"Kahveleriniz hemen geliyor efendim!"
Jungkook siparişini aldığı müşteriye yüzündeki gülümseme ile konuştuğunda, karşısındaki çift de ona gülümsemişti.
Hızla tezgaha doğru giderek tezgahın başındaki iş arkadaşına siparişleri söyledi ve kolunu tezgaha yaslayarak etrafta bakışlarını gezdirmeye başladı. Bugün kafe fazla kalabalık olmadığı için pek zorlanmıyor, hatta dinlenebiliyordu.
Bakışlarını tezgahın arkasında telefonundan bir şeyler izleyen arkadaşına çevirdiğinde, merakla kollarını tezgaha yaslayarak ne izlediğini görmek için öne doğru eğilmişti. Yine dövüş turnuvalarının videosunu izliyordu. Cidden bayılıyordu şunları izlemeye.
"Şunları izlemekten ne zevk alıyorsun hiç anlamıyorum Yugyeom."
"Bir gün sen de seveceksin, gerçekten harika bir şey."
Başını telefondan bir saniye bile kaldırmadan konuşmuştu ve Jungkook ona garip bakışlarını atarken, gelen kahveleri müşterilere götürmek için tepsiyi eline aldı.
Kahveleri müşterilere verdikten sonra afiyet olsun demiş ve aldığı teşekkür ile tekrar tezgaha döneceği sırada gelen yeni müşterileri görmüştü.
Sipariş defterini çıkararak onların yanına gitmek için harekete geçtiği sırada omzunun dürtülmesi ile durdu ve arkasına döndü. Karşısındaki takım elbisesi ve güneş gözlüğü ile oldukça ciddi duran adam düz sesi ile konuşmuştu.
"Jeon Jungkook?"
"Benim. Buyrun?"
"Bay Kim sizinle görüşmek istiyor, şu an kapının önündeki arabada sizi bekliyor."
İlk defa duyduğu isim ile kaşları çatılan Jungkook bakışlarını kapıya çevirmiş ve cam kapının ardındaki siyah arabaya bakmıştı.
"Siz kimsiniz? Beni nereden tanıyorsunuz?"
Sorularını karşısındakine yönelttiğinde adam hiçbir tepki vermemiş ve sorusunu görmezden gelmişti.
"Lütfen zorluk çıkarmayın ve benimle gelin."
"Ne sikim dönüyor bilmiyorum ama, asıl sen zorluk çıkarma güzelim."
Adam kalın sesi ile kahkaha atarken Jungkook elindeki sipariş fişini arka cebine yerleştiriyordu.
"Sen kendini ne sanıyorsun velet?"
"Ne sanıyormuşum?"
Jungkook tek kaşını kaldırarak konuştuğunda, kendisine doğru hamle yapan adamın kolunu tutmuş ve bükerek ardından da yüzüne bir yumruk geçirmişti. Geriye doğru savrulan adam tek eli ile yüzünü tutarken etraftaki insanların tüm dikkati onlara çevrilmişti.
Kapıdan içeriye giren takım elbiseli dört adam ile birlikte Jungkook bir küfür ederken, arkadaşı Yugyeom ise tezgahın arkasından çıkmış ve ona şaşkınlıkla bakıyordu.
"Yugyeom, müşteriler ile sen ilgilenebilir misin?"
Jungkook'un ricası ile Yugyeom kafa sallamıştı ve Jungkook ona minnettarca gülümseyerek çıkış kapısına doğru yöneldi.
"Gelin bakalım orospu çocukları."
Kafeden biraz olsun uzaklaştıktan sonra girdiği ara caddede durdu ve arkasındaki beş adama baktı. Yanağı morarmış olan ona sinirle bakarken Jungkook ise sadece sinir bozucu bir şekilde gülümsemiş ve beyaz gömleğinin kollarını kıvırmaya başlamıştı.
"Evet beyler, ilk hanginizden başlamamı istersiniz?"
En öndekilerden birisi sırıtarak ceketinin altından belindeki silahı gösterdiğinde, Jungkook mızmızlanmıştı.
