1.6

3.4K 243 144
                                    

multimedya; sunyeon. {başka birisi olarak da hayal edebilirsiniz.}

oy verip yorum yapmayı unutmayın. keyifli okumalar.❤

düzenlendi.

🌉

Saate göz ucuyla baktığımda yediye geliyordu. Seokjin on dakikaya burada olurdu. Boy aynamda kendimi süzerken somurtmaya başladım. Çok mu sade giyiniyordum? Kendimi Mira'yla kıyaslarsam oldukça sadeydim ve yaşımdan daha küçük görünüyordum.

Yeşil kazağımın üzerine montumu giyerken bir kız arkadaşım olsa nasıl olur diye düşünmeye başladım. Çevremdeki tüm arkadaşlarım erkekti ve gitgide onlar gibi giyinmeye başlamıştım.

Daha parlak giyinmeliydim, bu şekilde giyinerek sönük kalıyordum onun yanında.

Seokjin beni bu halimle sevdiyse acaba elbise-topuklu giydiğim zaman neler hissederdi tahmin edemiyordum. Acilen kışın kazak-pantolon, yazın şort-tişört kombinlerimin dışına çıkmam gerekiyordu.

Telefonum çalmaya başladığında ekranda Seokjin'in ismi belirdi. Gelmiş olmalıydı.

"Geliyorummm." diyerek cevapladım.

Tam kapıdan çıkacaktım ki Seokjin "Sunyeon, ben gelemeyeceğim. Çok özür dilerim ama Amerika'dan önemli iş adamları gelmiş ve onları havalimanında karşılamam gerekiyor." dediğinde olduğum yerde durdum.

Üzüntümün sesime yansımaması için dua ederek "Öyle mi? Neyse sorun değil, işlerini hallet sen." dedim ve gülümsemeye çalıştım. 'O iş adamlarının yüzlerine benim için çakar mısın acaba' diyecekken vazgeçtim. Tam da dilimin ucuna gelmişlerdi oysaki.

"Sen hazırlanmış mıydın?" diye sorduğunda sesi çok üzgün çıkıyordu.

"Evet ama sorun değil gerçekten. Sana iyi çalışmalar." dediğimde "Kendine dikkat et, görüşürüz." diyerek kapattı telefonu.

Oflayarak telefonu yatağa attım. Montumu geri çıkarıp yatağa girdim ve bilgisayarımı açıp dizi izlemeye başladım.

...

Telefonum çalmaya başladığında elimi komidine attım ve telefonu elime aldım. Gözlerim hafif aralık kimin aradığına bakarken ekranda bilinmeyen bir numara vardı. Yeşil sürgüyü çekerken her kimse ona "Sonra işletirsin uykum var." dedim ve kapatmaya yeltendim ama beni durduran bir şey vardı.

Mesela Jungkook'un "Saat öğlen üç kızım ne uykusu bu." demesiydi.

Gözlerimi tamamen açıp homurdandım. "Ne diye gizliden arıyorsun?"

"Keyfim ve ben öyle istedik. Sana ne?"

Gözlerimi devirdim. "Jungkook cidden ne var ya?"

Şu bir ayda kaynaştığım tek kişi sadece Jimin değildi. Jungkook'la da Jimin kadar olmasa da iyi anlaşıyorduk...yani buna anlaşmak deniyorsa.

"Bana gelmen gerekiyor." dediğinde "Neden?" diye sordum.

"Evimi temizlemem de bana yardım etmen gerekiyor çünkü evimi bok götürüyor. Hatta sayın bok bir not bırakmış sehpamın üzerine. Kağıtta ne yazıyor biliyor musun? 'Evini götürüyorum.' Acil gelip ona engel olman gerek."

Dediklerini anlamam için kendime biraz zaman tanıdım ama uykulu olduğum için anlamam baya kıttı.

"Sen tekrar etsene şunu. Kim kime not bırakmış?" dediğimde "Oksijen israfı." diyip olayı baştan anlattı.

"Bence o boku sende durdurabilirsin. Gelemem ben sana falan. Hadi yürü kapat." dedim ve telefonu kapattım.

Fakat saniyeler içinde geri aradı. Oflayarak cevapladım.

tear 🍃 kim seokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin