2- Diplomalı Frizbi

1K 41 17
                                    


1 YIL ÖNCE

''Geç kaldım! Çekilin! Çekilin!''

Kalabalık binanın içerisinde bağırarak bir oraya bir buraya koşuşturuyordum.

''Resmen mezuniyet törenime geç kaldım! Kendimi aştım yeminle...''

Terlemiştim, makyajım akıyordu. Ben koştukça arkamdan havalanan cübbemin kuyruğu ile süper kahramanları andırıyordum. Kafama tel tokalar ile tutturduğum kep ise inatla kafamda durmamaya karar vermişti. Bu yüzden bir elim ile kafamdaki kepi düşürmemek için uğraşıyordum. Derken tiz bir ses kulaklarımda yankılandı;

''Pırılllllllll!!''

Bağıran Fakültedeki en yakın arkadaşım Simay' dı. O an onu gördüğüme çok sevinmiş ve töreni kaçırmadığımı fark ettiğim için rahatlamıştım. Ama Simay'a merhaba ya da geç kaldım demekyerine bir elimle kafamı tutarak aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

''Simay fazla tel tokan var mı? Fazla lazım değil dört, beş tane versen yeter.'

Kepi tutan elim sonunda özgür kalmıştı. Derin bir nefes alıp, etrafımdaki kalabalığa baktım. İçerisinde bulunduğum an hayatımın en güzel anlarından biriydi. Yirmi dört yıldır bu yaşam camiasının içindeydim. Bu 24 yılın 17 yılı okula gitmek ,ders çalışmak ve bunalmakla geçmişti.

Artık geri kalan ömrüm boyunca özgürdüm. Soluduğum havanın oksijeni bile o an artmıştı, ki dünyadaki oksijen oranının tamamen modumla alakalı olduğuna hem fikir olabiliriz.

Diplomamı alacağım sahnenin bulunduğu alana doğru yürüdükçe öz güvenim artıyordu. Özgüven ile yürüdükçe de sanki ayağımdaki topuklu ayakkabının yüksekliği de artıyor, gitgide gökyüzüne doğru yükseliyordum.

O an sahnede yere düşmemekten başka bir isteğim yoktu...

Tören açık alanda, sahne ise deniz kenarındaydı. Aldığım diploma her kapının anahtarıydı. Artık dilersem törenden sonra arkadaki denize balıklama atlayabilir, hatta gemi kaptanı bile olabilirdim.

Fakülte numaramıza göre sıralandık ve ismimiz okundukça merdivenlerden sahneye çıkıyor, hocalarımızdan diplomamızı alıyor ve ailelerimiz tarafından alkışlanıyorduk. Ben de sıram gelince düşmeden (en büyük korkumdu) merdivenlerden çıktım, alkışlandım (ben heyecandan duymadım, edindiğim bilgiye göre alkışlanmışım), diplomamı aldım ve merdivenlerden düşmeden indim.

17 senelik tahsil görevi tamamlanmıştı. Mission complete ve James Bond'a selamlar olsun. Hatta şu saatten sonra dilersem 008 James Bondiye bile olabilirdim. Dedim ya ME- ZUN - DUM!

Derken Simay ve Fakülteden diğer kız arkadaşlarımında ellerinde diplomalar ile koşuşturarak yanıma geldiklerini gördüm. Ben de onlara doğru gülerek koştum. Hep beraber neşeyle bağırıp şarkılar söyledik.

''Kızlar, koşun kep atma töreni!''

Hep beraber sahneye doğru koştuk. Kızlarla en sahnenin ön sırasında sıralandık. Arkamızda ise geri kalan tüm fakülte öğrencileri sahneyi doldurmuşlardı. Herkes kepini ellerine alıp neşeyle dans etmeye başladı. Bense kafamda sayısını unuttuğum kadar tel toka ile saçıma tutturduğum kepi kafamdan çıkarmaya çalışıyordum.

''Simay, bu kep çıkmıyor!''

''Dur yardım edeyim.''

Saçımdan çıkan tel tokalar bir bir yere düşüyordu. Herkes elindeki kepleri havaya kaldırmışken biz hala kafamdaki kepi çıkarmaya uğraşıyorduk.

''Pırıl Kafana totalde kaç tel toka taktın? Bu kep çıkmıyor, senin yüzünden ben kep atamayacağım ya! Ne yapıyorsan yap!''

Ağlamaklı olan gözlerim ve tüm yol boyunca kafamdan düşen kepime olan sinirle bir anda kafama sabitlenen kepi hızla saçımdan çekip çıkardım. Hızla kepi havaya kaldırdım ve önce kepime, sonra kepten sarkan tel toka ve kopmuş bir kaç tel saçıma ve ardından gökyüzüne baktım.

''10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0 !''

Ve kepler havaya, kepler gökyüzüne uçuyor, kepler neredeyse bulutlara yükseliyor, keplerden biri o kadar yükseğe fırlatılıyor ki, belki de şu an uzaya gidiyor.

Benim kepim ise son anda verdiği bir kararla frizbi oluyor ve ben onu gökyüzüne doğru havaya fırlatmak yerine ileriye doğru atıyorum. 17 yıllık emeğimin meyvesi olan frizbim, sahne önündeki sandalyelere oturan bir adamın kafasına çarpıyor..

Sayın Stajyer AvukatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin