Pek içime sinen bir bölüm olmadı ama yine de elimden bu kadarı geldi.
Selena Gomez'in The Heart Wants What It Wants şarkısını Jungkook ve gizemli eski sevgilisine göndermelik çok iyi ve anlamlı bir şarkı olduğunu fark ettim.
Türkçe çeviri halini, yukarıya koyuyorum istersen anlamına bakabilirsiniz ve lütfen o şarkı ile okuyun.
Sizi seviyorum, iyi okumalar.
■■●■■
Gözlerimi önümde birbirlerine fısıldayarak bir şeyler söyleyen ikiliden aldım ve saatler öncesinden yaptığım gibi tekrardan geldiğimiz barın içini izledim. Sabahın erken saatlerinde evden giden Taehyung, adam gibi adam olduğu için asla birmesaj atmamış ve hala beni aramamıştı. Açıkçası bir teşekkür beklemiştim yada gideceğini söyleyen bir not?
Hayır, klişe değildi. O bunu yapabilecek bir potansiyele sahip insandı. İçimden bir ses belki de dün gece yaptığınız konuşmayı unutmadı diye haykırıyordu ve ona ters düşen vicdanım ise bunu unutmuş olma ihtimali için yalvarıyordu tanrıya. Çünkü o çocuğa üzülmüştü, o çocuğa ilk defa üzülmüştü.
"Yoongi, Taehyung'u tanıyor musun?" Dediğinde Hoseok, gözlerimi geri onlara çevirdim. Hoseok, bana bakarak sorduğu soruya Yoongi ilk önce Hoseok'a daha sonra bana bakmış ve kafasını iki yana sallamıştı. "Hayır, kim?"
"Jungkook'tan hoşlanıyor."
Ona gözlerimi devirdim.
"Sana böyle bir şey söylemedim."
"Çocuk sana vurulmuş!" Dedi ve kahkaha attı Hoseok. Yoongi sırıtarak ona baktıktan sonra yanağından öptü ve ben onlara yüzümü buruşturarak baktım. Seks dışında aktivite yapmaları beni şaşırtıyordu. Onlara baktıkça yapabilecekleri pozisyonlar gözlerimin önünde canlanıyordu ve ben kusma isteğimi bastıramıyordum. "Ağzın çok boş kalınca şımarıyorsun sen." Dedim çerez tabağını ona doğru uzatırken.
"Ya bunu ye yada yedireceğim çok güzel şeyler var." Deyip gözlerimi kıstım ve yemin ederim Yoongi öyle baktı ki, yerime çökmüştüm. "Yani Yoongi yedirsin."
Hoseok ise sadece sırıtmıştı.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle masaya bıraktığım telefonu elime aldım ve mesaj bölümüne tıkladım. Taehyung'dan gelen mesajı görünce elimde tuttuğum bira bardağını geri masaya bırakmış ve tüm dikkatimi telefona odaklamıştım.
Taehyung:
Ne güzelsin sen öyle, bu akşam.Mesaja kaşlarımı çatarak baktıktan sonra kafamı geri kaldırmış ve istemsizce gözlerimi pek kalabalık olmayan barda gezdirdim. Kimse yoktu, tanıdığım kimse yoktu ve ben onu görememiştim. İçimde oluşan o garip his, tekrar kendini gösterdiğinde kafamı iki yana sallamış bu sefer birayı kafama dikmiştim.
Taehyung:
Çok hızlı gitmiyor musun?Senin için endişeleniyorum:D
Jungkook:
Benimle taşşak mı geçiyorsun?Taehyung:
Yanı bunu yapsam ne yapabilirsin ki?Jungkook:
Mesela engellerim?Taehyung:
👍Gözlerimi mesajdan çektim ve geri önüme döndüm. Bir daha mesaj gelmedi ve bende ona yazmadım. Benimle asla ilgilenmeyen ve her defasında bunu yapmalarına rağmen beni de buluşmalarına çağıran ikiliye son kez baktım ve bu sefer bardağımı alıp barmenin olduğu bölüme doğru ilerledim. Kafam hızlı içtiğim için biraz dönüyordu, fakat şuurumu hala kaybetmemiştim. Önüne oturduğum barmen, telefonundan kafasını kaldırmış ve gözlerini bana dikip elimde ona doğru ittiğim bardağı alıp sorgulamadan biramı doldurmuştu.