"Bir yere ilk geldiğinde ayak uydurman için yardım gerekebilir!"
Geldiğim ve onlarla tanıştığımız gün geçince her şey sanki eski düzenine girdi... yani onlar için, ben hala şaşkınlığımın içinde kaybolmuştum.
Zaman ilerledikçe benim de onlara katılmam gerektiğini fark ettim, ada küçüktü çevrede hiç okul, insan yoktu. Bu avantajdı çünkü insanları bilirsiniz kirlidirler. Burası o yüzden çok temizdi özellikle denizi, Mete her gün balık tutardı, İrem genelde ateşi hazırlardı, Ceren ve Emre ağaçlardan meyve toplardı, Emir ise şehire gidip giyecek bir şeyler alırdı bazen. Sanırım en şanslı Emir sanıyorsunuz fakat emin olun şehire gidene kadar canı çıkıyordu... o küçük sal ile kilometrelerce gitmek, akşam en yorgunumuz o oluyordu ama asla söylenmezdi.
İlk günler hep böyle geçti, ben her gün onları izledim... 5. gün Mete geldi yanıma, küçük bir file ile. Biraz bunu söylemeye utandığının farkındaydım o yüzden ilk cümleyi benim söylemem gerektiğinin daha doğru olacağını düşündüm "Yardım istiyorsan söyle yardım ederim!" Mete afallamıştı, bir anda böyle bir şey beklemiyordu. Kendini toparlayıp "File ile balık avlamamda bana yardım eder misin? Ben sana yardım ederim... istersen..." dedi. Fakat istersen kelimesi o kadar düşük bir ses tonuyla çıktı ki zar zor duyabildim, hemen deniz kıyısına gittik. Mete bana ağın ucundan tutmamı istedi, dediğini yaptım ve geri kalan her şeyi Mete halletti. Ona büyük bir hayranlık duymuştum...
Akşam yemekler hazırdı deniz kenarında şarkı söyleyerek eğleniyorduk, eğleniyorlardı... Ben köşede durmayı tercih ettim. Sessizliğimi koruyordum, arkamdan Ceren "MERABA SESSİZ İNSANCIK!" diye bağırana kadar... İlk defa bu kadar şiddetli bir çığlık attım sanırım, çok korkmuştum Emre başta olmak üzere herkes yanımda toplandı ama boşuna toplanmışlardı. Hemen durumu açıkladım, herkes eğlenmesine devam etti ama Emre yanımda kalmayı tercih etti, geç saatlere kadar ayı izledik. Fazla güzeldi, Emre benle bir şey konuşmak istercesine yüzüme baktı bir ara ama sonra yüzünü sanki öcüye bakıyor gibi diğer yöne çevirdi.
Ama ben anlamıştım... beni tanımış gibi baktı bana. Hissetmiş gibiydi, görmüştü... Ben de görmüştüm. Ama ikimiz de soramıyorduk, kim sorabilir ki zaten? Bir anda birine ben seni tanıyor muyum demek zor bir şey bence. O günden sonra Mete'ye yardım eder oldum, onu çok sevmiştim genelde benle göz teması kurmazdı, ben de kurmazdım zaten. Ama yine de sevmiştim Mete'yi sonuçta sıkılıyordum iş yapamayınca. Gerçi Mete benden gerçekten çok uzundu, 1.40 boyum ile onu geçmem zaten imkansızdı ama bu onun umurunda değildi. Emir ile bazen tartışırlardı ama ikisi de çok iyi bilirlerdi ki; birbirlerini ölesiye seviyorlardı. En iyi arkadaşlardı!
İşte ilk günler böyle normal ve eğlenceli geçti, onların hepsini teker teker sevmiştim...