45- AFFETMEK

10.9K 552 54
                                    

"Herşey hazır çocuklar. Nikah tarihi bile alındı sizin için. Gelinlik ve damatlığınız da 1 haftaya elinizde olur. Sizin sadece 1 ay sonra ki düğününüzde gelinlik ve damatlığı giyip düğün yerinde olmanız yeterli."

Ahmet amcanın söyledikleriyle şaşkınlıktan olduğum yerde kalakaldım. Ne diyeceğimi bilemedim. Ama nasıl yaa, bunlar ne ara yapıldı ki. Bizimkilere tek tek baktığımda onlarda benim kadar şaşırmışlardı. Ve Eren'e baktığımda, o da şaşırmıştı benim gibi. Ama hepsinin de mutlu oldukları yüzlerinden belli oluyordu. Engin abiyle Gülsüm ablaya ve annemle babama baktım, sonra abime. Hepsi mutluydu, ki zaten onlar biliyorlar gibiydi, yüz ifadelerinden belli.

Hepsi mutlu. Peki ya ben.

Evet, Eren'le, hatta sadece Eren'le evlenmeyi istiyordum. Hâlâ da istiyorum aslında. Ama ona kırgınım hâlâ ben. Ve şu an ne yapacağımı da bilmiyorum. Sevinsem mi, üzülsem mi gerçekten bilmiyorum. Şu an Eren'in bana baktığını da hissedebiliyorum.

Hem, hem ben hastayım. Ve bu hastalığımı da kimseye söylemeye niyetim yok. Hastalığım ilerlemeye başlayacak. Eğer ben Eren'le evlenirsem, hastalığım ilerlediğinde ölme ihtimalim de olacak ve ben Eren'in üzülmesini istemiyorum. Offf ne yapacağım ben şimdi yaaa.

Herkesin bakışları bendeydi. Ne düşündüğümü merak ediyorlarmış gibi bakıyorlardı. Ayağa kalkıp;

"Şey, ııı, ben, ben çok yorgunum. Uyuyacağım." dedim ve merdivenlere yöneldim. Eren'in yüzünün düştüğünü farketmiştim ama ne yapabilirim ki. Beni çok kırdı o. Bu kırgınlıkta evlenince geçecek gibi değil. Bir şey olması gerekiyor. Bir neden, bir sebep. Benim Eren'i affetmem için bir sebep olması gerekiyor. Evet onu seviyorum hâlâ. Ama bundan başka bir sebep olamaz mı yaaa. Offf.

**********

Gözlerimi açtığımda ilk yaptığım şey saate bakmak oldu. Saat gecenin 3'üydü. Ve ben sırılsıklam olmuşum. Burası gerçekten de çok sıcak olmuş. Ayağa kalktım ve banyoya girip kısa bir duş aldım. İşte şimdi rahatlamıştım. Üstümü de giyindikten sonra hava almak için arka bahçeye gittim. Orada ki banka oturup düşünmeye başladım. Ne yapacağımı düşündüm.

Ama tek sonuç: koca bir sıfır.

Ne yapacağımı da bilmiyorum. Ya da ne yapmam gerektiğini. Arafta kaldım resmen. Aklım daha affetme derken, kalbim affet gitsin diyor. Aklıma mı uymalıyım, yoksa kalbime mi? Bir de şu lanet olası hastalık çıktı başıma. Affetmeyi düşünsem de bu hastalık aklıma gelince vazgeçiyorum. Eğer bana bir şey olursa Eren çok üzülecek. Biliyorum o da beni seviyor, hâlâ aşık bana. Bu bana olan bakışlarından çok net belli oluyor çünkü. Bana yine aşkla, sevgiyle bakıyor. Bu 5 metreden bile anlaşılabilir. Hatta şöyle bir düşünüyorum da, Eren'le tanıştığımız zamanda bana öyle bakıyordu. Ben bunu şimdi anladım. O ilk zamanda bana yine aşkla bakıyordu ama ben göremedim bunu. Anlayamadım.

Pişman olduğunu da biliyorum. Beni ne kadar çok kıskandığını da biliyorum. O elinde olsa beni kendinden bile kıskanacak. Bunu da görebiliyorum. Ama ben hâlâ ne yapacağımı bilemiyorum. Onu affetmem için uğraşıyor da. Ve onu her affetmediğimde ne kadar üzüldüğünü de farkedebiliyorum. Ben herşeyin farkındayım aslında. Ama... İşte bir 'ama' var.

Omzuma bırakılan bir hırkayla gelene bakmaya tenezzül etmedim, çünkü Eren'di. Kokusundan tanımıştım, ve üşümeyeyim diye olmalı ki omzuma kalın bir hırka örttü. Ardından o da yanıma oturdu. Göz ucuyla bana bakıp önüne döndü tekrar. Ben de ona bakmayı bırakıp önüme döndüm.

"Ne yapıyorsun burada?"

Eren'in sorusuyla anlık ona baktım sonra tekrar önüme dönüp;

EZİĞİN İNTİKAMI 2 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin