CENK'TEN
Gece şirkette çıkan yangınla uğraşırken hiç uyuyamamıştım ancak sabaha karşı 1 saat uyumuştum. Kapının çalmasıyla birden uyandım kapıdaki sağ kolum veyseldi. Hemen kalktım ve içeri girmesini söyledim. İçeri girdi bana ;
Veysel: Patron şirkete geç kalıyoruz bir an önce çıksak iyi olur. Dedi.
Cenk: Tamam. Diger şirket ne durumda?
Veysel: O şirketin durumu iyi sadece bir kaç eşya hariç tabi.
Cenk: Yangın nerden neyden çıkmış ögrendiniz mi?
Veysel: Öğrenmemize az kaldı patron.
Cenk: Tamam arabayı hazırlayın geliyorum ben.
Veysel: Emrin olur patron.
Veysel odadan çıktıktan sonra hemen banyoya duş almaya gittim. Duş aldıktan sonra siyah takım elbisemi giydim. Odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Hemen dışarı çıktım arabaya binip şirkete doğru gitmeye başladık. Şirket'e geldim herzaman ki gibi asistanım Derya karşıladı beni, artık bu yüzleri görmekten bıkmıştım galiba . Herzaman ki gibi asistanım toplantıları ve bugün ne yapacağımı hatırlattıktan sonra odama girip kapımı kapadım. yanımda Veysel de vardı. Derya'ya sade kahve istedim. Kahvemi getirdi, imzalanacak dosyalarıda getirdi. Kahvemi yudumlarken dosyalara bakıyordum. Birden Veysel'in telefonu çaldı . Biraz konuştuktan sonra bana dönüp dedi ki;
Veysel: Patron yangının çıkış sebebini öğrendik.
Cenk: Neymiş???
Veysel: Korumalardan biri ateşe vermiş.
Cenk: Hangi koruma vermiş ateşe hangi cesaretle!!
Veysel: Adı Mustafa, O yangın çıkarmış ama bu yangını ona biri yaptırtmış'ta olabilir.
Cenk: Korumalara de o adamı kulübe götürsünler buradaki işlerimi halledip kulübe geçeceğim.
Veysel: Tamam patron.
Veysel dışarı çıktıktan sonra izin alarak odaya derya girdi. Yanıma gelip;
Derya: Cenk bey, bugün mimarlık için iş görüşmesine gelecek bir kaç tane mimar var, o toplantılara girmeniz gerekiyor.
Cenk: Siz halletseniz ben gelmesem olmaz mı?
Derya: Cenk bey sizinde onaylamanız gerek ve toplantıya girmeniz lazım.
Cenk: Tamam toplantı ne zaman.
Derya: Birazdan başlayacak.
Cenk: Tamam çık geliyorum.
Derya odamdan çıktıktan sonra kim girecekti toplantıya diye düşünmeye başladım. Yerimden kalkıp toplantı odasına doğru yürüyordum Veysel'i de yanıma aldım toplantı odasına gittik ve oturdum gelecek mimar'ı beklemeye başladım. Toplantı başlamıştı ama ne gelen vardı ne giden. Sıkılmaya başlamıştım ve uykusuz olmama rağmen daha çok işim vardı. Derya'ya bakarak;
Cenk: Birazdan başlıyacak demiştin. Nerde bu mimar!?
Derya: Birazdan gelir Cenk bey. Ben bir inip danışmana soruyım.
Dedi ve ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Kapıyı açtıktan sonra biriyle çarpışmış olması gerekir ki;
Derya: Önüne baksana!!
Kız: Özür dilerim, sizi görmedim.
Derya: Nasıl görmedin karşında duruyorum.
Kız: Kusura bakmayın ama boyunuz biraz kısa ya o yüzden görmedim.
Kız bunu dedikten sonra kendimi tutamayıp gülmeye başladım. İlk defa Derya'yı gömen biriydi Derya'ya kimse laf edemezdi. kafa dengi biriydi galiba onlar konuşurken bende gülerek dinlemeye devam ettim.
Derya: Senin burda ne işin var, kapıyı tıklatmadan giriyorsun. Burda mı çalışıyorsun?
Kız: Hayır iş görüşmesi için gelmiştim.
Derya: Anladım ama 15 dakika geç kaldınız.
Kız: Belki bir şans verirsiniz diye düşünmüştüm.
Derya: Evet hir şans verebilirdik ama saygısızlığınızdan dolayı bu şansı haketmiyorsunuz.
Derya bunu dedikten sonra sinirli bir şekilde yerimden kalkıp kapıya doğru gittim;
Cenk: Derya! Buna sen karar veremezsin farkındasın dimi?
Derya: Özür dilerim. Cenk Bey.
Derya geri çekildi, bende kapıdaki kızla göz göze geldim, beynim uyuşmuş gibiydi bir kaç saniye öyle kalakaldım, tâkii kız konuşana kadar;
Kız: Merhaba, ben iş görüşmesi için gelmiştim de.
Ses tonu o kadar güzeldi ki dilim tutulmuş gibiydi. kendimi toparlamaya çalışırken biraz kekeleyerek konuştum.
Cenk: Mer-merhaba. Hoşgeldiniz, buyrun içeriye geçelim.
Kız: Tamam olurr.
İçeri geçip baş köşeye oturdum. Kız'a da yanımı işaret ettim, o da yanıma oturdu. Bir kaç saniye herkes sessiz kaldı. Ben sessizliği bozarak;
Cenk: Çizimlerinize bakabilir miyim? Tabii yanınızdalarsa.
Kız: Aaa tabi yanımdalar hemen veriyorum.
Kızın elleri titreyerek çizimleri bana uzattı. Çizimleri alırken elim onun eline değdi, elleri çok güzel ve yumuşacıktı. Kendime gelip çizimlerine bakarken sağ alt köşede ismi dikkatimi çekti 'Zümra DEMİR' ismini de öğrenmiştim. Çizimlerine bakmaya devam ettim. Hayranlıkla Zümra'ya baktım;
Cenk: Bunları kendiniz mi çizdiniz? BA-YIL-DIM.
Zümra: Evet sıkıldıkça çiziyorum.
Cenk: Ne zaman mezun oldunuz?
Zümra: Daha yeni mezun oldum.
Cenk: Yeni mezun olduğunuza emin misiniz? Sanki 5 senedir bu iş ile ilgileniyorsunuz.
Zümra: Teşekkür ederim.
Cenk: Zümra hanım, İsterseniz maaşınızı konuşalım.
Zümra: Yani iş'e kabul mü edildim?
Sevinçle boynuma sarıldı. Şaşırmıştım ama hoşuma da gitmişti. Sarılmayı bıraktı yüzü kızarmıştı. Utandığı belliydi. Ben gülerek;
Cenk: Evet Zümra hanım maaşınızı konuştuktan sonra istediğiniz zaman iş'e başlayabilirsiniz.
Zümra: Teşekkür ederim Cenk bey bu arada az önceki hareketimden dolayı özür dilerim.
Cenk: Özür dilemenize gerek yok zaten uzun zamandır kimse bana sizin gibi sarılmamıştı. Asıl ben teşekkür ederim.
Zümra: İstediğiniz zaman sarılırım size.
Dedikten sonra utanarak ağzını tuttu . 'Bir insan utanırken bile bu kadar güzel nasıl olur ki' bende Zümra'nın sözünden sonra bu durumu fırsata çevirmek istedim;
Cenk: Tamam olurr.
Ben gülmeye basladım. Zümra'da Derya'ya baktı ve elini omuzuma koyup gülmeye başladı. Bana dokunması çok hoşuma gitti.
~Evetttt, yeni bölüm geldi ama birazcık kısa bir daha ki bölümü uzun yazmaya çalışıcaz. Beğenmeyi unutmayın. ☺☺~
🌼Yardımcı yazar: EsraYazici9🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ TUTULMASI
ChickLitYeni atıldığı iş hayatında başına gelenler ve babasının ölümünden sonra işini devralan inatçı bir kızın öyküsü...