2

1.6K 188 31
                                    

"Jungkook bugün tamamen buraya taşınacak. Bay Kim en kısa zamanda başlamamızı istiyor. Her şey hazır mı?"

Namjoon kollarını göğsüne bağlamış bir şekilde duvara yaslanmış, masada sözleşmeleri inceleyen Yoongi'yi izliyordu.

Jungkook dün eşyalarını toplamak için evine gitmişti ve bugün tekrar buraya gelecekti. Fazlasıyla heyecanlı görünüyordu, lüks bir evde yaşayacak olmak onun için paha biçilemez bir şeydi ve o başka hiçbir şeyi düşünmüyordu.

"Bunun çok riskli bir şey olduğunu ikimiz de biliyoruz Namjoon. Her şey hazır olsa bile onun canını riske atıyoruz."

Yoongi soğuk sesiyle konuştuğunda  diğeri sessiz kalmıştı. Sadece onlardan istenenleri yapıyorlardı. Bu onların suçu değildi.

Sıkıntıyla nefes vererek, yaslandığı duvardan ayrıldı ve odadan çıkmadan önce arkadaşına içini rahatlatmasını umduğu şeyi söyledi.

"Biz sadece işimizi yapıyoruz Yoongi. Bay Kim bunu biliyor ve istiyor."

********

Tekrar yeni evine gelen Jungkook mutlulukla arabadan inerken evin önünde onu karşılayan kişi Jimin'di.

"Yardım ister misin?"

Jimin gülümseyerek başını sallayan gence yardım etmek için yanına gitmiş, arabadaki bavullardan birisini almıştı.

Birlikte eve girdiklerinde Namjoon onları gülümseyerek karşılamıştı.

"Hoşgeldin. Odana gidip eşyalarını yerleştir, daha sonra tahlillerin için kan almalıyız."

"Eşyalarımı yerleştirmeyi akşam halletmeyi düşünüyordum."

"Bu daha iyi, Jimin bavullarını odana götürür. Benimle gel."

Namjoon'un söylediklerine karşı Jimin parmağıyla kendisini göstererek şaşkınlıkla arkadaşına baktı.

"Ben mi?"

"Evet."

Namjoon, Jimin'in cevap vermesine izin vermeden Jungkook ile birlikte merdivenleri çıkmaya başladığında, Jimin arkalarından bakarken Jungkook ona minnettar bir şekilde gülümsemişti.

Jimin ise önündeki bavullara bakarken ağlamaklı bir yüz ifadesine bürünmüştü.

****

"Arkana yaslan."

Yoongi konuştuğunda Jungkook oturduğu koltukta karşısında eldivenlerini giyen beyaz tenli doktoru izliyordu.

Namjoon onu tahlillerini yapması için Yoongi'ye teslim etmişti. Yoongi ise çoktan Jungkook'u odadaki koltuğa oturtarak gerekli malzemeleri çıkarmaya başlamıştı.

Jungkook doktorunun isteği ile arkasına yaslandığında eline verilen tüplere baktı. Neden bu kadar çok tüp vardı ki?

"Bu kadar çok kan almana gerek var  mı gerçekten?"

"Bir hastalığın olup olmadığından emin olmalıyız."

"Anladım."

Kendisi de bir sandalyeye oturduğunda önündeki gencin uzun kollu tişörtünün kolunu yukarıya doğru çekerek kolunu açığa çıkarmıştı. Turnikeyi de bağlayarak damarını bulabilmek için baş parmağını belirgin damarlar üzerinde gezidirirken, diğerinin bakışları ise onun küçük gözlerinde, pürüzsüz teninde ve pembe dudaklarındaydı.

En sonunda bulduğu damara iğne ile girdiğinde eline ilk tüpü aldı ve şırınganın arkasına takarak kanın akmasına izin verdi.

"Bana bakmayı kes, bu rahatsız edici."

Yoongi değişmeyen ifadesi ile konuştuğunda kendisine gelen Jungkook o anlık dalgınlık ile kolunu kendisine çekecekken bileğini kavrayan el onu durdurmuştu.

"Neden sadece yerinde oturamıyorsun Tanrı aşkına!"

"Özür dilerim."

Jungkook'un özürüne karşı diğeri hiçbir şey söylemeyerek tuttuğu bileğini bırakmış ve sadece kan alma işlemine devam etmişti.

"Neden bu işi kabul ettin?"

Yoongi konuştuğunda Jungkook yerdeki bakışlarını karşısındakine çıkardı ve onu bekletmeden cevap verdi.

"Çünkü benim için oldukça iyi bir iş. Çalıştığım işten kazandığım paranın yüzlerce katını kazanabilirim."

"Ailen?"

"Ailem yok."

Aldığı düz cevaba karşı Yoongi sadece başını sallamış ve son tüpü de doldurarak alkollü pamuğu koluna bastırmıştı.

"Birkaç dakika pamukla bastır. Daha sonra bant yapıştıracağız."

Jungkook dediğini yaparak pamuğu onun elinden almış ve koluna bastırmaya devam etmişti.

"Şimdi ne olacak?"

"Tahlillerine bakacağız. Yarına kadar bitmiş olur, o zamana kadar eğlenmene bak."

"Hoseok burada mı? Biraz spor yapmak istiyorum."

"Ah hayır, bugün ablası ile buluşacaktı."

Aldığı cevap ile Jungkook bir süre başka bir şeyler düşünmüş ama yapacak hiçbir şey bulamamıştı. Artık bir işi de olmadığı için kafeye gidip gün boyu orada da vakit geçiremiyordu.

Yapacak hiçbir şeyi olmadığını farkettiğinde kan tüplerini yerlerine yerleştiren Yoongi'ye baktı.

"Peki benimle spor salonuna gelir misin?"

******

"Beni buraya getirdiğine inanamıyorum. Ben bir doktorum, spor hocası değil."

Yoongi yerde oturuyor ve mekik çeken Jungkook'un bacaklarını tutuyordu. Homurdanarak konuştuğunda Jungkook çektiği mekiğin ardından oturmuş, bakışlarını karşısındakine dikmişti.

"Ben de bir garsondum, dövüşçü değil."

Hızlı nefesleri arasında konuşan genç tekrar mekik çekmeye devam ettiğinde aniden serbest bırakılan bacakları ile arkaya doğru düşmüş ve başını yere çarpmıştı.

Acıl ile tıslayarak başını tuttuğunda Yoongi korkusuna engel olamayarak hızla yanına ulaşmıştı.

"İyi misin? Tanrım özür dilerim, bu kadar dikkatsiz olacağını düşünmemiştim."

"Cidden! Derdin ne?"

Çatık kaşları ile gözlerini karşısındaki gözlere dikmişti. Aniden bacaklarını bırakan oydu ve ona dikkatsiz olduğunu mu söylüyordu?

"Neden bu kadar sinirlisin? Neden yaptığım ve söylediğim her şeye sinirleniyorsun Yoongi?"

Yoongi? Ah bu çocuk canına susamıştı. Kendinden yaşça büyük birisine ismi ile seslenmeye utanmıyor muydu?

"Yoongi mi? Senden büyüğüm. Madem Bay Min demiyorsun, hyung demelisin."

"Konuyu değiştirme."

Yoongi bakışlarını kendisine dikkatle izleyen yüze çıkardığında kısa bir süre onun hafif terli yüzünü izlemiş ve ardından gözlerini tekrar onun gözlerine sabitlemişti.

"Çünkü aptalsın Jungkook. Sinirlerimi bozacak derecede bir aptalın tekisin."

Desire // YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin