1. Bölüm

151 5 7
                                    

↑-Azra-↑
Her 18 yaşına varmış genç kızın hayalidir kanatlı bir Patch Cipriano tarafından uyandırılmak. Benim hayalim gayet yerindeydi fakat hayallerimin 'hayatlar' olarak adlandırılan kısmı fazlasıyla içler acısıydı.
    ''Azra!'' 
     Tam olarak bundan bahsediyordum işte.
     
Annemin gür sesi rüyamın içine ederken ani bir sıçramayla yataktan kalktım ve dengemi sağlayamayarak yere çakıldım. Her sabah aynı tantana.Acılı bir ifadeyle popomu ovuştururken iç sesim anneme sövüyordu. Tatilin ilk günü böyle uyandırılır mıydı insan? Bir söz vardır! 
      Nasıl başlarsan öyle gider.
     
Yani annem beni hep bu saatte mi uyandıracaktı? Pekala, bu konuyu kesinlikle konuşacaktık. Acımasız annemi yenmek adına tüm savunma mekanizma mı hazırlayıp aşağıya inmeliydim ama şuan sırası değildi. Zaten bir yıl elinde test kitaplarıyla rüyama giren bir matematik öğretmeniyle uğraşmıştım. Üstüne üstlük birde beni matematikten bırakmıştı.Vicdansız matematikçi Bebe Ruhi!
       O bir fenomen' Ata Koleji'nin en acımasızların dan!
       Sene sonu gelince öğretmenler odasının kapısında sabahlayarak öğretmenlere yalvaran bir tipte bir öğrenciydim ve Bebe Ruhi gözyaşlarıma aldırış etmemişti. Ben ne kadar sene sonunda aklı başına gelen tipte bir öğrenciysem o da o kadar dersinde uyuduğum günleri tarihine kadar hatırlattıktan sonra acımasızca bir kahkaha atıp çay ocağına ilerleyen tipte bir öğretmendi. Aldığım karneden sonra 'abin tıp kazandı sen hala Muş' diye değişik bir işkence türü uygulayan ailemi de göz önünde bulundurarak canımı dişime takmış ve ortalama yükseltme sınavlarıyla geçmiştim. Ama annem son anda yükselttiğim notlarıma bakar mı hiç? Bakmamıştı ve bu başarısızlık durumundan dolayı annemden sonra, babamı artı ne kadar gereksiz olsa da abim, benim bir yaz kampına gitmemde karar kılmış, minik yavruları olan beni iki arkadaşımla İzmir'de düzenlenen bir yaz kampına göndermeye karar vermişlerdi.
       Sebep: Asosyalmişim,kafamı Wattpad hikayeleri ve karakterleriyle bozmuşum.
       Bence ailem ergen, ben yetişkinim! Onlar hikayeden ne anlarlar ki? 
       Annem anca izdivaç programları izlesin. Babam da maçları takip etsin. Bazen yapacak başka işleri yok mu diye düşünüyordum. Hadi annemi boşver, kadın ev hanımı. Peki baba sana ne oluyor? Koskoca doktorsun. Drogba, Melo, Muslera, bunlarla ilgileneceğine git hastalarına bak. Tövbe tövbe, memleket kimlere kaldı! Abim Kerem'e hiç geçmiyorum zaten, kızlarla, futbolla kafayı bozmuş bir ergen gerisi sefil o! Bir de aynı lisedeydik, neyse ki üniversiteye geçti de rahatladım. Aman ne rahatlık! Allahtan bir tıbbı kazanmıştı. Havasından geçilmiyordu. Benden de aynı performansı bekliyorlar ama bu gidişle rüyalarında görürlerdi. Hayat Üniversitesi' nin Kaldırım Mühendisliği bölümünü okuyacaktım ben. Hem benim liseden ayrılma gibi bir amacım yoktu zaten. Güzel bir ortam yapmışım gerekirse bir on yıl daha okurdum liseyi.Arkadaş ortamımızın temeli İrem ve Cem'den ayrılmak düşüncesi bile içimin bir garip olmasına neden olurken onlardan ayrılmayı göze alamazdım. 
       İnsanları kıskançlıktan çatlatacak güçlü bir dostluk bağımız vardı ama ben onlara oranla biraz asosyaldim. Kafayı Wattpad hikayeleriyle bozmuştum, gerçek hayatımı fazlasıyla etkiliyor ve bunun için ailem hikaye okumamı yasaklıyordu. Gerçek olmayan kitap karakterlerine aşık olacak derecede kafayı yemiştim.
       Hadi ama Azra, bir de gerçek olmasını mı bekliyordun o mübarek taş meteorların? 
       İç sesim gerçekleri acı bir şekilde dile getirirken rüyalarımın prensi Patch ile bizim okulun apaçilerini karşılaştırıyordum. 
       Annemin tekrar bağırmasıyla koşarak aşağıya indim. Yine hayal alemimi alt üst etmeyi başarmıştı. 'Ne var anne!'
       Mutfağa girmiş, bir yandan televizyon izliyor, diğer yandan omlet yapıyordu. Omletten çok Müge Anlı'ya daldığından geldiğimi fark etmedi. Kaşlarımı çattım ve hoşnutsuz bir ifadeyle oflayarak tezgaha yaslandım 'Beni ne cürretle bu saatte kaldırırsın anne?'
       Bana onaylamaz bir bakış atıp televizyona odaklandı. 'Yazık, gencecik kızı kaçırmışlar, yazık.' Derin bir of çektikten sonra ekrana baktım. FBI ajanı kılıklı Müge Anlı bir olaya daha el atmıştı. ilgimi çekmediğinden anneme döndüm ve kollarımı kavuşturarak konuşmasını bekledim.
       'Kızım biz seni yaptık ama bence sen olmadın. Bugün günlerden ne yavrum?'
       Ekrana bakarak benimle konuşuyor olması sinirlerimi bozarken kafamı kaşıdım.
       Cıkcıklayarak konuştu. Hala bana bakmaması gözümden kaçmamıştı. 
       'Cumartesi, benim balık hafızalı kızım,iki saat sonra kamp otobüsü kalkacak.'
       Bunu söylemesiyle jetonum düştü ve vampir hızıyla odama çıktı. Beni ne Edwardlar ne Emmetler istedide ben gitmedim. Söz konusu kamptı. Tabii ki hızlı olacaktım. Büyük valizimi bin bir zorlukla indirdikten sonra açtım ve ne kadar yazlık kıyafet varsa doldurdum. Hızlı bir duş aldıktan sonrada beyaz kot şortumu ve salaş sarı tişörtümü giydim. Saçlarımı da kurutup tepeden topladığımda hazırdım. sarı saçlar, Mavi gözler kendimi anca böyle tanımlayabilirdim. Aynaya son kez bakıp görüntüme onay verdiğimde okul çantamı ve valizimi de alarak sürüne sürüne aşağıya indim. Abim merdivenlerin başında, kollarını kavuşturmuş, beni izliyordu. Sinirli bir ifadeyle ona döndüm.
        'Öküz gibi bakacağına gel yardım et, o kasları boşuna mı yaptın?'
        Gülerek yanıma geldi ve gülerek konuştu.
        'Üç ay kurtuluyorum ya senden. Ne istersen yaparım.' 
Bu vicdansız tavrı cıklama ma neden olurken içimdeki şeytani kız 'Gidiyorum yehu!' kendi çapında Harlem Shake yapıyordu. Abim valizimi alarak salona girdiğinde peşinden gittim. Asıl ben ondan kurtuluyordum. Pis kokulu çorapları da dahil, bir bütün olarak sevmezdim zaten kendisini. Zoraki bir abi kardeş ilişkisi vardı o kadar. İrem ve Cem haricindeki herkesle mesafemi koruyordum. Bu devirde Müge Anlı izleyen anana da, maç takıntısı olan babana da, kızlarla kafayı bozan abine de güvenmeyeceksin arkadaş.
        Düşüncelerime yol vererek abime dil çıkardım ve 'Dingil' diye fısıldadım. Niçin yaptım bilmiyorum ama canım kardeş kavgası istiyordu. Üç ay olmayacaktım sonuçta. Söyleme tarzımdan her ne kadar da cesaret aksa da korkuyordum. Adam kaslı abi n' apayım? Sesli söyleyimde indirsin suratıma değil mi? Ailem tam kadro beni kapıdan uğurluyordu. Annem yanıma gelip boynuma sarıldı.
       ''Kuzum, yavrum bak memeleketin hali iyi değil. Biri gel sana şeker vereceğim derse inanma olur mu?''
       ''Ya anne bi git ya!'' diye mızmızlandım. Ufak çocuk muamelesi yapıyor olması faslasıyla gülünçtü. 
       Annemin aksine babam sadece gülümsemekle yetindi. Bir sarılmamıştı bile hep soğuktu bana karşı. Annem ahtapot gibi boğar, babam desen gram sevgisini göstermez. Nasıl bir ailenin evladıyım Allahım? Normal olmamam doğal aslında. Son olarak abimlede vedalaşıp yarım saattir bekleyen ve içinden sövdüğüne emin olduğum taksiciye gülümsedim:) ve taksiye bindim. Kamp otobüsü okuldan kalkacaktı ve okulların düzenlediği bir kamptı. Yani birkaç okul daha olacaktı. Kampa giderken tek temennim ise matematikçinin orada olmayacak olmasıydı...


eveeet arkadaşlarrr bu bölüm benim ilk bölümümdü birazcıkkk gerildim ve yanlışım olduysa affedin elimden geldiğince yazmaya çalışıcam 959 kelime oldu pek fazla yazamadım. Yorumlarınızı bekliyorummm. Sizi seviyorummm ❤

         

Küçük HatunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin