Chapter-10

658 48 23
                                    

Chaeyoung
"Tamam Dahyun..." dedim bıkkınlığımı telefona yansıtmamaya çalışarak.
"Ayrıca uyurken üzerini açma. Üşütüp hasta olabilirsin."
Gözlerimi devirdim.
"Açmam..."
"Ve ayrıca-"
"Dahyun?"
"Hm?"
"Benim çişim geldi."
"Tamam. Sen tuvalete gir ben konuşmaya devam ederim."
"Çişimi yaparken seninle konuşamam."
"Ne? Niye?"
"Ben şey... utanırım." diye mırıldandım. Telefonun karşı tarafından ister istemez içimi ısıtan bir kahkaha geldi.
"Pekala. Sen çişini yap ondan sonra konuşuruz."
"Aslında bakarsan... ondan sonra da ders çalışsam iyi olacak."
Bir süre durdu.
"Seni çok tuttum değil mi?"
"Ne? Yok hayır."
"Of! Benim yüzümden derslerinden geri kalacaksın."
"Ne? Hayır. Hiç de değil. Seninle konuşmayı seviyorum."
"Ben de seni seviyorum."
Ben verecek bir cevap ararken o benden önce davrandı.
"Görüşürüz."
"Görüşürüz." dedim hızla ve telefonu kapatıp yaklaşık bir saattir tuttuğum çişimi yapmak üzere kapıya yöneldim. Ama kapıyı açmamla Mina'nın içeriye düşmesi bir olmuştu.
"Unnie?"
"Chaeyoung?"
"Sen... ne yapıyorsun?"
"A-a... şey... bilmem. Sadece dolanıyordum. Sen?"
"Çiş..."
"Ne?"
"Çiş yapmam gerek." dedim ve idrar kesemin patlama sınırına geldiğini anlayarak tuvalete koştum.
***
İşim bittiğinde Mina'nın orada olduğunu umarak odama ilerledim ama orada yoktu. Topuğumun üzerinde geriye döndüm ama tam odadan çıkacağım anda telefon çalmaya başlamıştı. Kim olduğunu biliyordum. O yüzden isteksiz bir şekilde telefona ilerledim. Telefon ekranını görünce arayanın Dahyun değil Tzuyu olduğuna az da olsa sevinmiştim.
Almak için elimi uzattım ama elim telefona ulaşamadan telefon yok olmuştu ve ardından bir gürültü gelmişti.
"Kapattım! Tanrım! Sonunda..."
"Mina unnie..?"
Şaşkın bir şekilde yerde yatan ve elindeki telefonu bir kupa edası ile kaldıran Mina'ya baktım.
"Chae..?"
"Neden telefona atladın?"
İç çekti ve havada olan kollarını aşağıya indirdi.
"Çünkü onunla konuşmanı istemiyorum."
"Tzuyu'yle mi?"
"Arayan Tzuyu miydi?" dedi ve yattığı yerde doğruldu.
"Evet... kim sanmıştın?"
"Ben... boşver."
Hafifçe gülümsedim ve yerde yanına oturdum.
"Unnie beni kıskanıyor musun?"
"Evet."
Verdiği ani tepkiyle anlık ne diyeceğimi bilememiştim.
"Çok... ani oldu."
"Kıskanıyorum Chae çünkü tanıştığınızdan beri berabersiniz. Bir hafta oldu. Tam bir haftadır okulda bir kere bile yanıma gelmedin."
"Üzgünüm." diye mırıldandım ve kafamı ona çevirdim. Ama o bana değil yere bakıyordu. Ona bakmamla yavaşça kafasını bana çevirdi.
"Ama bunu Tzuyu için yapmam lazım. Hem... o cidden iyi birisi. Bana çok fazla değer veriyor. Benim için endişelenmene gerek yok unnie. O bana zarar vermez. O beni seviyor."
"Sanırım tam da endişelendiğim nokta burası Chae."
"Ne?"
"O seni seviyor ve... sen de onu sevebilirsin."
"Bu... iyi bir şey değil mi? Senin sevgilin var Tzuyu'nin de -işleri pek yolunda gitmese de- var ve ikiniz de mutlusunuz. Benim de mutlu olmamı istemez misin?"
"İsterim tabini Chae ama... onunla değil." diye mırıldandı kafasını aşağıya indirirken.
"Neden? Kız olduğu için mi?" dedim ve burkuk bir şekilde gülümsedim.
"Hayır... Sen... Başkasına o şekilde baktığını görmek beni rahatsız ediyor."
Cevap vermedim ve ona bakmaya devam ettim. Bir süre daha bakışlarını yerde tuttuktan sonra kafasını kaldırdı ve bana baktı.
"Sadece... bana o şekilde baksan olmaz mı?"
Kelebekler...
Midemde tepinen kelebekleri hissederken sadece öylece kalmıştım.
Daha demin ne demişti..?
Kendime gelmeye çalışırken dudaklarıma baktığını fark ettim. Ben ise ona yaklaşıyordum. Göz temasımızı hiç kesmedim ve ona yaklaşmaya devam ettim. Gözleri yavaşça kapanıyordu.
Ne yapıyorsun? Geri çekil hemen!
İç sesime aldırmamaya çalışarak yavaşça gözlerimi kapattım. Üst dudağımda ucunda onunkini hissettim.
"Hey!"
Gelen sesle ikimizin de gözleri açıldı ve geri sıçradım.
"Açın şu kapıyı!"
Birisi sokak kapısını yumrukluyordu.
"Tzuyu?"
Gözüm hızla yerdeki telefona kaydı. Sessizdeydi ve Tzuyu arıyordu.
Hızla ayağa kalktım ve dairenin kapısına doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda Tzuyu'nin paniklemiş suratıyla karşılaştım ve o panik hızla sinire dönüştü.
"Neden bu kadar erken açtığınızı öğrenebilir miyim acaba?"
Cevap vermedim ve geçmesi için geriye çekildim.
"Konuştunuz mu?"
Kapıyı kapattı ve ceketini astı.
"Evde değildi." diye mırıldandı ve yatak odasına ilerledi. O odaya girince kapıda dikilen Mina da bakışlarını benden ayırıp ardından girdi.
"Mesajlarıma kısa cevaplar veriyor. Okulda konuşmaya çalıştığımda geçiştirip hemen uzaklaşıyor. Bir hafta geçti ve herhangi bir sıkıntı yok. Neden böyle yapıyor?" diye mırıldandı saçlarını karıştırırken.
"Korkuyor Tzuyu. Bu sence de normal değil mi?" dedi ve Tzuyu'nin yanına oturup elini omzuna koydu Mina. Ben de karşılarındaki sandalyeye oturdum.
"Biliyorum... ama zaten bir hafta geçti ve her şeyin kontrol altında olduğunu gördük. Bu kadar temkinli davranmasına gerek var mı sence?"
Onlar konuşmaya devam ederken gözlerim yavaştan yerdeki telefona kaydı. Art arda bildirimler geliyordu.
Hâlâ konuşmaya devam eden ikisine baktım ve ardından telefonu elime aldım. Bildirimler Tzuyu'nin hesabına geliyordu.
Farklı hesaplar mesaj isteği atıyor ya da bir yerlere etiketliyordu.
Hızla ekran kilidini açtım ve hesabına girip mesajlara baktım.
"Siktir git okulumuzdan!"
"Hahaha! Lez olduğunu biliyordum."
"İki seksi hatun... Sanırım ıslandım!"
Mesajların gittikçe iğrençleştiğini fark ettim ve etiketlendiği gönderilere girdim. Ama etiketlerin daha da berbat olduğunu görünce telefonu hızla elimden attım.
"Chae?"
Kafamı kaldırdım ve Mina'ya baktım.
"İyi misin?"
"Sanırım bir sorunumuz-"
Ama sözümü çalan telefon kesmişti.
"B-bu... Sana."
Tzuyu hızla telefonu açtı.
"Sana?"
Hoparlöre vermemişti ama Sana'nın sesi yine de duyulabiliyordu.
"Bitti! Buraya kadar! Tüm okul öğrendi Tzuyu. Yediğin boklar için teşekkür ederim!"

Uzun süredir hikayelere bölüm atamıyorum bu sebepten ötürü üzgünüm. Tek tük de olsa bölüm atmaya çalışacağım.
Yorum yapın lütfeen 🙂
Seviliyonuz 🙃

Impossible Love-2 | MichaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin