2.BÖLÜM: UÇURUM

328 72 373
                                    

Keyifli okumalar.

Yataktan derin bir nefes alarak kalktığımda bu rüyanın etkisinden bir süre çıkamadım. Bazı rüyalar olur ya gerçekliğinden emin olduğunuz rüyalar... İşte tam olarak öyle bir rüyaydı. Neyse en azından gerçek değildi diyerek yatağımdan kalkıp okula gitmek için hazırlandım ve okula gittim.

Sınıfta henüz çok kimse yoktu ve Berke de gelmemişti. Ama şaşırdık mı? Hayır.

Sınıfta otururken önümde oturan Irmak ile biraz konuştuk. Daha sonra diğer arkadaşları da geldi ve birlikte koyu bir sohbete daldık. Bir süre sonra hoca tam sınıfa girecekken Berke hızlı adımlarla hocadan önce girdi. Hoca Berke'ye takılarak "Berke bugün erken gelmişsin. Neye borçluyuz bunu?"

"Aklım başıma geldi diyelim hocam." diyerek sıraya geldi. "Günaydın." dedi sıraya otururken. Bende şakayla karışık "Sana da günaydın. Sanırsam bu sene örnek öğrenci profili göreceğiz senden." dedim. Berke de başını evet anlamında salladı ve derse odaklanmaya başladık.

Dersler o kadar yoğundu ki bir ara beynim patlayacak sandım. Berke'ye baktığımda halinden gayet de memnundu. Formüllerle arası gayet iyiydi. "Bana da birkaç taktik versen fena olmazdı sanki." dedim umutsuzca fizik kitabına bakarken. "Aslında gözünde ne kadar büyütürsen o kadar zorlaşır. Biraz yavaştan al ve adım adım git." Berke'yi dinlerken aklıma bir de sayısalcı olduğum gelince sanırsam üstüne bayağı bir düşmem gerekecekti.

Berke ile fizik sorularını çözerken son dersimizin zili çalmıştı. "Bence iyi iş çıkardık." gerçekten şu anda çözdüğümüz, daha doğrusu Berke'nin çoğunu benimde birazını çözdüğüm, sorulara baktım. "Bence de mükemmel oldu."

"Bildiğim çok güzel kafa dinlemelik bir yer var. İstersen oraya gidelim. Günün yorgunluğunu atar geliriz." aslında çok ikilemde kalmıştım. Daha yeni tanışmıştım Berke ile. Gitmem ne kadar mantıklı bilemiyordum. Bir şey olmaz diyerek teklifini kabul ettim. Hem başıma bir şey gelse bile her şeye hazırlıklıydım ben. Çantamda bir define yatıyordu. Anneme de mesaj yazmayı unutmamıştım tabi ki de.

Çıkışta Berke'nin arabasına bindik ve yola koyulduk. Bir süre sonra bir uçuruma geldik. Böyle söyleyince kulağa korkunç geliyor olabilir ama çok garip bir yerdi. "Evet. Geldik sonunda. Burası benim her zaman geldiğim bir yer." Berke konuşurken arabadan indim ve arabadan inmemle resmen dejavu yaşadım. Burası benim rüyamda gördüğüm yerdi. Hafif arabaya yaslandım ve bunun bir tesadüf olabileceğini düşündüm.

"Ela sen iyi misin? Yüzün bir soldu. Bir şey mi oldu? Su getireyim mi?" Berke sorularını sıralarken "Yok ya bir şey olmadı. Sadece küçük bir dejavu yaşadım." diyerek yürüdüm. "Nasıl yani? Anlayamadım." çimenlere oturduk ve konuşmaya başladım.

"Ben dün gece çok garip bir rüya gördüm ve rüyam burada gerçekleşti. Bir anda bizde buraya gelince ben de şaşırdım." rüyamın gerisini anlatacakken vazgeçtim. Çünkü gerisini ben bile hatırlamak istemiyordum. "Çok garip..." dedi düşünceli bir şekilde "Peki rüyan bu kadar mı? Başka ne oldu?" sanırsam hayat her zaman karşımıza yapmak istemediğimiz şeyleri karşımıza çıkartıyordu.

"Gerisi korkunçtu. Ağaçların arasından bir şey çıktı... Bende anlamlandıramıyorum. Siyah bir gölge gibiydi başta ama daha sonra filmlerde olan uçan gölge gibi bir şey oldu." söylerken bile içim titremişti.

"Anladım. Neyse adı üstünde bir rüya. Tesadüflerde bu hayatın bir parçası." başımı sallayarak onayladım. "Berke boynunda şah damarının üstünde olduğunu tahmin ettiğim yara izinin hikayesi ne?" Berke biraz düşündükten sonra "Ben küçükken çok yaramaz bir çocuktum. Kuzenlerimle oynarken masanın köşesine boynumu çarpmışım. İzi kaldı işte böyle." dedi garip bir yüz ifadesiyle. Biraz daha sert çarpsaydi boynunu herhalde kan kaybından ölebilirdi. Çünkü tam şah damarının üstündeydi yara...

Tam karşımızda güneş batıyordu. "Buraya gelmemin sebebi şu gün batımı bile olabilir. Gerçekten mükemmel." gerçekten de çok güzeldi. "Bence artık geç olmadan gitmeliyiz." dedim havaya bakarak. Hava kararmaya başlamıştı. "Bence de hava daha fazla kararmadan gidelim." ayağa kalktık ve arabaya doğru gittik.

Arabaya binecekken tam karşımda rüyamda gördüğüm karaltıdan görmemle kaybolması bir oldu. Şokla karşıma bakarken Berke'nin sesiyle kendime geldim. "Bence sen rüyanın etkisinden çıkamadın. Seni buraya getirmek kötü fikirdi. Hadi hemen gidelim." bir şey diyemeyerek arabaya bindim. Berke evimin adresini sorduğunda adresi tarif ettim. Bir süre sonra evime geldik. "Berke çok teşekkürler bugün için. İyi akşamlar."

"Rica ederim. Sana da iyi akşamlar, yarın görüşürüz."

Eve girdiğimde eşyalarımı odama koydum. Kısa bir dinlenmeden sonra ödevlerimi yapıp uyumaya hazırlandım. Ama yatak örtümü düzeltirken bir şey düşmüştü. Bu bir yapraktı...

Ben o uçuruma gittikten sonra yatağıma hiç oturmamıştım. Ama eğer öyleyse bu yaprağın burada ne işi vardı. Yoksa... Yoksa ben gerçekten bu rüyayı yaşamış mıydım? Ama bu çok saçmaydı. Bunlar ancak fantastik veya bilim kurgu filmlerinde olurdu. Çünkü rüyamda gördüğüm o gölgenin gerçek olma ihtimali çok zayıftı.

Bir türlü çıkış yolu bulamıyordum. Bunların hepsi saçmalıktı. Sanırım bunları düşünerek kafayı yiyecektim. Çünkü hiçbir sonuca varamıyordum. Sanırsam şu an yapılacak en mantıklı şey uyumaktı. Delirmek istemiyordum.  

Bölümümüz biraz kısa oldu ama ileriki bölümler bu kadar kısa olmayacak diye tahmin ediyorum. Kendinize iyi bakın:)

OKULDAKİ BODRUM (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin