-Barış, hoşgeldin kardeşim. Barış denilen çocuk elindeki poşetleri yere atıp hızlıca yanıma geldi:
- İyi misin? Hastaneye gidelim mi? Bir şeyin var mı?
-Yok ya! Sadece kaçırıldım. Ve beni kaçıranlar benimle tanışmak istiyor hiçbir sıkıntı yok yani!
Ve Barış Burak'a döndü:
- Ya sen nasıl bir malsın abi!? Şişenin tamamını peçeteye dökmek nedir ya?
- İlk birisini kaçırdım. Gelme üstüme. Sonra arkadaki konuşmaya başladı:
- Ben size demiştim. Ama dinleyen kim? Şimdi kızı evine götürün ya da hastaneye. Ve bizimle bir daha iletişime geçmesin.
- Hiçbir yere gitmiyorum ben.(Ne yapıyorum ben? İçimde ona karşı tuhaf bir inat oluştu. Sanki beni öylece bırakmasını kaldıramadım.) Burak:
- NE!?
-Evet gitmiyorum. Savaş:
-Hayır gidiyorsun! (Bana gereksiz bir uğraş gibi baktı.)
-EVET GİT-Mİ-YO-RUM! Barış:
-Tamam gitme göremezsin de zaten. Çünkü burada mahsur kaldık. Biz şuan oteldeyiz. Ve burası elektrikle çalışıyor ve elektrikler gitti.
-Beni otele mi kaçırdınız!? Burak:
-Onca şey arasından buna mı takıldın? Şaşırtıcı. Bu kızları hiç anlamıyorum. Savaş:
- Kızı camdan atalım.
- Birincisi benim adım kız değil, KAYLA. İkincisi beni camdan atmakta ne?
- Tam bir baş belasısın. Burak kızı camdan at. İnsanlar bize teşekkür edecektir.
- Adım KAY-LA!
-Abi, seni de atalım. Asıl o zaman bize teşekkür ederler.
Mert gülmeye başladı. Ardından Burak. Ama Savaş'tan ve Barış'tan ses yoktu.
-Şimdi hepiniz benden beş metre uzağa gidiyorsunuz. Sizi yeni tanıyorum ve oteldeyiz. Uzak durmanız en iyisi. Savaş:
-senden güzelleri de var. Ölmedik sana, diye söylendi.
- Bende bana öl diye ölmüyorum heralde. Burak gene bir kahka patlattı:
-Abi bize eğlence çıktı...
(Devam edecek. +10 okunma Sonra 😉)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gecem...
FantasyKayla yeni bir okula gelir ve aslında hayatının hiç başlamadığını anlar...