Sıkıntılar

4 1 0
                                    

"Sıkıntılı zamanlar..."

Her şey yoluna girmişti fakat yeni sorunlar başlıyordu, balıklar geliyor. Her yıl olurmuş zaten göç yüzünden, ilk öğrendiğimde iyi bir şey sandım ama ilk başlarda sadece bolluk vardı ama 1 hafta geçince o kadar fazla balık olduğunu gördüm. Mete ile sahile gittiğimizde balıkların yüzgeçleri çarptığı için ayaklarımız kanıyordu. Sonra da ağ yırtılıyordu, çok kötü bir gündü.

Akşama doğru balıkların sayısı azaldı ama ben yürüyemez hale geldim, ayaklarım ve bileklerim hep kan olmuştu. Mete hiç o halimi görmemişti, suya düşünce kanlı bileklerim ortaya çıkınca şok geçirdi, hemen ağı ve beni alıp sahile çıkarttı, ayaklarımı kuma değdirmemek için büyük bir yaprak bulup ayaklarımı onun üstüne koydu. "Neden bana söylemedin bunu!?" dedi endişeli bir şekilde Mete. Utanmıştım ağzımı açamıyordum. Yavaşça ayaklarımı temizledi, çok şefkatli davranıyordu, onu tekrar tekrar seviyordum resmen.

Akşam oldu sahilde toplandık, Mete benimle nereye gidersem geliyordu, ayaklarımı bandajlamıştı, acıları azalmıştı bu yüzden. Yemek yerken konu açıldı, adaya ilk kim gelmişti? Emir gelmiş... Hem en büyüğümüz o zaten, ardından Ceren ve Mete gelmiş, onun arkasından Emre. İlerleyen zamanlarda İrem ile ben gelmişiz, en son gelen olmak garip bir histi. Emir'e soru sordum "İlk geldiğinde ne yaptın?" Emir biraz düşündü ardından "Şaşırdım biraz ama ardından yiyecek bir şey aradım, su ihtiyacımı meyvelerden karşıladım, ev yaptım... Sonra Ceren'i gördüm titriyordu hemen onu içeri aldım tabii bana başından geçenleri anlattı, gerçekten korkuyordu, işte böyle Mete'nin gelişi daha garip ama isterseniz onu Ceren anlatsın."

Ceren şaşırıp neden diye sordu, Emir onun daha yakından gördüğünü söyledi, Ceren başınla onaylarcasına salladı. Başladı anlatmaya "Mete geldiğinde kafasından kanlar akıyordu, Emir'e seslendim ama çoktan adanın diğer ucuna gitmiştim, Mete uzun olduğu için onu sadece sahile çekerek götürebildim baygındı. İyi mi bilmiyordum ama bilinci yerine gelsin diye ona bir tokat atmıştım ama işe yaramıştı, uyandı ve 'Baba... Baba... Yapma...' diye sayıklamaya başladı, o anda ne yapacağımı bilemedim ama sonra bir anda ona sarıldım. Neden yaptım bilmiyorum ama o da bana sarıldı ve 'Kurtuldum mu?' diye sordu. Başımı evet manasında salladım, sonra Emir koşa koşa geldi yanımıza, artık nasıl bağırdıysam... Mete gerçekten çok uzundu Emir ve ben zar zor kaldırdık onu... Sonra her şey yoluna girdi."

Peki ya Emre ve İrem? Onlar nasıl geldi? Emre ile göz göze geldik bir anda korkmuş görünüyordu, hayatını bilmiyordum... Ceren anlatmaya başlayacaktı ki Emre bağırmaya başladı "Hayır! Olmaz! Anlatmayın! Anlatmayın ona! O bize zarar verir!" diyordu, gerçekten çok şaşırmıştım... Neden onlara zarar vereyim ki! Kötü biri miyim sanki! Emre koşarak ormana girdi, Ceren ve diğerleri "Merak etme senin iyi biri olduğunu biliyoruz fakat Emre biraz sana karşı garip davranıyor nedense..." dediler ve içeri girdiler.

Ben sahilde kaldım moralim bozuktu gerçekten, Emre'nin yanına gitmek istedim aramaya başladım ormanda onu, derken fark ettim ki dikenli çalılar ayaklarıma sürtmüş ve yaralarımı iyice açmış, dayanamaz hale gelmiştim derken Emre çıktı geldi tuttu beni yere düşecekken, bir şey demeden beni küçük bir gölün oraya götürdü. Ayaklarımı yıkıyordu ben baya utanmıştım, çok iyi davranıyordu bana aslında. Yıkadıktan sonra beni eve götürdü yatağıma yatırdı bandajları değiştirdi... işte böyle... Emre aslında iyi biri ama nedense bana karşı bunu göstermek istemiyor.

Siz kimseyi yargılamayın veya 2. bir şans vermeyi unutmayın...

DALGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin