"Artık masaya geçelim."
Masaya geçtiklerinde
Hafsa tabağının gül yapraklarının arasında olduğunu görünce Ciwan'a bakarak .
"Herşey çok güzel olmuş.
Avşin'in ısrarları bunun için miydi."
"Avşin demişken yemekleri servis etmek için bizden haber bekliyor."Mesaj atmıştı.
"Biz çok acıktık"
Sonuna gülücük bırakılmıştı kısa süre sonra Avşin ve Belçim yemekleri servis etmek için odaya gelmişlerdi.
"Afiyet olsun"
"Bütün bunlar için çok teşekkür ederim."
"Yengecim sonra teşekkür edersin şimdi yemeğine ve abime odaklan."
Hep bir ağızdan gülmüşlerdi.
Kızlar odadan ayrılmıştı.
"Kardeşlerin çok tatlı, çok şanslısın böyle güzel kardeşlere sahip olduğun için."
"Kendini unutma bundan böyle hayatımın merkezinde sen varsın."
"Biliyor musun ben hep dua ederdim karşıma benim gibi biri çıksın diye ve çok benziyoruz.
En büyük benzerliğimiz sevdiklerimiz için vazgeçtiğimiz hayatımız."
"Vazgeçtiğimiz hayatımız bize aşkı sundu hemde en güzelinden"
Hafsa tebessüm ediyordu ve ellerini onun ellerine uzattı.
"Ömrümün geri kalanını senin ellerini tutarak gözlerine bakarak geçirmek istiyorum."
"Bütün kötü anıların yerini güzel anılarla doldurmaya söz veriyorum.
Sen yeter ki tuttuğun bu eli ne olursa, olsun bırakma."Bir yandan sohbet ediyorlardı bir yandan yemeklerini yiyiyorlardı.
Sonunda ikiside yemeği bitirip sofradan kalkmıştı.
"Masayı toplamayacak mıyız?"
"Merak etme kızlar halleder bugün bizi sultanlar gibi ağırlayacaklar."
Tebessüm etmişti.
Kızlar gelip masayı da toparlayıp çıkmıştı.
Artık tamamen baş, başa kalmışlardı.
Ciwan başını onun dizlerine koymuştu.
Hafsa onun hafif perçemli saçlarını okşuyordu.
Biribirlerinin gözlerine dalmışlardı.
Bir süre böyle kalmışlardı.
Ardından tekrar dans etmek için ayağa kalkmışlardı.
Dansın bitmesine yakın Ciwan elinde yüzüklerle önünde diz çökmüştü.
"Benimle her şeye yeniden başlamaya var mısın?"Hafsa onun gözlerinin içine bakarak
Elini ona uzatarak.
Kısık bir sesle. "Evet" demişti.
Yüzüğü parmağına taktıktan sonra ayağa kalkıp anlından öpmüştü.
Birbirlerine sıkıca sarsılmışlardı güven teymin eder gibi.
Ardından geceye kaldıkları yerden devam etmişlerdi.Hafsa sabaha gözlerini Ciwan'ın yanağına kondurduğu buseyle aralamıştı.
"Günaydın kadınım"
"Günaydın"
"İyi misin?"
"İyim tabii ki kötü olmama ihtimal var mı sen yanımdayken?"
Ciwan dudağına küçük bir öpücük kondurmuştu.
"Dayamıyorum bugün hiç odadan çıkasım gelmiyor."
"Çıkmayalım o zaman"
"Olur bana uyar soranlara hastayım deriz."
"Yalan mı söyleyeceğiz. Bu arada çarşafı annene gösterecek miyiz?"
"Hayır bitanem gerek yok.
Ama sen gönlüm rahat etsin dersen göstere bilirsin."
"Ben her ihtimale karşı göstermekten yanayım ama çok utanıyorum."
"Göstermek zorunda değilsin bu bizim özelimiz sen benim kadınımsın bunu kimseye ispatlamak zorunda değiliz.""Beni çok rahatlatıyorsun bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum"
"Söyleyemem çok gizli."Kendini yatağın boş kısmına bırakmıştı.
Hafsa ona bakarak gülmeye başlamıştı.
"Şu gülüşünü görmek için herşeyi yapabilirim."Hafsa tebessüm ederek başını göğsüne koymak için yukarı çekmişti kendini.
"Şu kalp atışlarını sebeb-i olduğum için çok şanslıyım.
Bunu bana nasip eden Rabbim'e sonsuz şükürler ediyorum.""Ne istiyorum biliyor musun."
"Hayır bilmiyorum ne istiyorsun?"
"Şöyle mükemmel bir kahvaltı sofrası."
Hafsa başını göğsünden kaldırıp yüzüne öylece baktı.
"Ben konuşurken sen gerçekten bunları mı düşünüyordun?"
"Hayır seni ne kadar çok sevdiğimi ve ne kadar şanslı olduğumu düşünüyordum.
Birde kızınca çok daha tatlı oluyorsun."
"Bende acıktım sanırım böyle cevap vermem gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Serçe
General FictionHafsa'nın yolu tesadüf eseri Mardine düşer ve yıllar önce annesinin babasına kaçması üzeri yarım kalan bir töreye mahkum edilir. Annesi yangında Ölür ve aşiret onların izini kaybeder! Üniversiteyi okuyup tıp fakültesini bitirir ve Mardine tayini ç...