Chapter-19

544 40 55
                                    

(Y/N:Medyanın bölümle hiçbir alakası yok ama çok hoşuma gitti kb dhissn)

Tzuyu
Sokak kapısını açmamla burnuma ilişen güzel kokuyla ister istemez duraksamıştım.
"Okulda olmaları gerekmez mi?"
Momo'nun yönelttiği sorunun cevabını bilmediğim ve bir an önce bilmek istediğim için hızla ayakkabılarımı çıkarttım ve mutfağa doğru ilerledim.
Mutfağa geldiğimde asla görmeyi beklemediğim bir görüntüyle karşılaşmıştım. Mina bir şeyler pişiriyordu ve Chaeyoung da tezgaha oturmuş bir şeyler anlatıyordu. Mina'nın sırtı dönük olduğu ve Chaeyoung da Mina'ya odaklanmış olduğu için ikisi de beni görmemişti.
"Son 8 ayda 1 santim uzamışım. Bence bu bir gelişme. Sence ne zaman 1.60 olurum?"
Mina kıkırdadı bu soruyu gayet ciddi bir şekilde kendisine yöneltmiş olan kıza döndü.
"Birkaç aya kalmaz 1.70 bile olursun sen merak etme."
Chaeyoung bu alaylı cevaba karşı dudaklarını büzdü.
"Çok kötüsün."
Mina kıkırdadı ve beni bir kez daha şoka uğratacak bir şey yapıp Chaeyoung'un büzmüş olduğu dudaklarına bir öpücük kondurdu.
"Oha!"
Bu sefer ikisinin de dikkatini üzerime çekebilmiştim.
"Ah merhaba Tzuyu ve... Momo?" dedi Mina cümlesinin sonuna doğru yüzüne şaşkın bir ifade yerleşirken.
"Siz sülalece gaysiniz galiba."
Momo'nun her şeyi özetleyen tepkisine karşı kafamı hafifçe salladım.
"Momo neden burada?"
"Siz neden öpüşüyorsunuz?"
"İlk ben sordum."
"Momo'nun burada olması sizin öpüşmenizden daha olası. Mina'yı kalbine gömüp öleceğini falan düşünüyordum."
Chaeyoung söylediğim şeye hak verdi ve kafasını olumlu anlamda salladı.
"Biz sevgiliyiz. De mi?" dedi ve onaylamasını bekler gibi Mina'ya baktı. Mina gözünü ocaktan ayırmadan kafasını olumlu anlamda salladı. Bu hareket bile Chaeyoung'un gülümsemesini kat kat artırmıştı. Tam daha çok açıklaması için çemkireceğim anda gözlerim Momo'ya kaydı.
Onu eve davet ettin ve şu anda ilgilendiğin şeye bak.
İç sesime onay verip Momo'nun elini tuttum.
"Sonra sana anlattıracağım." dedim ve cevabını beklemedin onu odama çektim. Odama geldiğimizde Momo bana "Neden buradayım?" der gibi bakıyordu ve ben cevabı kesinlikle bilmiyordum.
"Uhm en son üzerine kusmuştum."
Kafasını olumlu anlamda salladı. Bunu nereye bağlayacağımı merak ediyormuş gibi görünüyordu ki ben de ondan farklı sayılmazdım.
"Kustum yani yapacak bir şey yok."
Onun üzerini temizleyecek hâlim yoktu sonuçta.
"Sana dün yazdı mı ya da aradı mı?"
Birden bire değişen konuya karşı bir an için afallamıştım.
Sana...
Dünden beri bir kere bile aklıma gelmemişti.
"Hayır."
Kafasını anladığını belirtir bir şekilde olumlu anlamda salladı ve dolaplara doğru ilerledi. Bana hangisinin benimki olduğunu sorma gereği duymadan benim dolabımı açtı ve karıştırmaya başladı. Genel olarak garip davrandığı için yorum yapmadım ve sadece onu izlemeye başladım.
Beyaz bir gömlek aldı ve üzerindekini çıkarttı.
"Oha yavaş." diye bağırdım refleks olarak ellerimi yüzüme siper ederken.
"Aynısı sende de var?"
"Lezbiyen olduğumu bildiğini düşünüyorum."
Belli belirsiz bir iç çekişin ardından karşımdaki sandalyenin sesini duydum. Oturduğunu düşünüp kafamı kaldırdığımda yanılmamış olduğumu gördüm.
"Neden bunu sordun? Beni arayacağını düşünmüyorum bundan sonra."
Bu cümleyi kurmak bana feci hâlde acı veriyordu ve hastanede Momo'ya karşı olan hislerimden sonra bu garip hissettirmişti.
"Aramış olabilir. O da her şeyi unutmuş gibi görünmüyordu. En az senin kadar acı çekiyordu."
"Çekmiyor. Çekse yazardı."
Kısa bir süre boş bir ifadeyle bana baktıktan sonra başını farklı yöne çevirdi.
"Sevgilini hiç tanıyamamış olman biraz üzücü."
"Ne? Ben onu-"
"Bu gece burada kalacağım."
"Hayır. Kalmayacaksın."
İsteklerim ve vermem gereken tepkiler kesinlikle zıt olduğu için söylediğim bu cümle biraz farklı bir ses tonuyla çıkmıştı. Buna aldırış etmediğini ya da en azından öyle göründüğünü fark edince ister istemez rahatladığımı hissettim.
"O iyiliklerim boşuna mıydı?"
"Evde kalman senin için iyi bir karşılık olmaz. Öğrenci evi burası ne bekliyor olabilirsin ki?"
"Yurttan iyidir."
"Fazladan yatağımız yok."
"Sorun değil. Sen kanepede yatarsın."
Sinirimi fazlasıyla zorluyordu. Böyle devam ederse onu pencereden atacaktım.
"Aç mısınız?"
Kapının açılmasının hemen ardından gelen sesle Momo ve gıcıklığına odaklanmış olan dikkatim biraz da olsa dağılmıştı.
"Hayır. Momo zaten gi-"
"Açım." dedi gayet rahat bir ses tonuyla ve kapıda durmuş bize bakan Chaeyoung'a doğru ilerleyip onun bir şey söylemesini beklemeden yanından geçti. Chaeyoung onun bu hareketiyle yüzünde şaşkın bir gülümsemeyle bana döndü.
"Şizofren."
"Seni duydum!"
***
"Sen evine gelen misafirlere böyle mi davranıyorsun?"
"Zorla gelenlere evet." diye mırıldandım gözlerimi kesinlikle açmadan.
Nayeon birkaç günlüğüne durduk yere ailesinin yanına gitmeye karar vermişti. Chae sözde Nayeon'un yatağında yatabilirdi ama şu an ikisinin de aynı yatakta olduğundan emindim. Momo ise saat bilmem kaç olmasına rağmen kesinlikle uyumamış ve beni rahatsız etmekle meşguldü.
"Sıkıldım! Film izleyelim."
"Momo uyumaya çalışıyorum."
"Ben çalışmıyorum."
"Üf!"
Yatağımdan kalktım ve karşı yatakta yalnızca silüetini görebildiğim kıza baktım. Yüzümde sinirli bir ifade olmasına rağmen onun bunu göremediğinden emindim çünkü odadaki tek ışık kırıntısı sokak lambasının tamamen kapalı perde tarafından engellenmiş ışığıydı.
"Ne istiyorsun?"
"Sen seç." diye mırıldandı ayağa kalkarken. Yeniden nefretle dolduğumu hissederken çıkmasını izledim. O çıkınca kendimi rahatlatmak için derin bir nefes aldım ve peşinden gidip salona girdim.
"Şeyi izleyelim mi... Love,Simon?"
"Gay bir çocuk var anonim birine yazıyor falan o film mi?"
"Hı hı."
"Ergen filmi mi izleteceksin bana Tzuyu?"
"Sen seç dedin ben de seçtim. Daha ne yapmamı istiyorsun aptal?"
Kendimi her ne kadar dizginlemeye çalıştıysam da işe yaramamış gibiydi. Hatta sonunda beklemediğim bir şekilde hakaret de etmiştim. O bundan çok da etkilenmemiş gibi ayağa kalktı ve kumandayı alıp televizyonu açtı. Hiçbir şey söylememe gerek kalmadan internete bağlanmış ve bir film adı giriyordu.
En azından konuşmuyor.
Yanına gittim ve onu izlemeye başladım. Bir süre sonra yazdığı şeyle dehşete düşmüştüm.
"Annabelle?"
"Aynen. Korktun mu?"
"Ben sen miyim?"
"Hayır. Kimse ben olamaz."
Gözlerimi devirdim ve kollarımı bağlayıp koltuğa gömüldüm.
"Aç."
Bu inatçı tavrıma hafifçe gülümsedi ve filmi başlatıp ayağa kalktı.
"Nereye?"
"Işıkları kapatacağım."
"Uh... peki."
Aptal.
Korktuğunu belli ettin.
Aptal.
"Korkarsan sarılabilirsin." dedi yüzünde ukala bir ifadeyle yanıma otururken.
"Denize düşsem yine sana sarılmam. Ata sözü gereği aslında yapmam gerek."
"Çok yaratıcı hakaret ediyorsun."
"Biliyorum. Şimdi sus film başlıyor."
Kafasını olumlu anlamda salladı ve önüne döndü. Ben de bu hareketiyle beraber kollarımı bağladım.
Her korku filmi gibi başlıyordu. Geren bir şey yoktu ama sırf korku filmi izliyor olmak bile beni germeye yetiyordu.
Metin ol Tzuyu! Başarabilirsin. Yanındaki turşu bile korkmuyor.
***
Bir şey çıkacak!
Bu düşünceyle beraber gözümü kapatmamdan bir süre sonra yavaşça açtım ama bir şey yoktu. Tam tuttuğum nefesi vereceğim anda beklediğim şeyin çıkmasıyla bilmem kaçıncı defa zıplayıp küçük bir çığlık kaçırmıştım ağzımdan.
"Ödlek."
"Sensin o."
"Aynen her boka bağıran benim de mi?"
Cevap vermedim ve filme döndüm. Çok geçmeden yine gerici bir sahne çıkmıştı ve ben tekrar koltuğa gömülmüştüm. Kendimi gözlerimi kapatmak için hazırlarken birden etraf karardı ve arkadan benim beklediğim sahnenin çıktığını belirten ses geldi. Nerede olduğumu anlamak inçin çok uğraşmama gerek kalmadan yanımdaki kızın bana sarıldığını ve başımı omzuna gömdüğünü fark ettim.
En sonunda kendime gelip kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Gözleri televizyonun ışığından parlıyordu.
Kalbim...
Kalp atışlarıma ve heyecanıma engel olmam gerekiyordu ama yapamıyordum. Üstüne üstük bir de yüzlerimiz yakınlaşmaya başlamıştı. Ama o gelmiyordu ben ona gidiyordum.
Tam dudaklarımızın birleşeceği anda gelen telefon sesiyle irkildim. Ben nereden geldiğin anlayamadan Momo beni bırakıp yanımdan kalmış ve odadan çıkmıştı. Çok geçmeden telefonla beraber geldi ve bana uzattı.
Daha deminden kalma heyecan ve şaşkınlıkla telefonu aldım.
Sana.
Yutkundum.
Açmalı mıyım?
"Aç."
Kafamı kaldırdığımda gözleri kararlılıkla parlayan kızla karşılaştım ve bu söze itaat edip telefonu açtım.
"A-alo?"
"Tzuyu? Uyuyor muydun?"
"Hayır ben... uyuyamadım. Film izliyordum."
"Ah anlıyorum. Şey... hemen lafa gireceğim. Senden uzakta olduğumdan beri eksik hissediyorum. Senin de öyle hissettiğini biliyorum. Yaptığımız hataları bir kenara bırakıp umm... tekrardan beraber olmaya ne dersin?"
Birçok duyguyu bir arada hissederken kafamı hafifçe kaldırıp önümde duran kıza baktım. Gözleri yerdeydi yumruklarını sıkmıştı.
Bunu planladı.
"Tzuyu orada mısın?"

Ben size bu üçlüyü karıştırcam dedim de mi ahahahaha Bu arada ben en son nisanda falan bölüm atmadım mayıs haziran attım wp sallıyor arkadaşlar inanmayın
Yorum yapıııın
Seviliyonuz

Impossible Love-2 | MichaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin