Episode 25

515 32 13
                                    

Keyifli okumalar!

Bölüm Şarkısı: AURORA - Runaway

Sola doğru tekrardan sarsıldığımda yanımda oturan adam bıkkınlıkla nefes alıp bedenimi bir çuvalmış gibi kendisinden uzaklaştırdı.

Oldukça uzun bir süredir bu arabada yolculuk yapıyorduk ve ben kalçalarımın oturmaktan uyuştuğu vakit boşa olan çırpınışlarımdan yorulmuş ve durmuştum. 

Başım dönüyor,midem feci derecede yanıyordu. Gözlerim ve ağzım kapalıydı. Bu yüzden ne bağırıp çağırabiliyor ne de altımdaki arabanın nereye gittiğini görebiliyordum. 

Diğerlerinin nerede olduğunu bilmiyordum ancak yanımda oturan adam birilerine sürekli telefon açıyor ve ''Onları getiriyorum.'' diyordu. Şu durumda tek başıma olmadığım için içim rahatlayamıyordu bile. 

Eskisinden daha çok sarsılmaya başladığımda taşlı bir yolda ilerlediğimizi,taşların tekerleklere çarpıp çıkardığı çıtırtılardan anlayabilmiştim. 

En sonunda araba durdu ve aynı saniyede el freni sert bir şekilde çekildi. Kapılar açıldı ve soğuk hava tüm arabaya yayıldığında titredim. Arabadan çekiştirilerek indirilirken dengemi sağlamama izin bile verilmemişti. Bir yöne doğru sertçe sürükleniyordum ve çıplak ayağıma batan taşlar canımı acıtıyordu. Ağzım örtülü olduğu için boğuk çıkan sızlanmalarım kimsenin umurunda değildi. 

Demirlerin birbirine sürtme sesini işittim. Çok da uzak olmayan bir yerden köpek havlamaları yankılanıyordu. Tahminimce ikiden fazlalardı. Son bir kez umutsuzca beni sıkıca tutan kolların arasında çırpındım. Yeniden ve yeniden bir işe yaramamıştı.

Gözlerime örtülen bez parçası biri tarafından sertçe çekildi. Düğüm gevşediği için boynuma kadar inen bezi umursamadan karanlığa gözlerimi alıştırmaya çalıştım.

Demir sesini tekrar duydum. Arkamda bir ışık belirdi ve gölgem karşı duvara yansıdı. O küçücük saniyede anlayabildiğim kadarıyla depo gibi bir yerdeydim. İçeriye giren seri adımlara doğru başımı çevirsem de hiçbir şey göremiyordum.

"Orospu çocukları!" diye haykırdı içimi her duyduğumda titreten ses.

"Kimsiniz lan siz?"

"Sesin çok çıkıyor,Taehyung. O sesini kesmezsen arkadaşların ve sevgilinden ayrı kalmak zorunda kalacaksın."

Konuşan kişiyi tanıyamamıştım. Bu adamların kim olduğunu ve bizi neden kaçırdıklarını bilmiyordum. Ağzımdaki bant aniden çekildiğinde dudaklarım sızladı ve acıyla küçük bir çığlık attım.

"Jungkook?" dedi Taehyung endişeli bir sesle. "Jungkook,iyi misin güzelim?"

Yutkunmam boğazımı yaktığında gözlerim dolu doluydu. Ağlamak istiyordum. Çok korkuyordum ve hiçbir şey yapamıyordum.

Daha ben ağzımı açamadan Taehyung'un acıyla inlediğini duydum. Alt dudağımın titremesini üst dişlerimi bastırarak durdurmaya çalıştım.

Oda loş bir ışıkla aydınlandı. Gözlerim kısıldığında yanmalarını umursamadan etrafa bir göz attım. Florasandan gelen titrek ışıklar odayı yeterince aydınlatamıyordu.

Yoongi Hyung'un iki koluna da iri cüsseli maskeli adamlar girmişti. Gözleri ve ağzı hala kapalıydı. Hemen yanında Jimin Hyung baygın bir şekilde bir adamın kucağındaydı. Bir kolu yere doğru sarkıyordu ve kan akışından dolayı damarları ortaya çıkmıştı.

Taehyung ile göz göze geldiğimde zar zor kendimi sıkarak tuttuğum gözyaşlarım bir bir dökülmeye başladı. Kaşının biri patlamıştı ve kan teriyle karışarak çenesine doğru akıyordu. Çok hırpalanmış gibi duruyordu.

ESCAPE -TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin