2.Bölüm|Sızı

322 6 23
                                    

"Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hafif acılar konuşabilir
ama derin acılar dilsizdir."
Seneca
•••
"Kızım mal mısın sen?Çocuğa cevap yaz hemen!"diye bağıran Gece'ye,"Kanka ne bağırıyorsun tüm okul duydu!Sessiz ol biraz."diye bağıran Ada'yı izliyordum.Evet yanlış okumadınız,RESMEN SESSİZ OL DİYEREK BAĞIRIYORDU!Benden size tavsiye,bunlara alışın.Çünkü üçümüzden birisi yaşadığı sürece bu manyaklıklarımız devam edecek."Ee hadi aç telefonunu mesaj yaz.Ne yazsan acaba ya?Heh buldum şey yazal-"Gece'nin susmayacağını anladığımda elimle ağzına kapatarak"Bir sus kızım ya,motorun soğusun!"diyerek susturdum.Gece elimi ağzından çekti ve tekrar konuşmaya başladı.Konuşmaktan çenende mi ağrımadı be kızım!Ada Gece'yi dürterek "Gece sakin ol artık." diye uyardı.Kızlara dönüp tekrar konuşmaya başladım "Kızlar sakin olun bi!"dedikten sonra telefonun ekranını açıp ismini bilmediğim çoçuğa ne yazacağımı düşünmeye başlamıştık ki 2 saniye sonra"çevrimdışı"yazısını görünce umutsuz bir vaka gibiymişçesine kızlara bakıp telefonu onlara doğru çevirdim.Kızlar aynı anda"Kanka senin internet bittiyse bizde zaten kalmamıştır."dediğinde üçümüzde gülmeye başladık.O sırada Gece cevabını bilmediğim bir soru sordu"Hesap ismi neden yakamoz?" kafamı bilmiyorum anlamında salladım.Kızlar ile biraz daha sohbet edip okuldan çıktım ve Uzay'ın okuluna doğru yürüdüm.Genelde eve beraber giderdik.Çıkış kapısında yaklaşık 10-15 dakika bekledikten sonra zilin çalmasıyla tüm öğrenciler dışarı çıkarken Uzay ve arkadaşları resmen okuldaki herkes çıktıktan sonra çıkmıştı. Ablasının kardeşi!Uzay arkadaşları ile vedalaştıktan sonra yanıma gelip "Hoşgeldin abla!"diyerek bana sımsıkı sarıldı.Bende ona sarılırken konuşmaya devam ettim."Hoşbuldum kardeşim!"Eve doğru yürümeye başlarken"Günün nasıl geçti?"diye sordum.Uzay"Her zaman ki gibiydi işte abla."dedi ve konuşmaya devam etti."Bir göz doktoruna görünsem iyi olucak." "Hayırdır gözlerin mi bozuldu?"diye sorduğumda yüzünü buruşturarak"Bizim matematik öğretmeninin ne giydiğini görseydin seninde gözlerin bozulurdu!"Yol boyunca güle oynaşa yürürken eve dogru yaklaştığımızı fark ettim Uzay'da bana "Senin günün nasıldı Abla?"diye sormuştu fakat ben şuan bizim evden gelen bağırtılara odaklanmıştım Uzay'da fark edicek olmuştu ki bana dönüp"Babamın sesi bu abla."dedi.Evet onun sesiydi ve büyük ihtimalle şuan anneme bağırıyordu. Hızlı adımlarla evin önüne gelmiştik.Annem "Defol git buradan,ne istiyorsun da yine geldin!?"demişti.Olaya hemen atlayıp Uzayı biraz gerimde tutmaya çalıştım"Ya sen halâ ne yüzle buraya geliyorsun?
"diye bağırdım."Babanızım ben sizin." ağzımdan bi kahkaya koptu."Babamız olduğun şimdi mi aklına geldi?"diye bağırdığımda elini vurmak için kaldırmıştı gözlerimi bilinçsizce kapatmıştım.Bir kaç saniye sonra gözlerimi açtığımda Uzay'ın önümde durup onun elini havada tuttuğunu gördüm."Defol git buradan ve bidaha asla ablam yada anneme el kaldırmaya cüret etme!"dediğini duydum.
-
"Uzay gelebilir miyim ablacım?"diye seslendim kapının arkasından.Olayların üzerinden 1 saat geçmişti.Annem uyuyacağını söyleyip odasına çekilmişti ama uyumayacağını biliyordum.Ağlayacaktı, niye bunları yaşadığı sorgulayacaktı.Annemin ağlaması beni ne kadar üzsede yalnız kalmak istiyordu.Uzay ise kendini odasına kapatmıştı.Sinirlenmişti ve ne zaman sinirlense gözyaşlarını tutamazdı.Onu ağlarken görmemizi de istemezdi...İçeriden ses gelmeyince bir kez daha seslendim "Uzay?" içeriden derin bir nefes sesi geldi ve "Gel."dedi Uzay.Sesi titremişti ve ben o an kapının önüne çöküp saatlerce ağlamak istemiştim.İçeriye girdiğimde Uzay'ın yatağında uzandığını gördüm.Hiçbir şey demeden yatağa oturdum.Uzay sanki bunu bekliyormuş gibi kafasını dizlerime koyup konuşmaya başladı."Bize neden böyle davranıyor abla?Bizi neden sevmiyor?Biz ona ne yaptık? "Bunları ağlayarak söylemesi kalbime sanki bıçak saplanmış gibi hissettiriyordu.Saçlarını okşayarak konuşmaya devam ettim."O da böyle birisi ablacım,onu her ne kadar sevmesekte,nefret etsekte ondan bir parça bizde var.O sevgisini tam gösteremiyor."Bunları söylerken gözümden bir damla yaş düştü hemen diğer elimle sildim ve Uzay'a dönüp konuştum"Sen şimdi bu olanları kafana takmamaya çalış tamam mı?Biraz da dinlen ben şimdi mutfağa gidip akşama yemek yapayım annem zaten şuan iyi değil bir de yemek yapmakla uğraşmasın."diyerek oturduğum yerden kalktıktan sonra Uzay'ın alnından öptüm ve "Seni seviyorum"diyerek odasından çıktım.Onundan ardımdan "Bende seni seviyorum." dediğini biliyordum.Mutfağa gittikten bir yarım saat sonra mutfaktan çıkıp annemin odasına doğru yürüdüm.Pratik bir şeyler olsun diye makarna yapmıştım.Kapıyı tıklatıp "Anne?"diye seslendim.Ses gelmeyince yavaşça kapıyı aralayıp içeriye girdim.Uyuya kalmıştı,üzerine dolaptan aldığım pikeyi örtüp yanağına küçük bir buse kondurup sessizce odasından çıktım.Uzay'ın yanına gidip"Yemek hazır,ablacım gel hadi"dememle Uzay itiraz etmek için ağzını açtığında konuşmasına izin vermeyip"Yemek yiyip derslerine çalışman lazım Uzay.Biliyorum bunları yapmak istemiyorsun ama yapmak zorundasın."diyip odadan çıktım,arkamda söylenerek yataktan çıkmaya çalışan bir Uzay bıraktığımı biliyordum.
-
Uzay ile hiç konuşmadan yediğimiz akşam yemeğinden sonra derslerime çalışmıştım ve telefonumu daha yeni elime alabilmiştim.Gece ve Ada beni bir sürü kez aramış ve mesaj atmıştı.Onlara durumu özetleyen bir mesaj attıktan sonra telefonumu kapatacakken,onunda mesaj attığını gördüm.
Attığı mesajlara bakmadan telefonu kapattıp komodinin üzerine koydum.Işıkları söndürüp yatağıma girdiğimde,ortamın karanlığın ruhumdaki acıları ortaya çıkarmasına izin verdim.Gözyaşlarımı serbest bıraktığımda yaşadığım anıları tekrar hatırladım.Uzay'ın birinci yaş doğum gününde ben daha 5yaşındayken babamın nerede olduğunu anneme sormamı,6yaşındayken arkadaşımın doğum gününe gittiğimde,baba-kız ilişkilerine hayran olduğumu,13yaşına geldiğimde babamın bizi bırakma nedeni olan o kadını görmemi,15. yaş doğum günümde tekrar ortaya çıkması ve hayatımı bir kez daha mahvetmesini,şimdi ise ben 2yıldır onu görmezken tekrar gelmesi ve bu kez beni değil kardeşimide etkilemesini...
Benim yaşadıklarımı Uzay yaşasın istemiyordum.Uzay'ında benim gibi 13yaşında kendini hayata kapatmasını istemiyordum.Gözlerimin ağrısına daha fazla dayanamayıp kendimi uykuya bıraktım.
-
Gözlerime giren güneş ışıklarıyla güne başladım demeyi çok isterdim fakat alarmın o iğrenç sesiyle uyandım.Alarmın iğrenç sesi yetmiyormuş gibi okula çok az bir vakit kaldığını görmemle birlikte yataktan fırlayıp işlerimi hallettim.5dakika sonra kıyafetimi giyip saçlarımıda topladığımda hazır olduğumu hissettiğimde evden çıktım.Okula doğru büyük ve hızlı adımlarla ilerlerken bir. yandan etrafı izliyordum.Güneş her zaman ki gibi yerinde tüm parlaklığıyla duruyordu,bulutlar ise gökyüzünü süslemeye devam ediyordu.Sahi başka şansları var mıydı?Düşüncelerimi bir köşeye bırakıp okula geldiğimi fark ettim.Gece ve Ada beni kapının önünde duruyordu.Yanlarına vardığımda ikiside bana sımsıkı sarıldılar ama bir şey demediler.Demeleri de gerekmiyordu,bu sarılma her şey geçecek anlamına geliyordu.Her şey geçecek.
-
Saatler sonra okuldan eve geldiğimde rutin işlerimi halledip üstümü değiştirdikten sonra bir müzik açtım ve masama oturup resim çizmeye başladım.Ruhumun acısını dindirmek istediğimde hep resim çizerim.Müzik ve resim,ruhuma iyi geliyor.Kalemimide aldıktan sonra çizmeye başladım.Gökyüzüne Güneş çizeceğim anda Ezhel"Ay Güneş'ten daha güzel"dedi bir anda.O an ne olduğunu anlayamadım ama sanki Ezhel beni görüyormuş gibi davranıp kalemi bırakıp silgili aldım ve silmeye başladım.2 saatin sonunda karanlık bir gece,parlak bir ay.Her zaman varolduğunu bildiğim ama kendini sadece gece gösteren yıldızlar.Ah yıldızlar,niye her zaman gözükmüyorsunuz ki.Eşyalarımı toplayıp salona annemin yanına gittim.Koltugun üzerinde oturarak televizyon izleyen annemin yanına gidip sarıldım.Uzay büyük ihtimalle odasındaydı.Anneme sarılmayı bırakıp Uzay'ın odasına doğru ilerledim.Kapıyı tıklatıp"Ablacım müsaitsen girebilir miyim?" dedikten sonra "Girebilirsin."diyen Uzay'ın odasına girdim.Yatakta oturup kitap okuyordu.Bende yanına gidip oturdum.Kitabını komidininin üzerine bırakıp bana döndü."Abla iyi misin?"diye sordu."İyiyim ablacım bi sorun mu var?"diye sordum."Bitkin ve yorgun görünüyorsun.İstersen biraz uyu ve dinlen".Dünden kalan uykusuzluğum ve ruhumun acısı aklıma gelince Uzay'ın haklı olduğunu farkettim."Haklısın ablacım biraz dinlensem iyi olacak."diyip odadan çıkacakken tekrar dönüp Uzaya sarıldım ve saçlarına ufak bi öpücük bırakıp kendi odama geçtim.Telefonu elime alıp yatağa uzandım.Kızların grupta yaptıkları konuşmaları okuyup,Twitter'a girdim.Bir mesaj.Yakamoz'un mesajına.Onlarca mesaj atmıştı.Son mesajını okudum.
yakamoz:İyi misin Okyanus? Bugün gördüm seni,çok bitkin duruyordun.Gözlerin kızarmıştı ve buna rağmen dokunsam ağlayacak gibiydin.Çok istedim yanına gelmeyi,sarılmayı.
Daha ismini bile bilmediğim birisi benim nasıl olduğumu merak ediyordu.Mesaj kutusundan çıkıp bir kaç tweeti daha okuduktan sonra kulaklıklarımı takıp bir şarkı açtım.Kulağıma Cem Adrian'ın sesi iliştiğinde ona cevap vermem gerektiği aklıma geldi.Aslında cevap vermek zorunda değildim.Ama bunu yapmak istiyordum.
Twitter'a geri girip mesajına baktım.Titrek bir nefes alarak parmaklarımı klavyede dolaştırmaya başladım.
okyanus:Hangimiz gerçekten iyiyiz ki?
Mesajı attığım anda yeni bir mesaj geldi.
yakamoz:"Gül renginde gün doğarken
Boğazdan gemiler usulca geçerken
Gel çıkalım bu şehirden
Ağaçlar, gökyüzü ve toprak uyurken"
yakamoz:Uyu.Kendini hayal dünyasına bırak ve uyu.
Mesajlarını okuduktan sonra uygulamadan çıkıp internetimi kapattım.Ve kulağımda Cem Adrian'ın sesiyle penceremden gözüken gökyüzüne baktım.Yıldızlar ve Ay'ın muazzam görüntüsüne.

Bir bölümün daha sonuna geldik!
Daha çok Okyanus'un hayatını ele alan bir bölüm oldu.Beğenmeniz dileğiyle.
Okuduğunuz için teşekkür ederiz!♡


MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin