Episode 10

973 78 15
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen esirgemeyin. Keyifli okumalar! Sizi seviyorum.💜

Bölüm Şarkısı : The Wanted - Warzone

Aradan geçen 1 haftada her şey bir ipte asılıymışcasına boşlukta sallanıyordu adeta. Hoseok 1 haftadır benden kaçıyor gibiydi. Ettiğimiz kısa sohbetler dışında benimle konuşma girişiminde bulunmuyor,hatta benden dip köşe kaçıyormuş gibiydi. Tabii bunlar benim kuruntularımdan ibaret de olabilirdi. Emin olamıyordum. 

Taehyung'la onlarda kaldığım,onunla yakınlaştığım gecenin ardından tamı tamına 1 hafta geçmiş olmasına rağmen o yakınlaşmanın bir devamı gelmemişti. O dakikalar hiç yaşanmamış,bana hiç yaklaşmamış hatta ona kendimi açmamışım gibi davranmaktan geri durmuyordu. Bu durum sinirlerimi bozmaktan,kafamı karıştırmaktan öteye gitmiyordu. Onun bu dengesizliği beynimin tüm kıvrımlarında zehir gibi dolanıyordu. 

''Beni dinlemiyor musun sen?''

Jimin Hyung'un sesiyle gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Havanın soğuk olmasına aldırmadan sahile inmiş ve denize dönük olan banklardan birine oturmuştuk. Sabah arayarak birileriyle konuşmak istediğini söylemişti. Kendi kafa karışıklığından bahsediyordu ama benim kafam da o kadar karışıktı ki düşüncelerime dalmaktan ona odaklanamıyordum. 

''Üzgünüm,dalmışım.'' diye mırıldandım suçlulukla.

''Bu sana üçüncü seslenişim. Bir sorun var gibi. Anlatmak ister misin?''

Kafamı iki yana salladım. ''Bir sorun yok,her şey yolunda. Anlatmaya devam edebilirsin. Nerede kalmıştın? Ah,evet kafeden çıktığında Yoongi Hyung'la karşılaşmıştın?'' 

Gözlerini kısarak birkaç saniye bana baktı ve daha sonra vücudunu bana döndürerek yan oturmaya başladı. 

''Oraları geçeli çok oldu,Jungkook...'' 

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözlerimi ondan kaçırarak rüzgardan dolayı oldukça dalgalı olan denize bakmaya başladım. 

''Belli ki bir sorun var ve bana anlatmak istemiyorsun. Seni anlatman için zorlamayacağım ama arkadaş olduğumuzu unutma. Ne anlatırsan anlat,dinlemek için her daim yanındayım.''

''Sorun anlatmak istememem değil,hyung. Sadece düşüncelerimi sözcüklerime nasıl yansıtacağımı bilemiyorum.''

Jimin Hyung anlayışla başını salladı ve düşünürmüş gibi dudaklarını büzdü. ''Pekala...O zaman ilk önce olayı anlat daha sonra düşündüklerin hakkında konuşmaya çalışırsın?'' diye bir öneri sundu. Kuruyan dudaklarımı yaladım ve derin bir nefes çektim içime sahil havasından. İnsanlara kendimi açan biri hiç olmamıştım. Bunu hep bir gereksizlik olarak görüp,kendi içimde halletmeye çalışmış ve buna alışmıştım. Ama bu sefer kendi içimde bir çıkmazda sıkışıp kalmıştım. Sanki bir çıkmaz sokakta kapana kısılmıştım ve düşüncelerim acımasız bir biçimde üzerime geliyordu. Bu karışıklığı kendi içimde çözemiyordum.

''Yakın bir arkadaşım var,oldukça yakın hatta. Yıllarımı verdiğim,yıllarımı eskittiğim biri. Sizde kalmamın sebebi oydu. Bundan sana bahsetmiştim. Arkadaşlarının gelmesi,ödev olayı falan. İçimde çok kuruntu mu ediyorum emin değilim fakat bunun bir yalandan ibaret olduğunu düşünmeden edemiyorum,hyung.'' 

Jimin Hyung,ilgiyle beni dinliyordu ve bir yorumda bulunmadan sadece anladığını belirtmek ister gibi kafasını sallıyordu. Sustuğumda dirseğini bankın arka kısmına koydu ve kafasını da yumruk şekline soktuğu eline yasladı. 

''Bunu sana düşündüren ne peki?''

''Saçma gelebilir belki ama sürekli benden kaçıyor gibi. Kısa cümleler dışında benimle konuşmuyor,eskisi gibi uzun uzun sohbet etmiyor. Bir sorunun olduğunu düşündüm ilk başta ama öyle olsaydı eğer bana anlatırdı,biliyorum. Ne olduysa o gece oldu diye düşünüyorum.''

ESCAPE -TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin