden oluyordu. Jimin yutkundu, elleri gereksizce sargının üzerinde gezinip duruyordu. Eşinin yüzündeki acı ifade yüzünden kalbi göğsünde şiddetle atıyordu." D-doktoru çağırmalı mıyım? Biraz su ister misin? Yine mi kanıyor?"
Jungkook Jimin'in bandajlı olmayan eline uzandı ve hafifçe sıktı. "Sadece benimle otur. Lütfen."
"Ama belin..." Jimin'in sesi gittikçe azalırken Jungkook yatağın kenarına kaydı ve omeganın oturması için örtüleri kaldırdı, Jimin'in omuzlarına sardığı battaniye hala duruyordu. Dikkatli bir şekilde oturdu, vücudu sıcaktan mest olmuştu.
"Hala acıyor mu?" dedi Jungkook Jimin'in elini eline alırken. Bandajı inceledi ve parmaklarını nazikçe kenarlarında gezdirdi.
"Hayır." Jimin biri nasırlı, diğeri gerginlikten tırnakları yenmiş kendi ve Jungkook'un esmer ve solgun tenlerindeki renk ayrılığına baktı. "Daima bana... daima bana göz kulak olduğun için teşekkür ederim."
Jungkook kocaman gülümsedi, kendiyle gurur duyuyor gibiydi. "Elbette, rica ederim."
Keşke ben de sana göz kulak olabilseydim.
╳ ╳ ╳
Jimin, Seokjin ve Hoseok ile köye yavaş yavaş yürürken çenesini atkısına gömdü. Her zamanki gibi, mutlu ve şanslı olan beta ona karşı arkadaşça davranıyordu, Namjoon'un eşi olan Seokjin de oldukça sıcak ve anlayışlıydı. Birkaç sürü üyesi de Jimin'e karşı naziktiler, bu yüzden onu meyve ya da ot toplamaya çağırdıklarında Jimin'in hoşuna gidiyordu. Geçmişte Jimin sayısız kez sürü omegaları ile yakınlaşmaya çalışmıştı, fakat onların tek yaptıkları onunla alay etmek, yok saymak ve bile isteye arkadaş gruplarının dışında tutmaktı. Ne kadar çok olursa olsun, her zaman ilk seferki kadar aşağılayıcıydı bu olanlar. Jungkook bir keresinde Jimin'in diğer omegalar tarafından dışlandığını görmüştü, ve Jimin, o sürüdeki herkes tarafından sevilen Jungkook'un yüzüne bakarken çok yetersiz hissetmişti.
Jimin kendine itiraf etmek istemediği kadar çok gece ağlamıştı hala ötekileştirilen kişi olduğu için.
Kim sürüsüyle kalan eski Park sürüsü üyeleri çoktan kaynaşmıştı bile, tabi ilk başlarda aynı muameleyi görmüşlerdi fakat sorunsuz bir şekilde sürüye uyum sağlamışlardı. Sağlayamayanlar ise terketmişlerdi, eğer Jungkook'un evlenme teklifini kabul etmemiş olsaydı Jimin de giderdi. Böylece diğerleri tarafından kabul görmesi daha kolay olurdu diye düşünürdü, ve rahat bir şekilde oturup istediği hayatı yaşardı. Yanı başında sadık bir eş ve yavrularını büyütebileceği sevgi dolu bir ortam.
Ve evet, Jungkook gerçekten mükemmel bir eşti. Peki Jimin neden hala mutlu değildi? Eldivenli ellerini paltosunun cebine soktu. Hava hala soğuktu, fakat kış sona ermek üzereydi. Jimin bu iki kurtla, eşi hala hastanedeyken, baharın ilk günü tanışmıştı.
Bahar geldiğinde hala gitmek istersen, seni durdurmayacağım.
╳ ╳ ╳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] Finally • Jikook • Çeviri
FanfictionTamamlandı. Sevilmeyen ve dışlanan Jimin, eşinden ve sürüsünden uzağa kaçar. Jungkook ise peşinden gider ve Jimin'i hayal edebileceğinden daha farklı şekillerde kurtarır. (Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapacaksanız lütfen bu fici OKUMA ZAHMETİNE...