4.Bölüm

27 3 4
                                    

     Şu son iki günde kendimi iyice azılı bir çetenin lideri olarak görmeye başlamıştım. Kızları Ersenlilere karşı örgütlüyordum ve Polat Alemdar edasında konuşuyordum.
     En yakın arkadaşım İrem'in beni destekliyor olması da güzeldi tabii. Onu sağ kolum ilan etmiştim. Bir nevi Memati olmuştu artık. Aramızda ki bir tek Yeşim'e güvenmiyordum.  Aptal sarışının her dilde anlamı ona geliyor olmalıydı. Eren'İn yanında dolanıyordu ve bir kaç kez Poyraz'ın yanında görmüştüm. Poyraz'a gelince, beni rezil ettiğinden beri hiç konuşmamıştık. Valizimi de Eren getirmişti zaten. 
     ''Azra!''
     İrem'in kulağıma ses bombası atmasıyla kendime geldim. 
     ''Ne var manyak, sağır oldum?''
     ''Örümcek!''
     İrem kanepenin tepesine çıkarken rahat bir tavır sergileyerek oturduğum puftan kalktım. Örümcekleri severdim ve onlara karşı değişik bir takıntım vardı. Saplantıda olabilir tabii. 
     ''Ne? Hani? Nerede?''
     İrem çırpınarak bağırdı. Çiftleşme öncesi mal mal hareketler yapan maymunlara benziyordu.
     ''Ay Azra! Duvarda duvarda! Öldür onu!''
     Duvarda tüm masumiyetiyle duran örümceğe doğru yürüdüm. Uzun bacaklıydı ve bir ara örümcek koleksiyonu yapıyordum. 
     ''Ay kıyamam İrem ben bu yavrucağa.''
     İrem kusuyormuş gibi sesler çıkarmaya başladı. Gerçekten kusuyor da olabilir. 
     ''Ya Azra manyak mısın? Öldür şunu.''
     Örümceğin önünde durdum. ''Yazık kız İrem, bu yavruyu evlat edinelim. Aşk yuvamızın meyvesi olur.''
     Örümceği bacağından tutarak elime aldım. İrem ise çırpınarak daha çok çığlık atmaya başlamıştı. Gülerek yanına yaklaştım. Sonuç olarak roket döşemiş gibi bir hızla dışarı fırladı ve bağırmaya başladı. Hemen arkasından terasa çıktım. 
     Tüm kampı başımıza toplamıştı. Cem, Eren,Poyraz ve bir çok insan İrem'in etrafında toplanmışlardı ve ''Yangın mı varmış?'' diye bağırıyorlardı.
     Gülerek onlara döndüm ve gülerek elimdeki örümceği gösterdim. ''Bundan mı bahsediyorsunuz?''
     Cins cins sesler çıkararak yanımızdan uzaklaştılar. Ben de elimdeki örümceği serbest bıraktım. Herkes odalarına doğru yol alırken Eren kalmıştı, gülerek bana sordu. '' Hala örümcek koleksiyonun var mı? 
     Güldüm. ''Hatırlıyorsun Eren.''
     Romantizme bak anasını satayım!
     
''Sana dair  olan her şeyi hatırlıyorum.''
     Bir erkek neden bu kadar yüzsüz olur ki Allahım!
     'Hayvan eren neden bıraktın o zaman beni!' diye bağırmak istiyordum ama sakin davrandım. Allah biliyor ya kendimi zor tutuyordum. 
     Eren konuşurken göz ucuyla Poyraz'a bakıyordum bir insana küpe bu kadar yakışabilir miydi?
     Allahım ne diyorum ben! Düşman o düşman!
     Zaten ben onun küpesini ve kolundaki güzel dövmeyi sapıkça bir tavırla süzerken o bana bakmıyordu bile.  Hep böyle oluyor zaten.  Hemen çaprazımız daki terasta koyu sarı saçları olan orijinal sarışın bir kız konuşuyordu. Kızın Ersenli olduğu belliydi. Poyraz ona bir şeyler söylüyordu. Kız da karşılık olarak gülüyordu. 
     Sinirli bir ifadeyle odama girdim. Neden sinirlenmiştim? Poyraz düşman okuldan olan basit bir çocuktu, tatilimin ilk gününden beri niçin  bu kadar aklımda olmasına izin veriyordum ki zaten? Hata ben ve sıcaktan sulanan beynim deydi. 
    ''Azra telefonun çalıyor!''
    ,remin seslenmesiyle telefonuma yöneldim. 'Bela' diye kaydetmiş olduğum Yasir arıyordu.  Bebe Ruhi'nin oğluydu ve ana sınıfın dan beri beni sevdiğini söylüyordu. Kısacası belalımdı. Babası onu kampa getirmediği için şanslıyım sanıyordum ama Yasir engel tanımazdı, arıyordu işte.
     ''Söyle Yasir,'' dedim açar açmaz.
     ''Kamp nasıl gidiyor diye sormak için aramıştım.''
     ''Gitmiyor pek... Malum Bebe...''Bir an duraksadıktan sonra devam ettim. ''Yani baban başımızda.''
     Alaycı bir kahkaha attı. ''Babam değilde ben olsaydım daha güzel olabilirdi bebeğim.''İçimden Allah korusun diye mırıldanırken bir bahane uydurarak veda ettim ve derin bir nefes alarak İrem'e döndüm. ''Başka numaradan arayacağını bilmesem engelleyeceğim şu salağı.''
     İrem beni takmadan bilgisayarıyla uğraşıyordu. Sesimi yükselterek ayağa kalktım. 
     Bikinilerimi giydikten sonra plaj elbisemi de üzerine geçirdim ve kremleri mi alarak çıktım.

      Bikinilerimi giydikten sonra plaj elbisemi de üzerine geçirdim ve kremleri mi alarak çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben çıkarken Poyraz'da arkadaşlarıyla birlikte kumsala doğru ilerliyordu. Beni fark etmediler. Kumsala vardığımda pek kimse yoktu. Kendime en yakın gördüğüm şezlonga yayıldım ve kremlendikten sonra başladığım serinin dördüncü kitabını da elime alarak okumaya başladım. Tüm dikkatimi vermiş, kitabımı okurken kafama aldığı darbeyle cin çarpmışa döndüm. Sinirle ayağa kalktım ve topu alıp bana atan erkek grubuna doğru yürüdüm. Bana bakıp gülüyorlardı. Sinirli bir ifadeyle bağırdım. 
     ''Bu topu atan dinsiz hanginiz lan!''
     Grup sustu ve tanıdık olan yüz ortaya çıktı ve kaslarını sergileyerek bana doğru yürüdü. Poyraz'dan başkası değildi.
      ''O dinsiz benim, bir sorun mu var?'' 
      Bir şey demedim ve topu sertçe kafasına attım. Bunu beklemiyordu, afallayarak geri çekildi. Arkadaşlarına fazlasıyla rezil olmuştu. Grup kahkahalara boğulurken gülerek konuştum.
     ''Top topu çekermişşş.''
     Bana öfkeyle bakıyordu. Bir an ürksem de dik duruşumu bozmadım, oysa ne kadar korktuğumu bir Allah bir de ben biliyorum. Duruşumu bozmadan arkamı döndüm ve yürümeye başladım. O ise arkamdan seslendi. 
     ''Hey! Küçük.''
     Durup ona döndüm. ''Adım Azra.'' Bana küçük demesi sinirlerimi bozuyordu.
     Alaycı ifadesini bozmadan konuştu. ''İsminin anlamını biliyor musun Azra?''
     ''Evet dedim bakışlarımı kaçırarak. Utanmıştım.
     İfadesiz tavrını bozmadan konuştu. ''El değmemiş bakire, anlamı bu değil mi?''
     Cevap veremiyordum, gülerek devam etti. ''Kamp bittiğinde öyle kalacağını sanmıyorum.''
     Ben şoku atlatamamışken omzuma çarparak gitti, öylece kalmış durumdaydım. Harika değil mi? Başıma tam anlamıyla bela almıştım. Neden böyle bir şey dediğini bilmiyordum ama nereden vurması gerektiğini iyi biliyordu. Bir yanım''üşenmeden ismimin anlamını mı araştırmış?'' derken diğer yanım tam aksini söylüyordu, tek kelimeyle karmakarışıktım.



Bir bölüm sonu daha yorumlarınızı ve oylarınızı nolur eksik etmeyin 813 kelime oldu sizi seviyorum hadi öpüldünüz çaw^^ <3
     

Küçük HatunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin