Medyada Aslı
Mete'nin ağzından
İstanbul boğazına bakıp derin bı iç çektim.İzmir in denizi de çok güzeldi ama İstanbul'un denizi bir başkaydı.
Saatime baktığımda artık gitmem gerektiğini fark ettim. Sadece bir gün geçirdiğim için tabii ki de doyamamıştım,napalım artık okul vardı.
Anneanneme gitmek üzere yola çıktım. Ne kadar ikna etmeye çalıştıysam da aneannemi dedem öldükten sonra İzmir e yerleşmesine ikna edemedim. Çok seviyordu bu şehri. Tabii ki de ona hak veriyordum bende İzmir'i çok seviyordum,anca tatillerde falan bu şehre gelebiliyordum.
Eve geldigimde anneannem bahçeyi suluyordu.Direk yardım etmeye gittim.
-Turkan Sultan napiyosun Allah aşkına insan haber verir ben yapardım.
+Senin evde durduğunu mu var kerata? Sen olmayınca ben yapiyim dedim hem senin 1 saat sonra uçağın var nereye yapiyosun?
-Tamam hazırım ben zaten ver bakalım şu hortumu diyip bahçeyi sulamaya başladım.
+Hadi sula bakalim bende sana bir taksi cagiriyim. Ben içeri dinlenmeye geçiyorum bacaklarım ağrıyo
-Tamamdir Türkan Sultan diyip sulamaya devam ettim.
İsim bittikten sonra evin önüne taksinin gelmiş olduğunu gördüm. Hemen odama geçip çantamı aldıktan sonra aşağıya indim. Nenem de kalkmış kapının önünde beni bekliyordu. Çok sık İstanbul a gelmeme rağmen her İzmir'e gittiğimde ağlıyordu.
-Turkan Sultan sen yatıyordun niye kalktın?
+E oğlum gidiyosun tabii de kalkicam,seni ugurlayayim dedim. Gidip yanaklarını öpüp sarildktan sonra
-Cok arayı açma yine gel telefonun da açık olsun
+Tamamdır canımın içi merak etme sen diyip evden çıktim. Taksiye binmeden önce el salliyodum ki anneannem su dökmüştü hem de benim üstüme
-Turkan Sultan napiyosun ya ben gittikten sonra dokcektin ben giderken degil bak işte su geldi.
+Napiyim oğlum sana geldi işte gel üstünü değiştir ıslak ıslak gitme
-Ucagim kalkicak,sorun değil kurur zaten hadi Allah 'a emanet ol diyip el sallayıp taksiye bindim.
Havalimanı na geldikten sonra direk ucaga bindim. Yerimi camın yanına almıştım. Ne yazık ki tek boş yer orasiydi,inşallah yanımdaki anlayis gösterir diye düşünerek bı yana oturdum. Zaten ne kadar kendimi kandirsam da hala uçak korkum vardı,bı de camın yanına oturursam ne kadar yüksekte olduğumuzu fark edip panik yapabilirdim gerek yoktu.
Azcik kestiriyim derken bı koku duydum. Koku beni kendine cekmisti. Hep o duyduğum parfüm kokularından farklıydı. Gözlerimi kapayip parfümü içime çektim.
Koku tam yanıma geldi. Bı anda ince bı kız sesi bağırınca noluyo diye gözümü açtım. Esmer,gayet güzel bir kız benim onun yerine oturmuş olduğumu fark edip bağırıyordu.
Kızın güzelliğinden bıraz duraksadiktan sonra söylenerek yanına geçtim. Keşke daha anlayışlı olsaydı daha iyi anlasabilirdik.
Uçak kalkmaya başladığı zaman vücudumu bir panik sardı. Kız gözlerini kapatmış,kulağına kulaklığıni takip müzik dinliyordu. İyice paniğe kapilmistim. Kafam dağılsin diye camdan dışarı baktım. Daha da kötü oldum.
Vücudum titremeye başlamıştı. Kız bana baktığinda halimi görüp soru sormustu. Ne yazık ki korkudan kekelemistim. Kız korkum olduğunu anlayınca kulaklığınin ucunu verdi. Gülümseyip şarkıyı dinlemeye başladım. Yüksek sadakat-belki üstümüzden bir kuş gecer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
RandomGenç kız okuduğu kitapta bu kelimeyi görmüştü. Dilhun Anlamını merak etmişti. Araştırdıktan sonra içi kan ağlayan, büyük bı üzüntü içinde olan demek olduğunu öğrendi. Sebepsizce bu kelimeyi kendine çok yakın gördü. Peki bu kadar yakın görmesinin,onu...