2.Bölüm

46 4 4
                                    

Otobüsün önünde bekleye Cem ve İrem'i görünce koşarak yanlarına gittim ve böylece üçlü grubumuzu tamamladık. 
       ''Nerede kaldın Azra?'' diye mızmızlandı Cem.
       Harbi kız tribi atıyor arkadaş.
       
Cem'İ umursamayarak irem'e döndüm ve meşhur selamlaşma faslına başladık. Yani birbirimize sıkıca sarılıp 4 defa taraf değiştirdik. İrem kumral ve düz saçlarını dağınık bir ev topuzu yapmış ve rahat giyinmişti.

 İrem kumral ve düz saçlarını dağınık bir ev topuzu yapmış ve rahat giyinmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

↑-İrem-↑

↑-İrem-↑

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

↑-Cem-↑

Cem ise gri tişört ve siyah şortuyla ben yüzmeye gidiyorum havalarındaydı. Açık kumral saçlarını ve ela gözlerini ortaya çıkartmayı iyi biliyordu. Çocukluktan beri böyleydik. Birbirine kenetli üç arkadaş düşünün, kardeşten öte olanından, bizi ancak böyle tanımlayabilirlerdi.

Bedencinin çaldığı düdükle 40 kişilik grubumuz otobüse doğru yol aldı.

Arka kapıdan girmek daha mantıklıydı. Çabucak yer kapacaktım ve İrem ile Cem ortada kütük gibi kalacaklardı. Uyanıklık yapıp arkadan bindim. Binince ise hayal kırıklığımı bağrıma basarak sap gibi kaldım. Herkes yerleşmişti ve İrem'le Cem yan yana oturup beni satmışlardı. Sinirlenerek tek boş yere doğru ilerledim. Ben okulun yere bakan yürek yakan yakışıklısı Ege'nin yanı boş olur sanıyordum. Lanet olsun altıncı hissime, bir tek inek Furkan'ın yanı boştu. Yapmacık bir gülümsemeyle yanına oturdum. Kara bahtım kör talihim, çocuk tatile bile elinde trigonometri kitabıyla geliyordu. Ağlamak istiyordum. Zaten matematik korkulu kabusum olmuş haldeyken bu acıyı kaldıramazdım. Kavanoz gözlüklerini üzerime dikip diş tellerini sergileyerek gülümsedi. ''Şu soruya bakar mısın Azra?''
       Aklıma akın eden fikirlerle karnımı tuttum. ''Ah Furkan çok isterdim ama cırcır olmuşum, acil gitmem gerek.'' Attığı şaşkın bakışları yok sayarak yanından kalktım.
      Hızlı adımlarla 25 numaralı koltuğa ilerledim, benimki 32 idi. Ve kesinlikle 33 Furkan' ın yanında oturmayacaktım. İrem ve Cem' in olduğu 25-26'ya geldiğimde bana döndüler. Gülümsedim ve cır cır rolü yapmayı bırakıp yüzüme hain sırıtmamı yerleştirdim. 
       ''Cem kanka,  bil bakalım benim yanıma kim düştü?''
       ''Kim?''
       ''Afet yeşim kısacık etek giymiş, gözümü alıyor. Yer değiştirelim mi?''
       Garibime kısa etek deyince hemen yedi tabii.
       ''Kaç numara?'' diye sordu, sorgulamadan.
       Güldüm. ''32''
       O hoplaya zıplaya gidince İrem' in yanına yerleştim. Ve elimle yaklaş işareti yaparak ''Yaklaş,'' diye fısıldadım. 
       Yaklaşarak ajan havasına büründü.
       Aynı bana benziyor bu kız.
      Havamı bozmadan devam ettim. '' Yeşim bahane, Furkan şahane...''

Küçük HatunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin